Barış Doster

Devletin itibarı nasıl yükselir?

22 Eylül 2021 Çarşamba

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 76. Genel Kurulu için gittiği New York’ta, BM’nin tam karşısında bulunan Türkevi’nin açılışını yaptı. İktidar ve destekçileri; binanın yenilenmesinin doğru olduğunu, yapım maliyetinin normal olduğunu, devlet yönetiminde itibardan tasarruf olmayacağını, bu tür yapıların ülkemizin saygınlığını pekiştireceğini söylediler. Muhalefet ise ülkemizdeki yoksulluğu, işsizliği, pahalılığı anımsattı; bu tür pahalı inşaatlar yerine, öncelikle öğrencilerin yurt sorununun çözülmesi gerektiğini belirtti. Konuyu tartışalım... 

New York’ta, BM’nin karşısında bulunan, merkezi konumuyla öne çıkan Türkevi, tarifi kolay, ulaşımı rahat, pahalı bir bölgede. 1958’de yapılmış. 1977’de de Süleyman Demirel’in yakın çalışma arkadaşı, Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in çabalarıyla, 3 milyon dolara alınmış. Türkiye adına doğru bir adım. Buraya kadar her şey normal. Tartışmalar sonrasına, yakın döneme ilişkin zaten.  

Çünkü zamanla binanın eskimesi, çoğalan ve çeşitlenen ihtiyaçlara yanıt verememesi nedeniyle, yenilenmesi gündeme geldi. Yıkılması, inşaatın başlaması birkaç yıl gecikti. İnşaatı yapan şirketin iktidara yakınlığı, siyasi polemiklere de yansıdı. Binanın maliyeti tartışma konusu oldu. Sonuçta 291 milyon dolara biten, 171 metre yüksekliğindeki, 36 katlı bina tamamlandı. Türkevi açıldı.   

Bu tür büyük, görkemli binalarla; pahalı, gösterişli karşılama, ağırlama, uğurlama törenleriyle ülkemizin itibarının artacağını düşünmek yanlış. 

Ülkemizin itibarı demokrasi, özgürlük, hukuk devleti, kadın hakları, ülke yönetiminde şeffaflık ve dürüstlük, bilim, kültür, sanat, teknoloji, eğitim alanlarında çıtayı yükseltmekle ölçülür, binaların boyunu yükseltmekle değil. İnşaat ve yüksek binalarla itibar gelseydi, Körfez ülkeleri dünyada itibarlarıyla öne çıkarlardı.   

Türkiye; itibarı Kurtuluş Savaşı’yla, Cumhuriyet Devrimi’yle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dehasıyla, komutanlığıyla, devrimciliğiyle, devlet adamlığıyla yakalamıştır. Mazlum milletlere örnek olan Milli Mücadele ve onu izleyen gelişme, kalkınma, uygarlaşma adımlarıyla yakalamıştır. Laik rejimiyle, çağdaş yaşamıyla, yetiştirdiği bilim, sanat, kültür, spor, siyaset insanlarıyla, aydın kadrolarıyla yakalamıştır. Emperyalizme hayır diyerek yakalamıştır. Batı’yla eşit, onurlu ikili ilişkiler kurarak yakalamıştır. Nitelikli, birikimli, eğitimli, dürüst, yurtsever diplomatlarıyla, komutanlarıyla, siyasetçileriyle, bürokratlarıyla yakalamıştır.  

İTİBAR VE İKTİDAR  

İktidar; siyasette ve ekonomide inşaata fazlasıyla bel bağladığından, bunun dış politikaya da yansıyacağını düşünüyor. Olmuyor. İktidarı savunan yorumcular da diplomaside inşaat ve itibar arasında bağ olmadığını yazmıyorlar. Kişisel beklentiler, bireysel bağlantılar, gazetecilikle ilgisi olmayan lobicilik faaliyetleri öne çıkıyor.  

 Siyasi düzlemde iktidar kavgası varsa, siyasetin doğası gereği, orada irfan, itibar, fazilet kavgası olmaz. Kişisel düzlemde, erdemli bir insan, onuruyla yaşar. Her türlü güç odağıyla arasına mesafe koyar. Kendi vicdani muhasebesinin, başkalarına karşı verdiği mücadeleden çok daha zor olduğunu bilir. İtibarı da bu getirir zaten.  

İsmet İnönü’nün dediği gibi “İtibar sahibi olmak, iktidar sahibi olmaktan önemlidir”.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları