Elçiler krizi çözümü diplomasi tarihine girdi!

Elçiler krizi çözümü diplomasi tarihine girdi!

28.10.2021 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Pazartesi öğleden sonraya kadar, Erdoğan’ın 10 elçiyi “Persona Non Grata” ilan etmesi ve “Dışişleri’ne gerekeni yapmaları için talimat verdim” şeklinde ısrarlı bir ikinci demeç vermiş olması, konuyu çıkmaz sokağa taşımıştı. Hatta konuştuğum eski bir elçimiz bana Erdoğan’ın kararlı duruşundan geri adım atabilmesi için bir çıkış yolu göremediğini itiraf etmişti! Benim düşünceme göre ise Erdoğan’ın “Bir defa daha yaparsanız, sizi Persona Non Grata ilan ederim” diyerek o günkü ihtarı o seviyede bırakması, daha doğru yöntem olabilirdi.  

İstenmeyen kişi” ilan etmek, çok ağır bir hükümdür. O ülkelerle ilişkimizi fırtınalı sulara terk etmenin ötesinde, bu diplomatların bir daha ömür boyu Türkiye’ye giremeyeceği anlamına gelmektedir. Sayısız insan dehşet içinde gözünü kapamışken, bir de tam tersine ellerini ovuşturanlar vardı: Türkiye’nin başta ABD olmak üzere tüm Batı ülkeleri ile arasının bozulmasını isteyen Ermeni diyasporası, PKK-YPG hattı, bazı Türkiye düşmanı Yunan ve Güney Kıbrıslı politikacılar... Ve tabii FETÖ’cüler! Bir de ok gibi fırlamış olan dolar, bu krizin gerginliği ile belki Himalayalar’a tırmanacaktı! Askeri, ticari, siyasi her hat türbülansa girecek, sonu belli olmayan tehlikeli bir fırtına etrafı kuşatacaktı. Bu 10 ülkedeki büyükelçilerimizin de acilen görevlerini terk etmeye mecbur kalacak olmaları, işin tuzu biberiydi. Öğrendiğimiz şekliyle Türk diplomatların da katkısı ve yönlendirmesiyle ortaya çıkan şu sihirli paragraf işte o anda tüm ajanslara düşüverdi:   

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin Twitter hesabından yapılan açıklamada, ‘ABD, 18 Ekim tarihli açıklamaya ilişkin bazı sorunların yöneltilmesi vesilesiyle, Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesine riayet etmeyi teyit eder’ ifadesini kullanıldı. Osman Kavala açıklamasına imza atan Kanada, Fransa, Almanya, Finlandiya, Danimarka, Hollanda, İsveç, Norveç ve Yeni Zelanda’nın Ankara büyükelçilikleri de ABD’nin Twitter’da yaptığı açıklamayı retweet etti.” 

Ne kadar ilginç şeyler yaşadık o andan sonra! Ben bunu “diplomasi tarihinin bir cevher anı” olarak tanımladım canlı yayında! Hem Batılı elçiler onurlarından ödün vermeyerek “ricat etmişlerdi” hem de Türkiye dik duruşundan taviz vermeden elçileri “İstenmeyen Adam” ilan etme kararını böylece rafa kaldırabilmişti. Bundan iyi bir formül düşünebilir miydi? Durum o andan itibaren tam “win-win” denilen o özel sonuca dönüşüvermişti! Krizin iki kazananı vardı ve kaybedeni yoktu! Elçiler bile kendilerine göre “Biz aynı noktadayız, zaten attığımız tweet Viyana Sözleşmesi’ne aykırı sayılmaz ki!” demiş oluyorlardı! Herkes kendine göre kazanmış oluyordu da ortak kaybedenler sepetinde de demin hatırlattığımız Türkiye düşmanları vardı. Bu muhteşem ve tarihe geçen diplomatik formül yaratıldığı an, onların umutları çöpe gitti! 

Diplomasi tarihinde böyle “yüksek çözünürlüklü” formüller bazen bulunur ve olmadık durumlarda kapalı kapılara çilingir oluverirler! Kennedy ve Kruşçef’in yürüttükleri kırmızı hat diplomasisi nükleer savaşı önlerken, büyük krizin çözülmesi, kendi çocuklarının gelecekleri üstüne konuşmaları sayesinde olmuştu. Ya da Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedinin müzakerelerini yapmak üzere Lozan’a giden İsmet Paşa’nın müzakere masasında kendisine ayrılan koltuğun küçük olduğunu gördüğünde “görüşme ortamının hazır olmadığını” söyleyerek ayrılması ve ancak durum düzeltildikten sonra dönmesi, kavramsal olarak Cumhuriyetin “eşitlik ilkesi” ekseninde uluslararası ortamda doğduğu gündü. Diplomasi, detayların tarihi formül veya anekdotlara dönüştüğü bir mucizeler alanıdır. Viyana Sözleşmesi 41. maddenin getirdiği çözüm, 100 yıl sonra da siyasal bilgiler derslerinde örnek olarak okutulacak ve yorumlanacaktır. 

FENERBAHÇE’DE DÖRT FORMAYA 18 ADAY!

Makalenin bu bölümü en çok Fenerbahçelileri ilgilendiriyor ama futbol ve matematik konularına ilgi duyan herkesi çekebilir! Bu konuyu bir aydır Fenerbahçe TV’de, Süper Fener dergisinde ve Twitter’da sürekli işliyorum ve nihayet artık bazı başka yorumcular rötarlı da olsa bu abartılı problemi görmeye ve ekranlardan aynen tekrarlamaya başladılar! Konu aslında çok basit; Fenerbahçe’nin kalesinde Altay oynuyor. Geri üçlü, bugün cezalı, sakat veya hasta olmayan beş kişi arasından üçünün bir araya gelmesi ile oluyor: Szalai, Serdar, Kim, Tisserand ve Novák. Böylece 1+3, 4 rakamını bulduk. Bunun dışında kanatlar ve ön libero olarak Pereira Gustavo, Ferdi ve Osayi’yi oynatıyor. Böylece 4+3 olarak 7 rakamına ulaşıyoruz. Futbolda 11 mevki olduğuna göre geriye dört boş yer kalıyor. Peki, kaç oyuncu var bu yerlere aday? 18! Mesut Özil, İrfan Can Kahveci, Pelkas, Hakan, Zajc, Max Meyer, Crespo, Sosa, Nazım Sangaré, Muhammed Gümüşkaya, Valencia, Rossi, Serdar Dursun, Berisha, Burak Kapacak, Fatih Yiğit Şanlıtürk, Arda Güler, Arda Aksoy! Yani her yer için ortalama 4-5 aday var! Peki, siz oyuncuların yerinde olsanız, “Hoca herhalde bugün bana şans verir” diye büyük bir inançla maça hazırlanır mısınız? Takım arkadaşlarınıza her zaman anlayış, sevgi, saygı ve uyum içinde baktığınızı söyleseniz bile “Ben daha iyiyim, hak etmeme rağmen oynatılmıyorum” düşüncesi içinizden geçmez mi? Geçen sezon sonundan beri Fenerbahçe’nin en fazla 3-4 noktasal transfere ihtiyacı olduğunu sürekli hatırlatanların başında geliyordum. Zaten Başkan Ali Koç da aynı görüşteydi. Ama sonra hangi gerekçelerle 10 civarı futbolcu transfer edildi bilmiyorum. Özil, Kahveci ve Pelkas gibi yıldızlarınızı oynatmamanız dışında zaten hiçbir zaman birbiriyle aynı takımda uyum içinde yer almaya zaman bulamayacak olan ve her maç ayrı bir dizilişle sahaya çıkacak olan oyuncular, matematik olarak birbirlerine Fransız kalmaya mecburlar. Hatta ne yazık ki mahkûmlar. Bu dört forma için rekabetin bedelinin bu kadar ağır olduğu pek çok kişinin dikkatini çekmemişti ve problemden genel değinmelerle söz ediliyordu. FBTV’de haftalardır bu konuyu anlatıyorum ve Fenerbahçe’nin şu anda teknik kadrodan daha da önemli olarak bir psikolog ve mentora ihtiyacı olduğunu söylüyorum. Kendinizi 4-5 yer için antrenmanlarda çarpışan 18 futbolcudan biri olarak görün ve psikolojilerini anlamaya çalışın. Lütfen empati kurun. Üstelik bu 18 oyuncu arasında Fenerbahçe’nin şu anda netleşmiş bir oyun kurucusu ve santrforu yok! Yani kadro inşası maalesef oturmamış. Bu oyuncuları alırken de yöneticilerin çok iyi bir iş yaptıklarına inandıklarına eminim ama son dört yılda da Josef, Stoch ve Valbuena’yı gereksiz görerek kadroda bulundurmayan bazı yöneticilerle aynı futbol bakış açılarını taşımadığım kesin. Uzun lafın kısası, bugünkü kadroya baktığımızda, ortada bir matematik-mantık zaafı olduğu kesin. İvedi bir çözüm de belki ancak ara transferde bulunabilir. İki yeni isim almak ve en az 5-6 isimle vedalaşama yolu aramak gibi... Yoksa bu Fener’in oyunu yarın öbür gün kolay kolay oturmaz. İşte yaşanan sorunun özü bu!

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025