Bir sosyal medya filozofu, Güneri Cıvaoğlu ve Ajda

Bir sosyal medya filozofu, Güneri Cıvaoğlu ve Ajda

03.10.2024 09:00
Güncellenme:
Takip Et:

Alttaki cümleler Instagram’da dolaşıyor. Sahibini araştırdım, bulamadım. Okuyacağınız satırların aslında aynen yaşanacağını çok iyi biliyoruz ama yine de bu sade, derin ve çarpıcı kelimeler gerçekleri suratımıza kamçı gibi vuruyor. İzninizle öncelikle orijinali İngilizce olan bu metni sizinle paylaşmak istiyorum:

“100 yıl sonra, 2124 yılı geldiğinde, hepimiz, akrabalarımız ve arkadaşlarımız ölmüş olacağız.
Zorluklarla yaptığımız evlerde artık yabancılar yaşayacak ve bugün sahip olduğumuz her şeye, bir servete mal olan o arabaya bile, onlar sahip olacaklar.
Torunlarımız, kim olduğumuzu neredeyse hiç bilmeyecek. Kaçımız büyükbabasının babasını biliyor?
Ölümümüzden sonra birkaç yıl hatırlanacağız ve birkaç yıl sonra hikayemiz, fotoğraflarımız, yaptıklarımız tarihin tozlu raflarında kaybolacak; hatıralarda bile artık olmayacağız.
Belki bir gün bu soruları analiz etmeyi bırakırsak, her şeyi elde etme hayalinin aslında ne kadar cehalet ve zayıflık dolu olduğunu anlayabiliriz. Sürekli daha fazlasına sahip olma isteği ve hayatta gerçekten önemli olana zaman ayırmamak...
Bütün bunları değiştirmek isterdim; yaşamak ve tadını çıkarmak isterdim, çıkılmamış o yürüyüşlere çıkmak, çocuklarımız ve sevdiklerimizden esirgediğimiz o sarılmaları ve öpücükleri yaşamak isterdim; çünkü hayatın asıl anlamı bu.”

Üst üste birkaç kere okuduktan sonra gününüzü yarınınızı tekrar gözden geçirin. Özellikle bugün zamanınızı nasıl geçireceğinize bakın… Bir arkadaşınızı arayacak mısınız? Çocuğunuzla lunaparka, restorana veya eğlenmeye gidecek misiniz? Arkadaşlarınızla bir meyhanede maç izleyecek misiniz? Boğaza veya başka bir manzaraya karşı iki tahta tabure atıp uzaklara dalacak mısınız? Bugün yapacak hiçbir işi olmayan kedinizi evde takip edip onunla oynamayı, onu “şevkatleyip” sonra da beraber uyuyarak gerçek rüyalar görecek misiniz? Yaşadığınız şehrin ömrünüzde hiç gitmediğiniz sokaklarını bütün gün yürüyerek keşfe çıkacak mısınız? 

Korona günlerinde 65 yaşından büyüklerin çıkma haklarının ellerinden alınmasına büyük tepki veriyordum. Yaşlı insanlara karşı yapılan büyük bir haksızlık vardı benim gözümde… Sonra çok komik bir şey oldu, haklarını korumak için makaleler döşendiğim ülkemin yaşlı insanlarından yalnız bir yıl daha genç olduğumun farkına vardım. Nedense kendimi onların yanında çok genç sanıyordum. O gün bir şok yaşadım. Çok komik bir şok. 

Neden bilmiyorum, neye güvenip kendimi 64 yaşındayken “yaşlılardan” en az 20 yıl uzakta görüyordum, bilmiyorum. Yaş çok göreceli bir olay, insan yaşlıyım deyip yaşlı davranıp kendini o kategoriye sokup o düşük hıza yerleştirdiğinde, yaşlanmış oluyor herhalde. Sağlığınız el veriyorsa, spor yapıp, beyninizi meşgul tutup kendinize günlük hedefler koyduğunuzda ise yaşlılığa zaten %51 oranında dur demiş oluyorsunuz. Evet zaman çok göreceli, aynen yaş gibi… Büyük bir futbol maçı düşünün, uzatmasının bitimine de dokuz dakika var diyelim. O dokuz dakika galip durumdaki takımın taraftarı için hiç geçmez, 29 dakika gibi gelir; mağlup takımın taraftarı için ise 2 dakika gibi hızlı geçer. Her halükârda bir an gelir, ellili yıllarınız, altmışlarınız elinizin altından kayar gider. Bu yazıyı okuyan dostlarımızın da kimisi 45 yaşında ama kendisini çok yaşlı ve treni kaçırmış hissediyor, kimisi 65 yaşında kendisini emekliliğini içine hapsetmiş adeta yalnız torun severek sonunu bekliyor, kimisi 75 yaşında kendini 35 hissederek herkesin dostu olmaya ve koşmaya devam ediyor, kimisi de 80’ler veya 90’lara merdiven dayamış aynı kararlılık ve yaşam aşkıyla hedeflerini sürdürüyor… 

80 yaş, artık yeni orta yaşın da ardıysa, son günlerde bu duvarı yıkmış iki kişiyi uzun uzun düşünme fırsatım oldu. 

CIVAOĞLU: BU KADAR KLAS VE POZİTİF ENERJİLİ BİR AYDIN UNUTULMAZ!

İlki kaybettiğimiz büyük değer, gazeteci, yazar Güneri Cıvaoğlu. Türkiye canlı tarihini kaybetti. En ağır siyasi dönemleri, bütün devrim ve darbeleri, sayısız seçim ve hükümeti içinden görmüş, yaşamış, değerlendirmiş çağdaş, demokrat, Atatürkçü, büyük bir gazeteciydi. Son derece zarif, iyi eğitim almış, aile görgüsü her hareketinden belli olan, klas, her zaman özenli, yakışıklı, güler yüzlü, nüktedan ve son derece donanımlı, kültürlü, zeki bir aydındı. Her olayı hem tarihi perspektiften hem de uluslararası makro bakış açısından değerlendirirdi. 1960’lı yıllarda basının CHP’nin ileri gelenleri arasından Dr. Suphi Baykam’ı da yakından takip etmekle görevlendirdiği bir genç gazeteci olarak, sık sık Ankara’da evimize gelip giderdi. O günlerden başlamıştı dostluğumuz. Ben o günlerde, onun deyimiyle evde yerde resim yapan kara kuru bir oğlan çocuğuydum, henüz 5-6 yaşındaydım. O köprülerin altından sular aktı, son 37 yılda ben Amerika’dan döndükten sonra yakın dost olduk. Varlığı ile etrafındaki herkese büyük keyif veren, hiçbir önyargısı olmayan, her insanda büyük hayranlık uyandıran bu usta gazeteciyi giderek daha yakından tanıma fırsatı buldum. Gerek bir şeyler içip sohbet etmek için, gerek sergi açılışlarıma katılmak için o kadar davetin arasından eski bir dostla ve sanatla beraber olmayı seçer, büyük bir mazereti yoksa her birine katılırdı. Daima anlatacak anekdotları, fıkraları veya çok ciddi siyasi yorumları olurdu. Sergideki eserler hakkında aynen daha önce İsmet İnönü’den alıştığım şekilde, en detaylı bilgileri ister, hiçbir zaman laf olsun diye bir sergi gezmezdi. Aramızdaki geçmiş hatıraları anlatırdı, bazılarını biliyor olup, diğer bazılarını ilk defa duyardım. Onunla zaman geçirmek bir ayrıcalıktı.

Gerçekten kendisini çok özleyeceğiz ve sıkıldığımız anlarda sesini, gülümsemesini, eşsiz kimliğini aklımıza getireceğiz…

YAŞSIZ EFSANE… AJDA PEKKAN!

On yaşımdan beri şarkılarını bilirim, alımlı havası ve güzelliğinden etkilenirim, birçok şarkısına bayılırım. Canlı seyrettik evvelsi gece, değerli dostum Hasan Ulusoy’un (Nobel İlaç) Çırağan Sarayı’nda gerçekleşen nazik davetinin son bölümünde efsane sahne aldı… İnanılmaz şarkılarını 30 yıl önceki gibi 50 yıl önceki gibi söyledi! Sahne hakimiyetine söyleyecek laf bulamıyorum, ne kadar alkışlasak azdır… Yaşına ister 78 ister 80 ya da 82 deyin, hiçbir önemi yok! Çünkü Ajda’nın nüfus kağıdı ilerlemiyor! Yaşı yok! Şaka yapmıyorum, yaşlanmıyor ve dahası zaman ilerledikçe daha da gençleşip ilk ünlendiği yıllara yaklaşıyor! Bu, hayat üstünden bir meydan okuma ve performans sanatı! Buna ancak şapka çıkarılır ve hayranlıkla izlenir! 

Güneri Cıvaoğlu ve Ajda Pekkan, zamanı mükemmel kullanmış insanlar. Babam Tanrıyla 1000 yıllık kontratı olduğunu söylerdi, 70 yıl yaşadı. Annemin hala mükemmel bir zekası ve aktif siyasi duyarlılığı vardı vardı, 94 yıl yaşadı. Cıvaoğlu 85 yıl yaşadı. Ajda’ya gelince, inşallah 100. yılını sahnede dev bir konserle kutlar, bütün dünyayı hayrete düşüreceğine gönülden inanıyorum! Mühim olan ot gibi bir hayatta uzun yaşamak değil, yaptığın işe severek devam etmek, başkalarının senden beklediği yavaşlamaya ve hedefsiz kalmaya “hayır” restini çekerek aynı heyecanla arabanı yaşam yolunda sürmek… 

Biliyorum ki, o kadar yoğun programına ve işine karşın Güneri Cıvaoğlu her kuşaktan insanla dost olup onları da zeki gülüşleri ve sözleriyle etkileyen, yaşanacak anlara tutunan bir keyif odağı olmayı da bilen bir insandı. Wikipedia’nın onun yaşı olduğunu iddia ettiği rakamı, zaten külliyen reddederdi.

Ajda Pekkan’ı sevgili Güneri Bey kadar yakından takip etmiyorum. Çok değerli sanatçımızın da yukarıda yazının girişinde internetten alıp yerleştirdiğim öğütlere kulak vermesini temenni ettiğimi söylemek istiyorum…  

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025