Bu Ne Biçim İştir?

16 Ekim 2011 Pazar
\n

\n

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, PKK lideri Abdullah Öcalanın çağrısıyla 19 Ekim 2009da Kuzey Iraktaki Kandil Dağında bulunan PKK kampı ile Türkiyeden giden Kürt sığınmacıların yaşadıkları Birleşmiş Milletler’e ait Mahmur kampından gelen 34 kişi arasında yer alan 7 kişi hakkında açılan davayı karara bağladı.

\n

Mustafa Ayhan, Hüseyin İpek ve Nurettin Turgut 10’ar yıl 10ar ay, tutuksuz yargılanan Hacı Surgun, Kamil Ökten, Melekşah Soydan ve Fatma İzer de 7şer yıl 1er ay hapis cezasına çarptırıldılar.

\n

Mahkeme kararında, sanıkların mahkûmiyet gerekçelerini terör örgütü üyesi olmak, örgüt adına suç işlemekve terör örgütünün propagandasını yapmakolarak açıkladı.

\n

Doğrusu, bu gerekçeleri anlamakta zorlandım, zorlanıyorum. Çünkü bu insanlar, özellikle de Kandilden gelenler liderlerinin çağrısı üzerine silahlarını bırakıp Türkiyeye gelmiş PKK militanları; Habur sınır kapısına taşınan seyyar mahkemelerin onayından geçerek ülkeye girmişler.

\n

O günlerde yaşananlar bugün de belleklerimizde değil mi? Gelenlerin üzerinde gerilla giysileriyle çekilen fotoğrafları, onları karşılamaya çıkan on binlerce insan, kimi kentlerde gelişlerini kutlamak için toplanan yüz binler... Unuttuk mu?

\n

Evet, anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Bu insanlar zaten terör örgütü üyesideğil miydi, “suç işlemişoldukları kesin değil miydi, Habur kapısından girişlerinden itibaren verdikleri fotoğraflar bile başlı başına terör örgütü propagandasıdeğil miydi?

\n

Hükümet/devlet bu insanları ne olduklarını bilerektopraklarına kabul etmiş, üstelik kurduğu seyyar mahkemelere onaylatarak bir tür dokunulmazlık sağlamamış mıydı?

\n

O halde?

\n

***

\n

Bu iktidar döneminde Kürt sorunu büsbütün içinden çıkılmaz bir duruma geliyor. AKP, sorunun özünü bir türlü kavrayamıyor ya da kavramak istemiyor. Ben yaparım, oluryaklaşımıyla birtakım adımlar atıyor, sonunu düşünmeden attığı bu adımlar her seferinde bir skandalla sonuçlanıyor.

\n

Açılım politikası da böyle sonu düşünülmeden atılmış bir adımdı, bir siyasal skandala dö-nüştü. 19 Ekim 2009u izleyen günlerde yüz binler kendiliklerinden Habura akmadılar, alanları doldurmadılar. İktidar gelişleri öncesinde günlerce Kürt halkına barış, demokrasi, özgürlükdiyerek umut pompaladı, gaz verdi, dolduruşa getirdi. O halkın bu durumda sokaklara, alanlara dökülmesinden daha doğal ne olabilirdi ki?

\n

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin karar gerekçeleri arasında sanıkların tekrar silaha sarıldıkları, terörist eylemlere katıldıklarına ilişkin bir nokta bulunmuyor. Suçları, üyelik ve propagandayla sınırlı; örgüt kararıyla Türkiyeye dönüşlerinin cezası bu nedenlerden ötürü kesiliyor.

\n

Bunu anlamak kolay değil, hatta olanaksız. Çünkü bu insanlar hiçbir şey yapmayıp evlerinde otursalar, gelen konuklarına yalnızca Kandildeki yaşamlarını, yapıp ettiklerini anlatsalar, kendilerinden söz etseler bunlar bile tek başına yürürlükteki yasalara göre suç oluşturabiliyor.

\n

Tutuklu sayısı İçişleri Bakanına göre 485, BDP milletvekili Hasip Kaplana göre 2680 olan KCK davası da bu türden bir dava değil mi? Sen adamlara silahı bırak, kırdan/dağdan kente in, orada siyaset yap diyorsun; adamlar da silahla külahla işleri bitirip siyasete girişiyorlar. Bu kez onları terör örgütünün şehir yapılanmasısavıyla tutuklayıp içeri atıyorsun!

\n

***

\n

Tamam, PKK lanetli bir örgüt. Asker-sivil, genç-yaşlı, kadın-erkek, bebek-yetişkin demeden binlerce insanın canına kıymış. Fakat buna rağmen Kürt sorununun çözümünde önemli bir aktör; bunu kabul ettiğin için de o lanetli örgütle görüşmeler yapıyorsun. O zaman ciddi bir devlete yakışır bir hükümet gibi davran, daha dürüst, daha saydam, daha anlaşılır bir hükümet olmaya çaba göster. Verdiğin sözleri ya tut ya da tutamayacağın sözler verme!

\n

Yoksa bu toprakların Kürtüne de, Türküne de yazık oluyor.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları