Barış Terkoğlu

İsrail’le nikâh nereden çıktı şimdi?

28 Aralık 2020 Pazartesi

Tankın içinden kafasını çıkarmış bir asker. Miğferini gevşetmiş, sakalı çıkmış. “Adın ne” sorusuna “Albert” yanıtını veriyor. Kökeni sorulunca Yahudi olduğunu ekliyor. Gazeteci, “Yahudileri Azerbaycan toprağını korumaya ne mecbur ediyor” diye sorunca, tankçı Albert, Azeri aksanıyla devam ediyor: “Doğmuşam burada, yaşayıram burada, ayrı heç ne mecbur eylemir.

Şalom’da yazan Denis Ojalvo kısa belgeselini göndermeseydi, Albert Aqarunov’un hikâyesini bilmeyecektim. Azerbaycan Türkleri onu “Milli Kahramanımız” diye tanıtıyordu. 1967 doğumlu Albert, gönüllü gittiği Karabağ Savaşı’nda, 1992 yılında şehit olmuştu. Ermeni ordusuna o kadar zarar vermişti ki hikâyeleri dilden dile konuşuluyordu. Başına ödül konduğu söylenen tankçı Albert’in, iki tankı tek atışla vuran tekniğine, Azerbaycan Türkçesiyle “Yahudi Buterbrodu taktikası” deniliyordu.

Şehit arkadaşlarını almak için tanktan inince, keskin nişancı kurşunuyla vurulmuştu. 25 yıllık kısa hayatı kitaplara girmiş, heykelleri dikilmişti. Bakû’daki Türk şehitliğinde, Albert için hem imam hem haham dua ediyordu.

Ermenistan-İsrail bozuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma namazı sonrası, takipçilerini şaşırtan açıklamayı yaptı. İsrail’le ayrıştıkları noktaları hatırlattıktan sonra, “İsrail’le istihbari münasebetlerimiz zaten kesilmiş değil” dedi. Asıl önemlisi sözlerinin devamındaydı: “Gönlümüz arzu eder ki onlarla da münasebetlerimizi daha iyi bir noktaya taşıyalım.” İlginçtir; Erdoğan’ın sözleri, yandaşlar tarafından derin bir sessizlikle karşılandı.

Kimileri de Arapların İsrail’le barışma rüzgârına denk gelmiş olmasını hatırlattı. Öyle ya, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Sudan’dan sonra Fas da İsrail ile “normalleşme” kararı almıştı. BAE’de yıllar sonra Yahudi düğünü, Bahreyn’i yönetenlerin yaktığı Hanuka mumları, Fas’taki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin İsrail ile dostluk açıklamaları, Arap pazarlarına gelen İsrail meyveleriyle çizilen bayraklar… Sanki yıllara yayılan kavga hiç olmamış gibiydi. Daha da önemlisi, bu kadarla kalmayacağı; Suudi Arabistan, Umman, Katar, Nijer gibi diğer Arap ülkelerinin de sırada olduğu konuşuluyordu. Arap dünyası için, ümmetin hissiyatı için İsrail’e “one minute” diyen Erdoğan ise ters köşede kalmıştı.

İşte bu sırada İsrail’le arası bozulan, daha doğrusu “daha da bozulan” başka bir ülke var. Hangisi mi? Elbette Ermenistan.

Bunun nedeni sadece Kafkas Yahudileri sanmayın. Evet, Ermenistan’da sadece 500 kadar Yahudi yaşarken, Azerbaycan’da 30 bin Yahudi yaşıyor. Evet, Azerbaycan, İsrail ve New York hariç tamamı Yahudilerin yaşadığı bir kente (Krasnaya Sloboda-Kırmızı Kasaba) sahip tek ülke. Evet, pandemide kapalı olan Azerbaycan sinagogları, Karabağ Savaşı başlayınca Azerbaycan zafer duası için kapılarını açtı. Evet, İsrail’de halihazırda 70 bin civarında Azerbaycan Yahudisinin yaşadığı sanılıyor. Evet, dünyada “Ben Yahudiyim” kelimesinin en rahat kullanılabildiği ülke, İsrail’den sonra Azerbaycan.

Hepsi doğru ama asıl mesele, Bakû ile Tel Aviv arasında yıllara varan ve hiç bozulmayan dostluk. İki ülkenin derin ekonomik bağlarını, Azerbaycan ordusunun İsrail silahlarıyla donanması tamamlıyor. İsrail’in Kafkas siyasetinde ya da İran politikasında, Bakû kritik bir role sahip. İki ülke liderleri yakın ilişki kuruyor. Müslüman ülkeler yok sayarken, Hocalı katliamı İsrail Cumhurbaşkanı tarafından Birleşmiş Milletler kürsüsünde anlatılıyor.

İşte bu köklü ilişkiler içinde büyük kopuş, İsrail’in Azerbaycan’a sattığı savaş araçlarıyla, Ermenistan karargâhlarının vurulmasıyla oldu. Türkiye ile İsrail arasında soğuk rüzgârlar eserken, Türk ve Yahudi silahları, Azerbaycan ordusu tarafından birlikte ateşlendi. Buna tepki olarak Ermenistan, sokaklarında Azerbaycan’a destek mitingleri yapılan İsrail’den büyükelçisini geri çağırdı. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı İsrail’e sert tepki gösterdi.

Karabağ zaferi buluşturdu

İşte Erdoğan’ın açıklamalarının Karabağ zaferinin ardından gelmesi tesadüf değil.

Kimine göre Joe Biden yönetimine verilen bir uyum mesajı, kimine göre cenderedeki dış politikayı yeniden tarif arayışı, kimine göre Doğu Akdeniz’de Türk çıkarlarını savunmak için atılan rasyonel bir adım…

Ortada bir gerçek var ki Karabağ Savaşı, son 10 yılda dibe vuran Türk-İsrail ilişkilerini, yeniden aynı çizgiye oturttu. Buna diğer faktörler de eklenince, hükümetin İsrail’le yeni yol arayışı başladı. İddia o ki bu ilişkiyi kurmak için aktif rol oynayan da Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in ta kendisi.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in, İsrail-Türkiye anlaşması için “Türkiye tarafında bazı işaretler gördük, Joe Biden yönetimi de bunu destekler” demesi… Türkiye’nin İsrail’e yeni büyükelçi göndereceği sızıntısı… Emekli Tümamiral Cihat Yaycı’nın İsrail’de yayımlanan, Türk-İsrail deniz anlaşmasının kazanımlarını anlatan makalesi… Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi Mesut Hakkı Caşın’ın “Eğer yeşil ışık görürsek, Türkiye büyükelçiliğimizi tekrar açacağız ve büyükelçimizi göndereceğiz. Belki mart ayında, tüm diplomatik ilişkilerimizi yeniden restore edebiliriz” sözleri… Erdoğan’ın Karabağ zafer kutlamalarında okuduğu, İran’ı kızdıran Aras şiiri… İran’la savaşın kıyısından dönen bir başka ülkeye, Suudi Arabistan’a verilen “normalleşme” mesajı…

Hepsi yeni bir başlangıcın taşları gibi görünüyor. İsrail’den resmi bir yanıt gelmedi. Ama dün basına konuşan İsrailli üst düzey yetkili, iki ülkenin ana meselesinin Hamas’a destek krizinde kilitlendiğini söyledi. Bu da bir zamanlar İsrail’le en iyi ilişkilere sahip Müslüman lider olan Erdoğan’ın, aklındaki adımı atmak için, yapması gereken “feda”yı da gösteriyor.

Erdoğan çözüm sürecinde de “PKK ile görüşen hükümet değil, devlet” diyerek sürecin sorumluluğunu üzerinden atmıştı. Bu kez de “istihbarat görüşüyor” diyerek benzer bir adım attı.

İki ülkenin kapı ardı ilişkisi için İsrail’in kurucusu Ben Gurionmetres” benzetmesi yapmıştı. Hafta sonu, “Neler oluyor” diye sorduğum İsrailli gazeteci, bana bir Yahudi atasözünü hatırlattı: “Dünürlük etmek istemeyen çok drahoma ister”.

Kim bilir, belki o drahoma ödenir. Belki o evlilik yapılır. Kuşkusuz “tankçı Albert”in şimdilerde yeniden hatırlanan ruhu da tazelenen nikâhın görünmeyen şahidi olur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları