‘Dünya Sanat Günü’ kan ağlarken!

‘Dünya Sanat Günü’ kan ağlarken!

14.04.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Normalde yarın büyük bir coşkuyla kutlamamız gereken Dünya Sanat Günü, Rusların alçakça sürdürdüğü Ukrayna istilasının gölgesinde ancak “anılabiliyor”. Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) olarak bu yıl Dünya Sanat Günü “Wallace Hartley” Ödülleri’ni üç adet olarak belirledik: 

İlki, “Kahraman Ukrayna Halkı’na ve Ukrayna Ordusu Başkomutanı’na, Dünya tarihine geçen büyük direnç ve cesaretleri için, Ukrayna’nın bu korkunç günleri aşarak engin ufuklara erişeceği inancı ve en derin hayranlık duygularımız ile”

İkincisi, “Ukraynalı genç meslektaşları Nickita Tsoy’a ve onun nezdinde tüm Ukraynalı genç sanatçılara, savaşta ve barışta, devamlı olarak sanat üretilmesi ve dünyada gelecek kuşakları barış dolu bir dünyaya taşıma inancı ve dayanışma duyguları ile”

Üçüncüsü, “Ukrayna Akademisi Başkanı Victor Sydorenko’ya ve onun nezdinde tüm Ukraynalı sanatçılara, Ukrayna ve çok değerli halkının yaşadığı korkunç savaş karşısında, Ukrayna sanat ortamının ve meslektaşlarımızın duygularını ve yaşadıkları felaketi hissetmeye çalışarak, en samimi ve içten dayanışma ve sevgi dileklerimiz ile”

Bu yıl Dünya Sanat Günü logomuzun altında “Savaşa Hayır!” yazıyor. Danslar, partiler, pantomimler düzenlemiyoruz. Düzenlediğimiz tek konser Türk, Ukraynalı ve Rus müzisyenlerden oluşan Grup Barış’ın Kartal’da vereceği olacak.

GERÇEKLERİ İNKÂR EDEREK HUZUR (!) ARAYANLAR!

Kabul ettirmek ve dünyaya kazandırmak için sonsuz çaba sarf ettiğim Dünya Sanat Günü’nü savaşın gölgesinde her şeye rağmen organize etmeye çalışırken bir yandan olan biteni takip ediyorum ve insanlığımdan utanıyorum; ama insanlığın yüz karası olarak davranmaya çalışan Rusya, bir ülkede taş üstüne taş bırakmama kararlılığıyla karanlık faşizmini ve katliamlarını sürdürmekten utanmıyor.

Bir yandan da “Rusya, Ukrayna’da kimyasal silah kullandı mı?” gibi sorular soruluyor. Yanıtı basit: “Ne fark eder!?” Siz bir ülkeyi sabahtan akşama kadar bombaladıktan sonra, mayınları uçaklarla yağdırdıktan sonra, sivilleri bile kurşun yağmuruna tuttuktan sonra kimyasallar kullanılmış kullanılmamış, pek bir şey değişiyor mu?

Buça’da yaşanan katliamlar ortadayken, annelerin çukurlara kapanıp kaybettikleri evlatlarına yakarış görüntüleri her an gözümüzün önündeyken, Kramatorsk tren istasyonu bombalanıp en az 50 kişi katledilirken ve hepsinden önemlisi, tarihin başlangıcından beri en çok kayıt altına alınan tek savaşken bizim büyük aydınlarımız “Acaba Buça’da sivil öldürüldü mü, öldürülmedi mi? Acaba önüme düşen yüz binlerce fotoğrafın hepsi sahte mi? Acaba bombalanma görüntüleri başka bir savaştan mı?” “Hani Kabataş’taki ‘deri ceketli adamlar’ haberi uydurma çıkmıştı ya, Gezi’de böyle bir yalan söylenebildiğine göre buradaki milyonlarca kanıt da sahte olabilir” diyor. Bu mantığa sahip insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ben yine “Pes, Allah akıl fikir versin, iyi sıhhatte olsunlar!” diyorum. 

Biz, bu yok olmuş mantıkların kara mizahvari sürrealizmiyle çınlayan dördüncü sınıf bulvar tiyatroları tevatürleriyle uğraşırken, Ukrayna’nın doğusunda belki de tarihin görüp göreceği en çirkin, en kanlı savaşlardan biri tezgâhlanıyor. Sözde dev, vicdanda cüce ülke Rusya, 50 gündür kendi gücünün belki yüzde 1’inde olan ama tüm mertliğiyle direnen Ukrayna’yı hâlâ mat edemediği için, çareyi alçaklığı hangi zirveye taşıyabileceklerini kanıtlamak istercesine Putin’in arkasında gezdirdiği o sefil nükleer tehdit çantasının şovunu cenazelerde yapmakta buluyor.

İSTEYEN RUSYA’YI HÂLÂ ‘YENİ DÜNYA KURTARICISI’ OLARAK GÖRSÜN!

İsteyen Ukrayna’yı küçümsemeye devam etsin, isteyen vaktini Zelenski’ye hakaret etmeye harcasın, Ukrayna şimdiden tarih kitaplarının yazdığı ve yazacağı kendi efsane kurtuluş savaşını veriyor. Rusya ise “Suriye Kasabı” olarak anılan yeni savaş komutanı Aleksandr Dvornikov önderliğinde sivil katliamına, hipersonik hançer füzeleri eşliğinde saldırılara ve kadınlara yönelik toplu tecavüzlere son sürat devam ediyor. Rusya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki veto hakkı, bu konulardaki soruşturmaları engelleyebilir ama Moskova Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Komisyonu’ndan uzaklaştırıldığı için belki hiç olmazsa savaş suçlarının bu noktada üzerine gidilebilir; göreceğiz...

Amerikan emperyalizminin yarattığı yıkımlara karşı yeri göğü inleten ancak Rusya’nın İkinci Dünya Savaşı’nı aratmayacak katliamlara imza atmasını sakin sessiz seyretmekle yetinenlere sesleniyorum: Bu tavırla değil aydın, insan bile olamazsınız! Soğuk Savaş döneminin özlemiyle kurduğunuz hayali senaryolarda oligark kapitalizminin monopol dikta devlet kalıntısı olmaktan öteye gidemeyecek bir ülkeyi kafanızda Amerikan emperyalizmine karşı oluşturulan cephenin önderi gibi görme fantezileriniz kedileri bile güldüremez. Hâlâ “bu” Rusya’yı dünyada sömürünün önünü kesecek bir bekçi olarak görmeyi nasıl başarıyorsunuz, gerçekten kocaman bir muamma! 

Trajikomik yönü, sürekli olarak bu savaşı Rusya’nın Ukrayna üzerinden Amerika’yla götürdüğüne inanmaları! Buyursunlar, o zaman güçlerini kendi sıkletlerinin karşılığı olan ABD üzerinde denesinler. Ama herhalde bunu da pek göze alamazlar çünkü Rusya, gücünün yüzde 1’i olan Ukrayna’ya karşı bile sonuca 50 günde ulaşamadığına göre, bu leke onun suratını sonsuza dek terk etmeyecek.

‘ÖLMEYECEĞİZ’ DİYENLER, ‘ÖLDÜRECEĞİZ’ DİYENLERE KARŞI!

Bugün, Atatürkçü geçinip Rusya’nın kirli savaşına gerekçeler üretenlere, Atatürk 16 Mart 1923’te şu cümlelerle tokat gibi bir yanıt veriyor: “Harp zaruri ve hayati olmalı. Hakiki kanaatim şudur: Ben milleti harbe götürünce vicdanımda azap duymamalıyım. ‘Öldüreceğiz’ diyenlere karşı ‘ölmeyeceğiz’ diye harbe girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça harp bir cinayettir.” İşte Ukrayna kendi harbini tam da “öldüreceğiz” diye üstüne gelenlere karşı “ölmeyeceğiz” şeklinde bir kararlılıkla sürdürüyor. Ne yazık ki, kimi sözde aydınlarımız sırf “hangi hareket Amerika’ya karşı yapılırsa doğru bir harekettir” tezini yeterli görüp “öldüreceğiz” diye savaşa girenlerin süngülerini cilalamakla meşguller! Yazıklar olsun...

Ukrayna’nın özgür ve egemen bir ülke olarak kendi geleceğini seçme hakkı olmadığına inanan Rusya, “Sovyetler Birliği günlerinde benim rehinemdin, şimdi nasıl kendi geleceğini çizmeye kalkışabilirsin? Ben, hâlâ aktif bir canavarım” diyor. 

Yarın Dünya Sanat Günü... Türkiye saatiyle 17.00-19.00 arası Zoom üzerinden Ukraynalı sanatçılarla ve dünyanın birçok yerinden farklı konuşmacılarla büyük bir toplantı yapacağız. İngilizce, “Savaş ve Sanat” başlıklı ve tüm bu konuların masaya yatırılacağı bu buluşmaya katılmak isteyen sanat tarihçi, sosyolog, sanatçı, herkesten katılım için yukarıdaki e-mail’ime, iletişim bilgilerini iletmelerini rica ediyorum. Ayrıca, 18 Nisan Pazartesi, yine “Savaş ve Sanat” konulu panelde, Tamer Levent, Sedef Kabaş, Coşkun Aral, Osman Erden ve ben Piramid Sanat’ta konuşmacı olarak yer alacağız (Saat: 17.00-19.00).

Dünyanın, sanatı gerektiği gibi kucaklayarak, mutluluk içinde kutlayacağı günlerin özlemiyle, sanatı beraberce selamlayalım sevgili okurlarım.

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025