Gül ‘Sıkıntı’lı

18 Şubat 2014 Salı

Cumhurbaşkanı’nı hiç bu kadar sıkıntılı görmedim.
O kadar ki Macaristan gezisinin ilk akşamında geziyi izleyen gazetecilerle yaptığı sohbette, bir saat içinde tam 8 kez “sıkıntı”, “sıkıntılı” sözcüklerini kullandı.
Hani boşanmaya hazırlanan çiftler çocuklara durumu açıklamakta zorlanır, “sıkıntılıyız” der ya; o türden...
Zorlu mevzularda yüzü gölgelendi. Çoğu cümlenin ucunu açık bıraktı. Kelimeleri seçerken zorlandı. Yine saydım; 25 kez “şey” dedi, “ney” olduğunu izah etmedi.
Heyetten birisi, durumu “Cumhurbaşkanı, vicdanıyla aklı arasında kaldı” diye açıkladı.
İşi zor.
Seçim sürecinin sonunda krizi çözecek kilit konumunda da olabilir, devre dışı da kalabilir.
Türkiye, ‘kapalı rejim’ mi?
İnternet Yasası, bu sıkışmışlığın bir provası...
Bir yanda seçim öncesi basını baskı altına almış, interneti de susturursa dikensiz gül bahçesi yaratabileceğine inanmış, otoriter Erdoğan var, öte yanda Gül’ün internet özgürlüğü konusunda daha önce attığı tweet’ler:
“İletişim teknolojilerinin eriştiği bu güç karşısında hiçbir kapalı rejimin uzun süre ayakta kalması mümkün değil.” (5 Mart 2011)
“Benim görüşüm, temelde hiçbir özgürlük kısıtlaması olmamalı. İsteyen herkes internette özgürce dolaşabilmeli.” (28 Mayıs 2011)
Şimdi bu özgürlükle açıkça çelişen ve internetin anahtarını hükümetin eline veren bir yasa, Cumhurbaşkanı’nın önünde...
Bumerang eylemi
Budapeşte sohbetinin açılışında Gül’e internetteki “Bumerang eylemi”nden haberdar olup olmadığını sordum:
“Sizin internet özgürlüğüne dair eski tweet’leriniz, hatırlatma maksadıyla ‘retweet’ edilerek dağıtılıyor. Kampanyaya bir günde on binler katıldı. Mesajlarınıza sahip çıkmanızı bekliyorlar” dedim.
Cevabını haber sütununda okuyacaksınız. İzlenimim şu:
Cumhurbaşkanı, yasanın AB standartlarına uzak olduğunun farkında...
Nitekim Deniz Zeyrek, “Yasada iki sorun var demiştiniz” hatırlatması yapınca, devamını beklemeden, “En önemlisi trafik” diye lafa girdi. Detaya inmedi.
“Trafik” dediği, kişilerin internetteki trafiğinin iki yıl saklanıp istendiğinde TİB’e verilecek olması... Polis devleti uygulaması...
Köşk’ü zora sokan diğer madde ise hükümete yayın durdurma yetkisi verilmesi...
Avrupa hukuku, bu iki konuda da yargı kararı istiyor.
Gül, bunu da iyi biliyor; hükümetin bu yasayı ne kadar önemsediğini de...
Tam seçim öncesi geri gönderse hükümete gol olacak ve Cumhurbaşkanlığı seçimi polemiği başlayacak; onay verse alenen hukuk çiğnenmiş olacak.
Yönetmelikle olmaz
Anlaşılan o ki Köşk, veto zorunda kalmadan yasanın revize edilmesi için uğraşıyor. Verilerin idareye tesliminde ve yayın durdurmada mahkeme koşulu getirilmesini istiyor. Hükümet, bunun yönetmelikle halledilebileceğine dair mesajlar yolluyor; ama bu formül, Çankaya’da itibar görmüyor. Köşk’te, yasanın geri çekilip yeni bir yasal düzenleme getirilmesi beklentisi var.
Algı değişti iması
Madem “kelime oyunu” oynuyoruz, Cumhurbaşkanı’nın bu bahiste üç kez “algı” sözcüğü kullandığına da dikkat çekelim.
“Bu yasa, 2-3 sene önce çıksa bu algılama olmazdı” diyor Gül...
Hükümetin son dönemde iyice artırdığı baskı politikasının, attığı her adımda kuşku yarattığına atıf var burada...
“Kabataş saldırısı gündemden düşmüşken, neden yeniden arkası takip ediliyor” diye sorarken bunu medyanın değil, bizzat Başbakan’ın habire gündeme getirdiğini bilmiyor mu sanki?
“Algı” lafı boşuna değil...

Sessiz diplomasi devrede
Gül, Budapeşte’ye ilk kez Avrupa Konseyi’nde parlamenterken gelmiş. O dönem Macaristan henüz AB üyesi değil; Avrupa Konseyi’ne üye olmaya çalışan, eski bir Demirperde ülkesi... Bu yıl ise AB’de 15. yıllarını kutluyorlar. Yıllar önce onları teftişe gelen Gül’ün ülkesi ise AB hedefinden günbegün uzaklaşıyor.
Şimdi Macaristan’ın da dahil olduğu Avrupa, Türkiye’ye “İnternet” ve “HSYK” yasalarında Batı standartlarını hatırlatıyor.
Hazin değil mi?
‘Hukuk devletine elveda’
HSYK yasası, hükümetin yargıyı ele geçirme operasyonunun son halkası...
Bunun böyle olduğunu, Gül’ün HSYK’ye atadığı üye Prof. Dr. Bülent Çiçekli de Radikal’e söyledi dün:
“Yasa böyle çıkarsa hukuk devletine elveda” dedi.
Gül, Kendi atadığı üyenin bu sözüne rağmen yasayı onaylayabilir mi?
İnternet Yasası’ndaki sıkışıklığı burada da açıkça hissediliyor.
Yasaya dair yaptığı uyarıların, nihai metinde ne kadar kale alındığını inceleyeceklerini söylüyor, ama asıl “zehirli” maddelerin metinde durduğu biliniyor.
Bunun bir tepki yasası olduğu belli... Gül, “tepki”ye yol açan, yargıdaki Cemaat yapılanmasından da rahatsız; o da belli...
Hadi oyuna dönelim:
Bu konu açıldığında konuşması netleşti. 5 kez “asla” sözcüğünü kullandı.
“Hukuk dağıtanlar, asla başka dürtüyle hareket edemez” dedi, ancak bunlarla (yani Cemaat’le) mücadelenin de yine hukuk aracılığıyla yapılmasını istedi.
Galiba bu aşamada Gül’den Köşk’ü “muhalefet odağı” gibi gösterecek, gösterişli çıkışlar beklememek lazım.
Çankaya, “sıkıntı”yı sessiz diplomasiyle çözmeye çalışıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları