Bağış Erten

Pasta yok ekmek verelim

28 Şubat 2018 Çarşamba

Hep benzer şeyleri konuşuyoruz. Bayern üst üste altıncı şampiyonluğa koşar adım gidiyor. Ama sadece onlarınki değil, Bundesliga’da tüm statlar doluyor. Manchester City şimdiden dereyi gördü. Ama bu durum bir Manchester United-Chelsea maçının keyfine halel getirmiyor. Juventus-Napoli çekişiyorlar ama haftanın maçı Roma-Milan olarak lanse edilebiliyor. Bunun Sevilla-Atletico Madrid’i var, Marsilya-Nice’i var. Çünkü ligi lig yapan şey, şampiyon olacak takım değil, genel kalite ortalaması.
Şapkam bol, malum. Beşiktaş şapkamı giyip düşünüyorum. Takım yaşlı. Son derbide 31.7 yaş ortalamayla çıktı. Bu sezon şampiyonluk çok kritik. Hem başarılı bir dönem üçlemeyle kapatılmış olacak, hem de giderek artan maliyetleri karşılayacak Şampiyonlar Ligi gelirine sahip olunacak. Yani kaçarı yok. Bu takım bu sezon şampiyon olmalı.
Fenerbahçe kasketimizi giyelim bu sefer. Aziz Yıldırım için en kritik sezon. Bu iş oldu oldu, olmadı seçim de zora girer, kendi geleceği de. O yüzden kazanmaktan başka çare yok. Son Beşiktaş maçından gelecek sezona kim kalır bir düşünün? O maçın 11’inin yaş ortalaması 31’e yakın. Yani her şey bugün için, ya hep ya hiç!
Galatasaray fötrüm ne mi diyor? Onlar da mali bunalımdalar. Şampiyonluk gelirleri oksijen maskesi gibi gelecek. Fatih Terim söz konusuysa başka hedef olamaz zaten. Altyapıda yıllarca yaptıkları bayraktarlığı falan bırakın bir yana. Takım lider. Şampiyonluk yakın. Ne iyi futbol beklemek caiz, ne de gençlere yatırım. İşte bu yüzden Bursaspor’a 5 atan takımın yaş ortalaması 30’a yakın…
Ya Başakşehir berem? Bir daha ne zaman yakalayacaklar diğerlerini böyle? Şampiyonluğu artık yüksek sesle telaffuz ettikleri bir gerçek. Eskiden Cengiz Ünder’i falan çıkarmak iyi bir misyondu. Ama şimdi misyonu geç arkadaşım. Sonuçlara bak. Emre, Mossoro, Adebayor, Chedjou, Clichy, Epureanu, Napoleoni… Aralarında 30 yaşında olan yok. Hepsi son demlerin son demlerinde. O yüzden dönüş yok bu yolda. Ya herro ya merro!
Hadi onları geçelim. Bu sezon daha bir kaliteli başladı ya. Son 16 sezonun en gollü ilk devresini kapadık ya. Şimdilerde iş ciddiye binince durum ne peki? Aramızda kim “Ben bu sene şu takımı özel olarak seyrediyorum” diyor. Geleceğe yatırım yapmış takım varsa parmak kaldırabilir mi acaba? Gör bak, “seneye çok iyi olacaklar” cümlesine bir özne var mı? Peki, “Bu takım birkaç yıl içinde…” diye başlayan bir sav ortaya atabilen?..
Hal böyle olunca, sadece önümüzdeki maça odaklanmak durumunda kalıyoruz biz. En alttakiler hayat memat mücadelesinde. “Şampiyon olamazsak biteriz” diyen dört takım en tepe için mücadele ediyor. Trabzon “nasıl orada olamayız” diye vurunuyor. İlginç bir hikâye çizdi diye haklı olarak alkışladığımız Göztepe ve Kayserispor’da bile İstanbul görmüş ‘tekaütler’ başrolde. Haksızlık etmeyelim, bir Deniz Türüç’ü, altyapıdan gelen bir Halil Akbunar’ı seyretmek insana iyi geliyor, tamam. Ama Sabri Sarıoğlu, Selçuk Şahin, Umut Bulut varken algıda seçicilik gereği insan önce onlara bakıyor!
Önümüzdeki 11 haftada bizim takımlar tek ölçüsü olan bir tartıya çıkacak. Kazandılar mı, kazanmadılar mı? Yaşayacaklar mı, yaşamayacaklar mı? Sadece buna bakacağız. 23 yaşındaki Sebastien Haller gibi bir Fransız’ı Hollanda’da bulup, sonra muhtemelen nasıl 15 milyona satacaklarını tartışacağımız Eintracht Frankfurt’un başarısına tekabül eden yok bizde. Monaco 20 milyonluk onca futbolcuyu nasıl yetiştiriyor diye merak edeceğimiz bir karşılığımız yok. Sergio Rico’yu nereden buldu bu Sevilla diyebiliriz, ama bu cümlenin Türkçesi yok. Atalanta’nın hocası Gasperini ufkumuzu açıyor da ona eşleyebileceğimiz tek bir isim göremiyoruz Misak-ı Milli’de.
Biz işimize bakıyoruz. Ekmeğimizin peşindeyiz. Ve ne olursa olsun kazanmak istiyoruz! Pasta masta yok bizde.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları