Direk, direk, direk... Allah seni ne etsin be direk. Bu kadar mı kaderiyle oynarsın bir takımın. Gecenin rezili seçtim seni. Bu stat ölüyü diriltir be kardeşim. Gerçekten Fenerbahçe evinde bir fazla oynuyor. Cezalara bakınca herkes kafayı toparlamış olacak ki, tam destek ve futbol desteği vardı dün gece. Benfica ataklarında ıslıklamalar uğultular, takımları ataktayken pozitif tempolar, çok iyi hareketlerdi bunlar.

Benfica, tamam bu işin gediklisi, 4 kez yarı final yakalamışlar ama... Aması var. Savunma sıkıntılarını Aykut Hoca iyi analiz etmiş olacak ki, hep uzun toplarla geçilen bir orta saha ile Benfica kalesini ablukaya aldılar. Dönen topları da Cristian, Topal ve Meireles aldı.

İyi tamam da o penaltıyı atacaksın deyip geçmek isterdim Baronicim ama bu kadar sert ve tarzın olmayan bir vuruş niye ki? “Bu takımın penaltıcısı Webo değil miydi” diyenlerden değilim, o takımın kararı. Ama topun başına kim geçiyorsa atacak. Gerçi penaltıya gelene kadar Sow’un direkten dönen kafası dışında 4 net pozisyon daha vardı onlardan biri de gol olabilirdi. İlk yarının en çok çalışanları Kuyt, Gökhan ve Sow oldular. Topal, Baroni, Meireles üçlüsü pas özürlü oldukları için, bu duruma gerek kalmayan oyun anlayışı onların rakibe basması ve top çalmaları ile sahada pozitif işler yapmalarını sağladı.

İkinci yarı da aynıydı. Ataklar Fenerbahçe’den, direk onlardandı. Ama Kuyt ve Gökhan’ın bitmeyen enerjisi Sow ve Webo’nun ısrarı ille de gol dercesineydi. Sezonun en iyi futbolunu oynayan Fenerbahçe yarıfinali hakettiğini hatta finali istediğini dün gece göstermiş oldu. Durum böyle olunca da takımın yorgunluğu en fazla gözlenen ismi Egemen’in golünü atması haktı. Yanlız Salih için Aykut Hoca doğru söylüyor bunu dün gece daha iyi gördük. Yetersiz kaldı. Teknik anlamda değil oyun anlayışında.

Sonuçta ‘Gol yemeden’ Lizbon’a gitmek bu takım karşısında yapabilecek en iyi işti. Hepsine bravo ama taraftara 10 kere bravo.