Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hapishaneden İnsan Sesleri…
Hapishaneden İnsan Sesleri…
Bugün size hapisten özgür
(!) dünyaya sesini duyurmaya
çalışanların hikâyelerini aktarmak
istiyorum.
Geçen çarşamba günü Hasdal
Askeri Cezaevi’ndeydim.
Medyadan duymuşsunuzdur
herhalde, Ergenekon davasındaki
savunmalarıyla halkımızın
kalbinde taht kuran Teğmen
Mehmet Ali Çelebi, Ergenekon
davasında tanıştığı Kezban
Merey ile Hasdal’da evlendi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Baro
Başkanları Metin Feyzioğlu
ve Ümit Kocasakal ile siyasi
davaların değerli avukatları Celal
Ülgen ve Hüseyin Ersöz
de bu buruk mutluluğa tanıklık
edenler arasındaydı. Belki de
geleceğin başbakanının düğününe
katıldık, kim bilir! Çelebi,
hapishanedeki bu süreci
internet üstünden uluslararası
hukuk eğitimi alarak geçiriyor,
geleceğine yatırım yapıyor. Geri
ödemeli burs arayarak gerçekleştirmeye
çalışıyor bu güzel
hedefi… Türkiye onu seviyor
ve ona güveniyor.
O soğuk, buz gibi ama samimi
insani sıcaklıklarla ısınan bu
ortamın içindeki diğer davetliler
arasında birçok tutsak değerli
subay vardı. Mehmet Aygün,
özgürlük arayan tutsak bir can
hakkında heykel yapmış. Ağaç
gövdesinden nefis bir iş. Ruhu
var. Onların özgürlüğünü ellerinden
alan komplolara karşı
en büyük gücü, Atatürk’ün
“Özgürlük ve bağımsızlık benim
karakterimdir” felsefesinden
aldıklarını söylüyor. O
ağaç gövdesinin üzerinde 102
başka tutsak subayın imzası
var. Sözlerini şöyle tamamlıyor
Kurmay Albay Aygün: “Türk
askeri kurallara uyar. Ne kilise
ne cami bombalar, bu da zaten
komployu ispat eden ana
faktördür. 1907 Lahey kurallarına,
Osmanlı dönemi dahil
hep uymuşuzdur.”
Tutsak subaylardan Deniz
Kurmay Albay Ali Türkşen,
orada bir kitap hediye ediyor
bana, “Kardak’ta Kahraman,
Hasdal’da Esir”. Kendisi
1996’da Kardak krizi sırasında
kayalıklara Türk bayrağını diken
SAT timinin komutanıydı. 398
sayfalık kitabında emperyalizm
destekli cemaatin subayları nasıl
esir aldığını, Ergenekon ve
Balyoz davalarının nasıl birer
kurgu olduğunu anlatıyor. Ordunun
özeleştirisi ve Hasdal’da
yaşam da kitabın içeriğinin diğer
ilginç açılımları. Her şey
detaylı, alıntılı, kanıtlı. Kaynak
Yayınları’ndan; muhakkak okuyun!
Balyoz tutukluları bana
ayrıca arada sırada mektuplar
yollayarak içlerini döküyorlar.
Her şeye rağmen geleceğe güvenle
bakmaya çalışıp yan yana
durarak çektirdikleri fotoğrafları
yolluyorlar. Bazen bonkörce
yaptıkları iltifatlardan mahcup
olup, dışarıda demokratik
mücadeleyi sürdüren bizlerin
omuzlarına güvenle yükledikleri
sorumluluklar altında eziliyorum.
Bir yandan başlarına gelen akıl
almaz senaryo ürünü komploları
kalemlerine sığdığı ölçüde yazarken,
bir yandan da aileleriyle
beraber yaşadıkları akıl almaz
maddi-manevi zorluklarla boğuşuyorlar.
Hiç hak etmedikleri
bir durumla karşı karşıyalar.
Aralarından biri bana portremi
yapıp yollamış, teşekkür etmek
için yine ne diyeceğimi bilemedim.
Onu da aynen daha önce
Ali Özoğlu’nun bana yolladığı
“Özgürlük Çiçekleri” gibi atölyeme
koydum.
Sevgili Tuncay Özkan’ın
da yeni bir kitabı çıkmış. Adı:
“Ötekiler.” Henüz okumadım
ama Ayşe Arman’ın, Tuncay’ın
sevgili kızı Nazlıcan aracılığıyla
soruları içeri yollayıp yaptığı
röportajı okudum ve çok merak
ettim. Dün Tuncay’ın kitabını
TÜYAP’ta okurları için onun
adına imzaladım. Çok yoğun
bir duygu bu. Sevgili Tuncay,
bu duvarlar sonsuza dek böyle
dikilmeyecek. Özgürlük, bir
hayal, bir teori, bir hatıra olarak
kalmayacak, inan bana.
Bu ülkede yaşadıklarımız ve
geliştireceğimiz dayanışma
bunu sağlayacak.
Subay eşleri görüyorum.
Emekli Orgeneral Tuncer
Kılınç’ın yaşamdan, davalardan
tanıdığım, dost olduğum
eşi Güney Kılınç ve emekli
Orgeneral Çetin Doğan’ın
eşi Nilgül Doğan. Her ikisi
de metanetle yaşamlarını sürdürürken
ömürlerinin belki de
sonbaharında bu dramı yaşıyor
olmalarına kahroluyorlar. Ama
hep kararlı bir gurur ve inançla.
Subay eşlerinin çoğu seslerini
duyurabilmek için her cumartesi
“Vardiya Bizde” platformlarında
buluşuyor meydanlarda…
Bence muhakkak bir gün onlara
katılın, seslerini, çığlıklarını
dinleyin. Bu sorun hepimizin.
Ergenekon davası bizleri deli
edecek şekilde sonuçlandı.
Mustafa Balbay artık Ankara
Sincan Cezaevi’nde. Sevgili
eşi Gülşah, kızı Yağmur ve
oğlu Deniz’le artık nispeten
biraz daha sık ve rahat görüşüyor.
Yağmur ve Deniz’e,
daha doğrusu geniş bakarsak
Yağmur’lara, Deniz’lere, Ali’lere,
Sedef’lere bunu yapanlar,
onları ailelerinin temel direğinden
uzak yaşamaya mahkûm
edenler, elbet bir gün bu kararlarıyla
yüzleşecekler… Belki
ahrette ama tercihen bu dünyada,
bu topraklarda!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği