Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Şiir İnsanlığın Ortak Dilidir (*)
Bir gün bir yerde, şairliğin meslek değil yazgı olduğunu işitmiş ya da okumuştum... Kendi yaşamım ve deneyimlerim bana bunun gerçekliğini kanıtlıyor.
Bununla, soya çekim, kalıtım, yetenek gibi, yaşamın ve yaratıcılığın hiçbir alanında yadsınamayacak gerçeklerden çok, bir yazgıyı kabul etmek, hak etmek ve taşıyabilmek erdeminden söz ediyorum...
Zaman zaman, şiir öldü mü, işlevi artık tükendi mi sorusu ortaya çıkar.
Sanki ölmesi gerekiyormuş ya da birileri artık ölmesini istiyormuş gibi.
Bu soruyu doğru yanıtlamak için şiirin ne olup ne olmadığı üzerinde düşünmek gerekiyor.
Şiir anadilde bir derinleşme, aynı zamanda da insanlığın ortak dilidir... Onu ne sadece sözcüklere, ne sadece ses, kurgu, mecaz ya da imgeye, ne sadece düşünce ya da duyguya indirgeyebiliriz... Bütün bunların toplamı ve böylece de basit bir toplama işleminin sonucundan çok daha fazla bir şeydir...
Sözcükler ne sadece araç, ne de amaçtır... Amaç, yaşamı daha anlamlı, daha yaşanır ve yaşanası kılmaktır...
Yaşam, yaşamlarımız, yalanla, kötülükle, baskıyla, zulümle, bozulmuş, kirletilmiş, yaralanmış ve tümüyle bir yok oluş uçurumunun eşiğine getirilmişse ve tek savunu aracımız sözcüklerimizse eğer, insan oluşumuzun değerlerini savunabilmek için onları daha büyük bir sorumluluk, bilinç ve duyarlılıkla kullanmamız gerekiyor demektir...
İnsanın özüne saldıran tüketim toplumu ahlakına karşı, sonsuz bir içtenlikle; insan yüreklerine doğrudan doğruya ulaşan bir “söz”le karşı koyabiliriz ancak.
İnsan dilinin korunmasına şiir dilinin katkısı da kanımca burada, bu içten sözdedir…
***
Günümüzdeki gibi insan ilişkilerinin pek fazla yüzeyselleştiği, sığlaştığı dönemlerde dil de buna ayak uydurur.
Şiirin gereği, işlevi o zaman daha belirginleşir.
İnsanları sığlıktan, yüzeysellikten, hafiflikten kurtarma işlevidir bu.
Günümüzün dünyasında pek çok insanın şiire gereksinim duymadığını biliyoruz.
Bunun için onları suçlayamayız.
Çünkü böyle olması için gereken her şey yapılmıştır.
Sorun da budur.
Oysa insanın teknoloji köleliğinden kurtulmasında, var oluşunu daha derin ve yoğun duyumsama çabasında, daha özgür bireyler ve daha mutlu toplumlar oluşturmada, şiir insanın en yakın yol arkadaşıdır.
Buna karşın, teknoloji kölesi ve bir koşuşturma içinde yaşamını tüketmekte olan insan şiirden koptu, uzaklaştı, bir anlamda da soğutuldu.
Bu sonuçta, hiç kuşkusuz şairlerin de sorumluluğu var.
Yaşamdan, insandan kopuk ya da yüzeyselliğin bir kez de “şiir” adıyla yeniden üretildiği bir şiirden okurun soğuyup uzaklaşması doğaldır.
Şairler ona nasıl bir şiir vermeli?
Bunun bir “formül”ü olmadığı kuşkusuz.
Yine de bazı ölçüler olduğunu düşünüyorum.
Bunlardan biri öncelikle kendi ülkenizin şiirini tanımaktır.
Bir öteki, güçlü bir dil duygusuna sahip olmak, dili tanımak ve sevmektir.
Şiir elbette ölmedi.
Fakat bir gün gerçekten ölürse, biliniz ki bu daha önce insan öldü demektir.
(*) PEN Yazarlar Birliği’nin bu yıl dünya şiir günü ödülünü kazanan değerli şair, düşünür Afşar Timuçin’i kutlayarak.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke