Türkiye Futbol Federasyonu geçen hafta Süper Kupa finalinin yer ve tarihini belirledi. Lig şampiyonu Galatasaray ile Türkiye Kupası şampiyonu Fenerbahçe’yi karşı karşıya getirecek sezonun “finali”, 11 Ağustos’ta Erzurum Cemal Gürsel Stadı’nda oynanacak. Normali de bu. İki takım da aslan gibi bir sezon yaşadı; biri ligi, biri kupayı kazandı. Buraya kadar her şey güzel.

Peki, aynı TFF 2011 yılının Süper Kupa finalini niye unuttu? Hani şu geçen sezon Mehmet Ali Aydınlar federasyonu tarafından oynatılmaya cesaret edilemeyen Fenerbahçe - Beşiktaş randevusuna ne oldu? Niye oynanmıyor bu maç? Fenerbahçe’nin lig şampiyonluğu ya da Beşiktaş’ın kupa zaferi “kayda değer” bulunmadı mı? Oysa, anımsadığım kadarıyla Türkiye Futbol Federasyonu, 2011 yılına ait şike ve teşvik primi iddialarını karara bağlamış, adı geçen kulüplerin tamamını “suçsuz” bulmuş, bazı yöneticileri ise “girişim kapsamında” cezalandırmıştı. Takımlar temizdi. Öyle ise niçin oynanmıyor Fenerbahçe - Beşiktaş maçı? Evet, Yıldırım Demirören federasyonu, eğer geçen yıldan “miras” kalan bu finali oynatmazsa inanın hiç kimse PFDK ve Tahkim Kurulu’nun, 3 Temmuz dosyasıyla ilgili verdiği cezaları inandırıcı bulmayacak.

Hatta, “Şike süreci bizim için bitmiş, cezalar verilmiştir” demeci de havada kalacak TFF Başkanı’nın! Ve yine bu maç öyle ya da böyle oynanmazsa, herkesin kafasında bir soru işareti oluşacak; “Acaba geçen sezona ilişkin bir şeyler var da TFF olayı göstermelik cezalarla mı geçiştirdi” diye. İşte bu yüzden TFF Fenerbahçe - Beşiktaş Süper Kupa finalini oynatmak zorundadır. İki takımın da suçsuzluğuna inanıyorsak, bu hepimizin gelecek nesillere olan bir borcudur. Yoksa mı? Yoksa, herkes 2011’i “unutmak istenen bir yıl” olarak anımsar.