29 Haziran’da Türkiye Futbol Federasyonu’nda başkanlık için seçim var. Hasan Doğan’ın vefatından sonra başkanvekilliğinden başkanlığa mecburen geçen Mahmut Özgener böylesine kısa bir zamanda niçin pes etti? Aslında Özgener’in ne karar verdiğini kendilerinden başka bilen yok. Ailesiyle birlikte uzun bir tatile çıkan Özgener, “Yerimde kaldım” diyebilir.

Bir önemli gerçek, toplum olarak çok bilgiç insanlarız ve sanki 70 milyonumuz futbolu çok iyi biliyor. Sürekli yorumlarda bulunuyoruz, amiyane deyimiyle herkes futbol yöneticisi oluyor, asıyor kesiyor. Madalyonun öbür yüzüne bakalım. Tamam, hakemlerimiz; Profesyonel Disiplin Kurulu, bazı kulüplerimizin hoşlarına gitmeyen kararlar aldı. Sanki yeni gelenler aydan insan getirip herkesi memnun edecekler. Özgener hiç iyi karara imza atmadı mı? En küçüğünden en büyüğüne kadar kulüplerimizin kasalarına dolan paralarla ilgili çalışmayı kimler yaptı? Sakin ve serin kanlı davranışları ile Mahmut Özgener, Türk futbolunda belli yerini aldı. Büyük bir olasılıkla, Özgener bu seçime katılmayacaktır. Bize göre Özgener, F.Bahçe’nin şampiyonluk kupasını takdim ederken yapılan protestolar sonunda ayrılma kararını verdi. Diğer nedenler asla bitmeyecek yeni gelenlerin de problemi olacaktır.

Adaylar belli gibi

O halde federasyonun başkanlığına kim gelmelidir? Resmen aday olacağını açıklayan ilk kişi, eski Gençlik ve Spor Genel Müdürü ve halen Basın İlan Kurumu Genel Müdürü olan Mehmet Atalay. Diğer isimler İstanbul Büyükşehir Belediyespor Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ ve federasyonun ikinci başkanı Lutfi Arıboğan... Mehmet Atalay ve Göksel Gümüşdağ bugünkü iktidara yakın isimler. Ancak bu ikili arasında sporculuk yönünden büyük fark dikkat çekiyor. Mehmet Atalay’ın çalışma hayatı hep sporla geçmiş. Son olarak altı yılı aşan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü döneminde başarılı organizasyonlara imza attı. Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü göreviyle federasyon başkanlığını rahatça yürütecek konumda. Mehmet Atalay’ın öncelikle ele alacağı konunun futbol kulüpleriyle ilgili yasanın çıkarılmasıdır deyimi, konulara egemen olduğunun işaretidir. Diğer aday olacağı varsayılan Göksel Gümüşdağ halen görevde olduğu Kulüpler Vakfı İkinci Başkanlığı’ndan dolayı yakın saydıkları için özellikle bazı büyük denilen kulüplerin adayı olacaktır. Ancak Gümüşdağ’ın vizyonu başkanlığa yeter mi? Bilinmiyor, basketboldan transfer Arıboğan’a şans veren yok gibi.

Hiddink’i gören var mı?

Öte yandan başkanlığa kim gelirse gelsin, en temel sorun ulusal takımdır. Ulusallarımız Belçika ile berabere kalarak Euro 2012’ye katılma şansını sürdürdü. Bu maçta görüldüğü gibi Ulusal Takım’ımıza Hiddink’in katkısı yok. Çoğunlukla evinden oyuncularımızı seyretmeyi yeğleyen Hiddink ayrılmanın yollarını aramakta. Belçika önünde ulusallarımız gerçekten bir varlık gösteremedi. Tesadüfen berabere kalındı. Eylül 2011 ayı başında kendi sahamızda Kazakistan ile oynadıktan sonra Avusturya deplasman maçına gidilecek. Bu iki maçın sonunda kalan Azerbaycan ve Almanya karşılaşmalarını kendi sahamızda yapacağız. Yani böyle bir teknik direktörün kurduğu ulusal takımla sonuca varmamız zor görünmekte. Kim başkan olursa olsun öncelikli sorunu Hiddink. Yeni başkanın kim olacağı 12 Haziran 2011 genel seçimlerinden sonra belli olacak. Bekleyip göreceğiz.

\n\n