Dertleşme (07.06.2014)
Deniz Kavukçuoğlu
Son Köşe Yazıları

Dertleşme (07.06.2014)

07.06.2014 02:49
Güncellenme:
Takip Et:

Bir dostum kim bilir ne zaman yazdığım bir yazıdan bir bölümü sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta yayımlamış. Okuyunca hoşuma gitti, siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.

***

Doğduğumuz ev yıkılmışsa... Top oynadığımız arsalar, çiçek topladığımız bahçeler, tırmandığımız ağaçlar yoksa artık... Yaşadığımız sokakların, geçtiğimiz caddelerin, okuduğumuz okulların, maç izlediğimiz stadyumların adları değişmişse... Gittiğimiz sinemalar, tiyatrolar, alışveriş ettiğimiz dükkânlar, ilk içkimizi içtiğimiz meyhane, ilk dansımızı ettiğimiz kulüp kapanmışsa... Denize girdiğimiz plajlar, sandalımızı bağladığımız kayıkhaneler, vapura bindiğimiz iskeleler, geçtiğimiz köprüler yok olmuşsa…
Bu büyümüş, azmanlaşmış, ucubeleşmiş kentte yaşamış olduklarımıza tanık gösterebileceğimiz hiçbir mekân kalmamışsa; o artık olmayan mekânlardan söz ettiğimizde ne söylediğimizi, nereyi anlattığımızı anlayan, bilen, o ayrıntıları paylaştığımız, paylaşabileceğimiz bir avuç insan da hızla tükeniyorsa, bizi bırakıp bir daha dönmemecesine gidiyorlarsa, nasıl baş edecektik bu silinmelerle?
Sormaktan, konuşmaktan, anlatmaktan, yazmaktan başka bir yol var mıydı belleğimizi canlı tutabilmek için?

***

Bunaldığım bir dönemde yazmış olmalıyım bu satırları. Bugün de bunalıyorum, bunalırken de tek bunalanın ben olmadığını biliyorum. Bunalıyoruz…
Gökçeada/İmroz’dayım. Önce sel, ardından da bir deprem felaketi yaşadı adamız. Sabah erkenden kendimi tepelere vurdum. Bir kayanın üzerinde durup denizi, karşıdaki Semadirek/ Samotraki Adası’nı seyrettim. Bir koyun anne dört-beş aylık yavrusunu getirdi yanıma, başını okşadım kuzunun.
Sonra eve dönüp bilgisayarımın başına oturdum. Düşündüm. Türkiye’de adına “siyaset” denen o çirkin oyun bizi tutsak etmiş. Yatıp kalkıp siyaset düşünüyoruz, siyaset konuşuyoruz, siyaset yazıyoruz. Hayat ise hızla kayıp gidiyor ayaklarımızın altından. Her şeye rağmen hayatın bize sunduğu öyle güzellikleri kaçırıyor, ıskalıyoruz ki…
Bugün siyaset yazmayacağım. Çocukluğumun Taksim’ini düşüneceğim. Annemin beni elimden tutup götürdüğü coşkulu Cumhuriyet Bayramı, Ulusal Egemenlik Bayramı törenlerinin yapıldığı o ortası çiçekli alan, Sıraselviler ile Kazancı Yokuşu’nun buluştuğu noktada trafiği düzenleyen o her zaman güler yüzlü, sevecen, şişman polis amca gelecek gözlerimin önüne.
Sonra Taksim Sineması’nın afişleri… Kristal Gazinosu’nun assolist Sevim Çağlayan’ı müjdeleyen kırmızı neon ışıkları…
Biliyorum. Sonra bir anda tüm bunlar siliniverecek, yerini meydanın bugünkü görünümü alacak… Başbakan’ın özel eseri, ihtirasın betonlaşmış hali…
Öfkeleneceğim…
Tek tesellim, öfkenin kimi zaman insanın yaratıcı yanını tetikleyen bir duygu olduğunu biliyor olmam… Bakarsınız, ortaya güzel bir şey çıkar. Her şerde bir hayır vardır, derler ya, umut işte!  

Yazarın Son Yazıları

Veda (28.09.2018)

Veda

Devamını Oku
28.09.2018
Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (2)

Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (2)

Devamını Oku
13.07.2018
Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (1)

Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (1)

Devamını Oku
11.07.2018
Ağlamak

Ağlamak

Devamını Oku
04.07.2018
Mutlu sona doğru

Mutlu sona doğru

Devamını Oku
22.06.2018
Yorgunluk

Yorgunluk

Devamını Oku
20.06.2018
Tatarböreğini sever misiniz?

Tatarböreğini sever misiniz?

Devamını Oku
15.06.2018
Dertleşme (13.06.2018)

Dertleşme

Devamını Oku
13.06.2018
Elinizi tutan mı vardı?

Elinizi tutan mı vardı?

Devamını Oku
09.05.2018
Abdullah Gül: Nereden nereye?

Abdullah Gül: Nereden nereye?

Devamını Oku
27.04.2018
Baskın

Baskın

Devamını Oku
20.04.2018
İzmir bir başka…

İzmir bir başka…

Devamını Oku
18.04.2018
Cumhurbaşkanı’nın sözleri

Cumhurbaşkanı’nın sözleri

Devamını Oku
11.04.2018
SAPTAMALAR 2

SAPTAMALAR 2

Devamını Oku
06.04.2018
Saptamalar

Saptamalar

Devamını Oku
04.04.2018
Hayatın içinden: Türkiye - ABD ilişkileri (10)

Hayatın içinden: Türkiye - ABD ilişkileri (10)

Devamını Oku
21.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (9)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (9)

Devamını Oku
16.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (8)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (8)

Devamını Oku
14.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (7)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (7)

Devamını Oku
09.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (6)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (6)

Devamını Oku
07.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (5)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (5)

Devamını Oku
02.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (4)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (4)

Devamını Oku
28.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (3)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (3)

Devamını Oku
23.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (2)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (2)

Devamını Oku
21.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (1)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (1)

Devamını Oku
16.02.2018
Hayalet gemiler

Hayalet gemiler

Devamını Oku
09.02.2018
Gecede İstanbul

Gecede İstanbul Deniz Kavukçuoğlu yazdı...

Devamını Oku
07.02.2018
Gerçeklerimiz

Gerçeklerimiz

Devamını Oku
02.02.2018
Ne yazacağını bilememek

Ne yazacağını bilememek

Devamını Oku
31.01.2018
Akıntıya karşı durmak

Akıntıya karşı durmak

Devamını Oku
24.01.2018
Dünden bugüne (19.01.2018)

Dünden bugüne

Devamını Oku
19.01.2018
Şiddet ve eğitim

Şiddet ve eğitim

Devamını Oku
05.01.2018
Bunlara mecbur muyuz?

Bunlara mecbur muyuz?

Devamını Oku
03.01.2018
Hayatın içinden

Hayatın içinden

Devamını Oku
29.12.2017
‘Bir telefonu bile yok!’

‘Bir telefonu bile yok!’

Devamını Oku
22.12.2017
Umut (20.12.2017)

Umut

Devamını Oku
20.12.2017
Diren Gökçeada!

Diren Gökçeada!

Devamını Oku
08.12.2017
Çürüyen çöp, çürüyen insan

Çürüyen çöp, çürüyen insan

Devamını Oku
01.12.2017
Polisiye filmi izler gibi

Polisiye filmi izler gibi

Devamını Oku
29.11.2017
Singapur’dan Türkiye’ye

Singapur’dan Türkiye’ye

Devamını Oku
17.11.2017