‘Ahmet! Baban Hapisten Çıktı mı?’

‘Ahmet! Baban Hapisten Çıktı mı?’

19.01.2014 02:25
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili,
Geçen pazar çok memnun kaldığım Saklı Köşk’ten söz etmiştim.
65 yıl önceki halini de hatırladığım konak, içinde bulunduğu Cem Sokağı dolayısıyla bende çocukluk ve ilkgençlik yıllarımla ilgili çağırışımlar uyandırdı. O zamanlar orada, Kadıköyspor Kulübü vardı.
Yaz aylarında sabah denize giren, ardından öğlen uykusunu çeken, akşamüzeri Moda Burnu’nda, Koço ile Moda Kulübü arasındaki yoldan dil gibi denize uzanan Moda İskelesi’nde piyasa yapan gençler, kimi geceler Kadıköyspor’un açık hava sahasında basket maçlarını izlerdi.
Kimi zaman yine grup halinde gelmiş kızlardan birini gözüne kestirip yakınlık kurarak, onların yanında oturan arkadaşlarını biraz gülerek, biraz kıskanarak izleyen gençler, arada kızların yanındaki çocuğa, takılmak için, seslenirlerdi:
- Ahmet! Baban hapisten çıktı mı?
O zaman yoksulluk dışında, hatta onu bile tam olarak değil, hiçbir şeyin farkında olmadığımdan, bu “zararsız masum şaka!”ya ben de güler, gerçekte babası hapiste olan bir çocuk neler hisseder, aklıma bile getirmezdim.
Kaderin şu cilvesine bak ki, benim yaşamadığım deneyi oğlum birden çok kez yaşadı.

***

Annem anlatmıştı. Benim Mamak’ta olduğum dönemde, bir gün arabayla Bahariye’den Yoğurtçu’ya inerlerken Devrim birden sormuş:
- Babaanne, hapse atılan hırsızlar bir daha hiç çıkamazlar mı?
Bu olayın üzerinden bir on yıl kadar geçecek, ben başka bir vesileyle bu kez Sağmalcılar’a düşecektim. Artık ergenlik çağına gelmiş olan Devrim de bu defa otobüsle yapılan Sağmalcılar seferlerine başlayacak, yolculuklarda gelirken temiz çamaşırlarımı getirecek, giderken kirlileri götürecekti.
Bu iş böylece sürüp giderken bir gün birden düşündüm:
- Devrim hapishane ziyareti nişanesi torbaları otobüste taşırken neler hisseder acaba?
Gerçekten de babasını hapishanede ziyaret ettiği elindeki torbadan belli olan tutuklu çocuğu, herkesin içinde, kimseye söyleyemediği hangi duygularla doludur? Özlem mi? Utanç mı? Nefret mi? Kin mi? Öfke mi? İsyan mı? Eziklik mi? Çaresizlik mi? Ne?
Sevgili,
Sana bütün bunlardan söz etmemin nedeni, Cem Sokağı’nın çağrıştırdığı anılarla geçmiş yıllara yolculuk yaptığım günlerin duyguları daha solmadan, geçen hafta içinde bir tutuklu kızından aldığım ileti.

***

Pelin Acartürk’ün babası Kurmay Albay İdris Acartürk iki yıldır tutuklu. İdris Acartürk ile ilgili olarak, İzmir Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 06.01.2013 tarih ve 2013/9 sayılı iddianamesiyle suç işlemek kastıyla kurulmuş olan örgüte üye olma ve yasaklanan devlet güvenliğine ait bilgileri temin etme suçlamasıyla dava açılmış.
Davanın gerekçeleri de, yürütülme yöntemleri de kamuoyunun yabancısı olduğu hususlar değil.
İdris Acartürk’ün kızı Pelin, tuzun koktuğu bir ortamda her yola denemiş, şimdi çaresiz bir isyan çığlığı atıyor:
- BENİM BABAM CASUS DEĞİL!!!
Pelin dün, Işık Kansu’nun da sözünü ettiği bu mektubunda “Son çarem sizler kaldınız” diyor.
Tuzun koktuğu bir ortamda Işık ne yapsın, ben ne yapayım? Kim ne yapabilsin?
Pelin’e yalnızca şunu söyleyebiliriz:
- Merak etme Pelin! Babanın casus olmadığını sen de, biz de, hepimiz, herkes biliyor!
Devrim’in beş yaşındaki çocuk şaşkınlığıyla babaannesine, “Hapse giren hırsızlar bir daha hiç çıkamazlar mı babaanne” sorusunu sormasıyla, Pelin’in “Babam casus değil!” diye haykırmasının arasında 43 yıl geçmiş.
43 yıl önce olduğu gibi, bugün de yine masum insanlar içeri düşüyor. Aradaki tek fark, 43 yıl önce hapsedilen hırsızlar, artık arkaları kuvvetli olduğundan, hapse falan girmiyor, ifadeye bile gitmiyorlar.  

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023