İktidarın TSK ile yeniden hesaplaşma dönemine girmesi, Gezi saplantısının hiç tavsamadan devam etmesi, önümüzdeki dönemde tekrar Ergenekon ve Balyoz benzeri hukuk cinayetleri, adalet katliamlarını doruğa tırmandıracaktır.
Gezi davası, asıl karar makamının etkisiyle beraatların bozularak tekrar görülmek üzere hafta başında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin önüne gelmiş ve ilk celsede duruşmanın 8 Ekim’e ertelenmesine karar verilmiştir.
Osman Kavala’nın da tutukluluk yoluyla yıllardır zindan infazına maruz bırakıldığı davada, önümüzdeki günlerde dehşet verici gelişmelere, çıldırtacak kararlara hazır olun!
Ama siz siz olun bugünlerde hukuk aramaya kalkmayın, bulamazsınız.
Gezi davasından yargılananlar arasında “Çarşı her şeye karşı” sloganıyla ülkemizde ve dünyada sempati toplamış olan, Beşiktaş’ın “Çarşı” diye anılan taraftar grubu da var. Asıl karar makamı onların da terör ve iktidarı devirmek suçlamalarından mahkûm olmalarını isteyince, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından kararı bozulan dava, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yeniden ele alınmıştır.
Çarşı Grubu’nun lideri olan davanın sanıklarından Cem Yakışkan, Gezi Parkı gösterileri sırasında olay yerinde bulunduklarını yadsımıyor. “Evet, biz katıldık ama müsnet suçları işlemedik, kırk yıllık taraftar grubu, terör örgütü olarak nitelenemez” diyen Yakışkan, “Bize bir yakıştırmada bulunacaksanız illa, Mustafa Kemal’in askerleri diyebilirsiniz” diyerek de konuya açıklık getiriyor.
Dikkat buyurunuz, Cem Yakışkan, bunları Mustafa Kemal’in askeri olmanın suç sayıldığı bir dönemde söylüyor.
***
Cem Yakışkan ve Çarşı Grubu üyeleri bütün açıklığıyla haykırıyorlar:
- Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
Ve bu davranışlarıyla baltayı taşa vuruyorlar.
Çünkü, AKP’nin devri iktidarında Mustafa Kemal’in askeri olmak suçtur.
Bu, hukuk kitaplarında, yasa metinlerinde yer alan suçlardan değildir.
Mustafa Kemal’in askeri olmak hukuken değil, fiilen suçtur.
Devr-i AKP’de, hapislerde süründürülmek, işinden atılmak, toplumdan soyutlanmak için hukuken değil, iktidarın gözünde fiilen suçlu olmak yeterlidir.
Çünkü AKP iktidarı hukuki bir olgu değil ama bir fiili durumdur.
Nedir Mustafa Kemal’in askeri olmak?
Mustafa Kemal’in askeri olmak, şeyhler, tarikatlar, müritler diyarı olmak değil, vatandaşın çağdaş haklarına sahip olduğu bir cumhuriyet için savaş vermektir.
Bugünün şeyhler, tarikatlar ülkesi Türkiye’de, tarikatlar, iktidarın gizli ve kirli ortağı olarak egemenliği paylaşmaktadırlar ve onlara karşı olmak suçtur.
Mustafa Kemal’in askeri olmak demek, halkın iradesinden yana olmak demektir.
Milli iradenin ancak iktidara biat ettiği zaman geçerli kabul edildiği bugünün Türkiyesi’nde milli iradeyi savunmak bir suçtur.
Mustafa Kemal’in askeri olmak demek laiklik ve demokrasiyi savunmak demektir.
Laikliğin, en büyük günah ve suç sayıldığı AKP iktidarında laiklerin derhal ifna edilmeleri için icazet, Diyanet ile tarikatların gayretiyle hazırlanmaktadır.
Mustafa Kemal’in askeri, laikliğin, bağımsızlığın, demokrasinin, antiemperyalizmin savunucusu olmak demektir ki AKP iktdarında değil bunların hepsi, kendi başlarına teki bile suçlu ve daha da önemlisi günahkâr sayılmak için yeter de artar bile.
AKP’nin devri iktidarında, çağdaş dünyada serbest olan her şey günah ve suç olarak yasaktır, yasak olan şeyler ise pedofili ve kadına şiddet gibi serbest, mubah davranışlardır.
Bugün Türkiye’nin çoğunluğu Mustafa Kemal’in askerleri olarak el ele vermişlerdir.
Ama Türkiye’nin çoğunluğunun Mustafa Kemal’in askeri olmasına rağmen, bu suçtur.
AKP iktidarının savunucuları, yani Mustafa Kemal’in düşmanlarına göre, Türkiye’nin çoğu suçludur.
Mustafa Kemal’in askeri olmanın suç olduğu günlerin sonu yakın.
