Çağ atlayan Türkiyemizde gençlik ve spor konusu ne âlemde, pek üzerinde durulmuyor sanki, oysa dünyamızda ileri kabul edilen ülkelerin öncelikle ele aldıkları uğraş, öncelikle gençlik ve onu izleyen sporcular oluyor. Bu ülkeyi yoktan var eden Atatürk olayın önemini “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” diyerek ortaya koymuş. Gerçek olan da bu zaten, ülkemizin nüfusunun yarıya yakını gençlerden oluşuyor.
Ne yazık ki, toplum bu kısırdöngü içinde dolanıp duruyor. II. Demirel hükümetinde 3.11.1969 tarihinde Türkiye ilk Gençlik ve Spor Bakanı’na kavuştu. İlk bakan İsmet Sezgin, o günlerin güzide ve spor yaparak gelen kişileriyle dev adımlar attı. Yeteri kadar maddi olanaklar yoktu. Ama belli plan uyarınca yola devam ediliyordu. Her şey yolunda gidiyor derken Özal döneminde Gençlik ve Spor Bakanlığı kaldırıldı.
Nihayet III. Erdoğan hükümetinde Gençlik ve Spor Bakanlığı tekrar kuruldu. Gelen bakan gençti, toplum sevinç içindeydi. Ne var ki genç bakan bu sevinçli kişilerden uzak kalmayı yeğledi ve daha önce aynı partinin yetkililerince oluşan kadroyu saf dışı etti. Özellikle medyadan gelmesini şans sayanlar hüsrana uğradı. Genç bakan sanki Kenya’dan gelmişçesine kalın duvarlar örerek ortalıkta görünmemeyi uygun buldu. Haliyle kendi kadrosunu da kurdu, ama bu kadroda kimler vardı, tanıma fırsatı bulamadık. Başbakan Erdoğan son kabine revizyonunda bu bakanlığa daha genç birisini getirdi. Yeni bakanımızın geçmişi ve geleceği olumlu görünüyor. Ancak bu bakanımız da kadro değişimini öne almış bulunuyor. Dileriz sporu bilen ve sevenlerle birlikte olurlar. Yoksa mı? Evet yoksa yine, gençliğimiz eyvah.. Sporumuz vah vah... Türküsüne devam mı edeceğiz?