Bozkurt Güvenç ve ‘Türk Kimliği’

18 Aralık 2018 Salı

Bozkurt Güvenç’i 10 Aralık günü yitirdik. O günden bu yana hakkında çok yazı çıktı. Bunlar arasında Hoca’nın bize bıraktığı en önemli eseri olduğunu sandığım “Türk Kimliği” kitabından söz edilmesini çok bekledim. Ama bir yerde rastlamadım. Bugün kısaca bu yapıta değinmek istiyorum. İlk olarak 1993’te Kültür Bakanlığı Yayınları arasında çıkan Türk Kimliği’ni geçenlerde Mine Sirmen’e verdim. Bir polisiye okur gibi bir nefeste bitirdi.
O kadar ilginç ve akıcı olan kitapta gerçek olduğu sanılan yaygın yanlışların en önemlilerinden biri olan Atatürk’ün medeniyet kavramının Ziya Gökalp’in düşünceleri doğrultusunda olduğu iddiasına değinen B. Güvenç şunları söylüyor:
Atatürk eğitim ve öğretimin birleştirilmesiyle, dilin özleştirilmesi önerisinde, Gökalp’ten yararlandı. Ama onun pek çok fikrini ve önerisini uygulamadı. Gökalp’in medeniyet-kültür ayırımı ve Doğu-Batı sentezi ile din üzerindeki düşünceleri, Atatürk’ten çok Peyami Safa’yı, Aydınlar Ocağı’nın Türk-İslamcı görüşlerini besledi; 12 Eylülcülerin ‘Milli Kültür Politikaları’nı yönlendirdi.

***

Yine Bozkurt Güvenç’e kulak vermeyi sürdürelim:
Medeniyet’ten ne anladığını da Atatürk şöyle dile getirmiştir:
‘Medeniyet’i hars (kültür) den ayırmak güçtür, gereksizdir. Bu nedenle harstan ne anladığımı söyleyeyim. Hars bir toplumun a) devlet hayatında, b) fikir hayatında yani bilim ve güzel sanatlarda, c) iktisadi hayatta, yani ticarette, zanaatta, kara, deniz ve hava ulaşımında yapabileceği şeylerin bileşkesidir...’
Bu kısa açıklamasıyla Atatürk, giriştiği inkılaplarla sahip olduğu ‘kültür’ anlayışının hemen tüm ilke ve öğelerini ortaya koymuştur: Akla ve bilime dayalı bir yaşam biçimi, çağdaş dünyaya açılmayı, toplum olarak katılıp bütünleşmeyi, Türk toplumunu refah, barış ve mutluluğa kavuşturmayı hedef alan bir varlık bilinci ile başarma inancı.
Atatürk’ün kültür ya da uygarlık anlayışı, dayandığı öncüllerle temel ilkeler, yöneldiği hedefler ve ülküler açısından a) Tarihi gerçekçidir, b) Akılcı ve bilimcidir, c) Kavram ve kapsamda bütüncüdür, d) Evrimci ve yenilikçidir, e) Çağdaş ve Batılıdır, f) Milliyetçi değil ulusçu yani laiktir...

***

Kitabın bir bölümünde Türk toplumunun mozaiğini anlatırken Türklerin varlığının kökleri hakkında şunları söylüyor B. Güvenç:
Özetle, Türklerin, Türk varlığının ve Türk tarihinin kökleri:
1) Türklerden önceki Küçük Asya (Anadolu) kültürlerine ve insanlarına,
2) Küçük Asya’ya gelip yerleşmeden önceki Orta Asya Türk boylarına,
3) Küçük Asya’yı fethedip yerleşen Müslüman Türkmen veya Oğuzlara,
4) Anadolu’da fethedilen, Müslümanlığı kabul ederek Türkleşen yerlilere,
5) Batılı çağdaş ve laik Türklere,
kadar uzanıyordu. Biz bunların hangisiyiz? sorusu yersiz ve gereksizdi. Çünkü bunların hepsi biziz, biz hepsiyiz. Nasıl ayırabiliriz birini ötekinden ? Kültür tarihinden alınacak ders buydu...
Kendi kimliği üzerinde düşünen, ırkçı şoven olmayan, subjektivist, demokratik ulus kavramı üzerinde kafa yoran “Kimiz, köklerimiz nedir, nereye ya da neye yöneliyoruz? Gerçekten üzerinde yaşadığımız toprakların bütün zenginliklerinin sahibi miyiz? Veya öyle olmak için ne yapmamız gerekiyor” sorularını sorup, bunlara gerçekçi, akılcı yanıt arayan herkes Bozkurt Güvenç’in Türk Kimliği’ni okumalı.
Unutmayın! Her zaman herkes bir Bozkurt Güvenç’e ve onun engin birikiminin, kültürünün ve yeteneğinin ürünlerinden yararlanma olanağına kavuşamaz.
Mademki böyle bir ayrıcalığa sahip olmuşuz, bari değerini bilip yararlanalım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları