Bedri Baykam
Bedri Baykam bedri.baykam@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Silivri'de Hilmioğlu'ndan Özoğlu'na İnsani Dramlar

20 Mart 2012 Salı
\n\n\n

Geçen cuma, Ümit Zileliyle beraber yine Silivriye gittik. Normal biri, Ergenekon davasını izlerken beyin ve ruh sağlığını tamamen kaybedebilir. Bu yorumum abartılı değil. Bırakın dinlediğiniz dava ile ilgili insan zekâsına meydan okuyan absürd bulguları, konuların insani boyutlarının dramıyla şoklanarak başlıyor gününüz. Suçunu bilmeden 4 yıldır yaşamdan ve sevdiklerinden koparılmış insanlar, orada kendi dünyalarına tutunup hâlâ gülümsemeye çalışarak ziyaretçileriyle sohbet ederken onurlu, dik duruşlarını koruyorlar. Bize ayrılan yerden bazılarıyla el sıkışırken, jandarmalar yasak diye araya giriyor.Tarihe el sıkışmayı da önleyenler olarak geçmeyindedim onlara PEN Uluslararası 2. Başkanı E. Schoulgin ve Norveçli yayıncı Nygaard da davayı izliyorlardı.

\n

İnönü Üniversitesi eski rektörü Fatih Hilmioğlu Bence yazınızın başlığıSilivride Yargılanan Ne?olmalıdedi bana. Gerçekten de orada bulunan tutukluların yanıtını aradıkları soru bu. Ali Özoğlu, yayıncı. Toplumsal Dönüşüm isimli yayınevini işletiyor. Savunmasısuç sayılarak 14 yıl hapis cezasına çarptırılmış. Sorguda kendisine yöneltilen sorular arasında, Neden asker kökenli yazarların var”, Niye Nutuk basıyorsungibi sorular var. Mevzu vatansa gerisi teferruattırsözüne, ihbar eder gibi sertçe karşı çıkanlar arasında Taha Akyol varmış. Bu lafı Atatürk demedi demiş Akyol. Arayıp sormuş Özoğlu: Bu böyle olsun ya da olmasın, sizi neden rahatsız etti?”. Kemal Aydın ve kardeşi Neriman Aydın da dört yıldır içerideler. Neriman Hanımın suçu herhalde büyük. Atatürkün Medeni Bilgilerkitabını öz Türkçeleştirip Ali Beyin yayınevi için hazırlamak. Onun da sorgularının izlediği yol oralardan geçmiş. Özoğlu, neden Atatürk afişi ve Nutuk bastığını ısrarla soran hâkimlere şunu demiş: Sizin rahatsızlığınızı anlıyorum, ama ben sizi tedavi edemem”. Neriman Aydın ise şu cümlelerle yanıt vermiş iddialara: Ben şerefli, namuslu bir Türk kadınıyım, Allahtan korkmadan düzülen iftiralara ne cevap verebilirim?Haber sitelerinde yayımlanan Atatürk hakkında Anıtkabir defterlerine yazılan övgüleri derlemek bile suç sorguları arasında yerini almış. Özoğlu ve İbrahim Özcanın ayrıca disiplin suçu işledikleri bir nokta, halı sahaya spora giderken yeşil hasretiyle yolun kenarından ot koparıp koğuşlarına götürmek istemeleri Çünkü çiçek yasak!

\n

Fatih Hilmioğlunun Tutukluluk süresinde vefat edenler listesine eklenmesi (Allah korusun) Cumhuriyetimiz için dev bir kayıp olur. Bu süreçte acil tedavisi gerekiyor. Karaciğer sirozu kansere çevirmeye başlamış. Ama Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi ve Genel Kurulunun iki ayda bir, üniversite hastanesi hepatoloji bölümünde takibi uygundurraporuna rağmen, kendisi hepatoloji bölümü olmayan devlet hastanesine yollanıyormuş. Empati kuramayanlar, hekimlik ve hâkimlik yapamazlar diyor. Elimde Adli Tıpa sunduğu Hastalığımın Safahatı ve Ekler var. Tüyler ürpertici. Hilmioğluna göre suç dosyasında Malatya Üniversitesinin senatosunun laiklikle ilgili kararıvar. Sözün bittiği yer bu Silivride yalnız Nutuk değil, sorgular içinde Gençliğe Hitabe ve Bursa Nutku da sürekli gündemde! Hangisini anlatsam? Mesela Mustafa Dönmez savunmasında Yanlış iddialar, düzmece belgeler ve yalanlardediği iddianamesini detaylı şekilde yanıtlıyor ve ekliyor: Maalesef ülkesini seven aydın olmanın, ülkesi için her şeyini vermeye aday olmuş kişilerin ülkemizde ödenmesi gereken bir bedeli vardır Bir gün Türk halkı hedefe alınanın aslında kendisi olduğunu elbet anlayacaktır Hasan Atilla Uğur, Öcalanı sorgulamış olan albay. İmzasız mektuplarla, gizli tanıklarla suçlanmış. Savunma haklarının kısıtlandığını anlatıyor. Dört senedir para almadan yardım eden avukatlarına teşekkür ediyor. O da hakkındaki iddiaları bıkmadan kararlılıkla çürütüyor. Sevgili Balbay ve Tuncay Özkan, Silivride de yüzlerce ziyaretçinin gözünün içine baktığı insanlar. Onlar o karanlığı esprileriyle, güler yüzleriyle, cesaretleriyle delip umut saçıyorlar. Özkan şöyle sesleniyor izleyicilere: Aranızda o kadar güçlü yürekler var ki, onları da kolunuza alın, kavgamızın, cesaretimizin bir parçası onlar. Sakın umutsuzluğa kapılmayın, kimse kendini yalnız hissetmesin, işte aydınlarınız yanınızda, hepsine sahip çıkın, elmalar gibi çoğalacağız, Nisanda çiçek açmak lazım. Bizler ne tecavüzcüyüz ne de hırsız. Bize ve birbirinize güvenin!Sonra Özkan başka bazı ihanetleri de hatırlatıyor. Bir liseden kaynaklanan. Biraz sabredin! Öğreneceksiniz...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kâbus gibi bir kasım... 28 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları