Dön baba dönelim siyaseti

27 Ocak 2016 Çarşamba

Türkiye’nin izin vermesi üzerine 29.10.2014 günü Kuzey Irak’tan bir peşmerge birliği Türkiye topraklarından geçerek silahları ve mühimmatı ile birlikte IŞİD’e karşı savaşan PYD-YPG güçlerine yardıma gitmişti.
IŞİD püskürtülmüş, PYD bölgede egemenliğini ilan etmiştir.
22.02.2015 günü Süleyman Şah Türbesi’nin Suriye’nin Türkiye sınırına yakın Eşme köyüne taşınmasından hemen sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Kobani’deki her kardeşimin alnından öpüyorum” diyecekti. Murat Yetkin gibi birçok gazeteci taşınma operasyonunun PYD desteği ile gerçekleştiğini yazmıştı. Davutoğlu’na Macaristan ziyareti sırasında Süleyman Şah operasyonuna ilişkin olarak operasyon için PKK’nin Suriye kolu olduğu iddia edilen PYD’den izin ve destek alınıp alınmadığı sorulduğunda Davutoğlu’nun yanıtı şöyleydi: “Türkiye kendi hukukunu korumak için izin de almaz destek de istemez. Biz sadece sivil kayıpları önlemek için teknik olarak bildirimde bulunduk.” (CNN Türk, 24.02.2015) Bu, Türkiye’nin PYD’yi bölgede önemli bir güç olarak gördüğünün kanıtı değil midir?
PYD Başkanı Salih Müslim Türkiye’ye ilk ziyaretini 26.07.2013’te gerçekleştirmiş, Müslim’in ziyaretiyle ilgili ilk resmi açıklamayı dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yapmıştı. “Suriye sınırındaki son gelişmeleri ve bu konuda alınan bir karar gereği Milli İstihbarat Teşkilatımız gerekli olan görüşmeleri yapacaklar. Attıkları bu adımın yanlış ve tehlikeli adımlar olduğu noktasında kendilerine gerekli uyarılar yapılacak. İşin çerçevesi budur.” Türkiye’nin PYD’yi muhatap aldığı bu açıklamada sözü edilen “uyarıların” bir yararı olmamış, Kobani’de kantonlar kurulmuştur.

***

Bu arada ne olmuştur da PYD, IŞİD’le, PKK ile bir arada telaffuz edilen azılı bir terör örgütü ilan edilmiştir.
PYD’nin Türkiye’ye karşı herhangi bir saldırıda bulunduğuna dair bir belge, bir kanıt, bir işaret ortada yoktur. Türkiye, bir zamanlar Kuzey Irak’ta Kürdistan Özerk Bölgesi’nin kurulması aşamasında kapıldığı tehdit paranoyasının bir benzerine şimdi Kobani’de Kürt özerk bölgesinin kurulma olasılığına karşı kapılmaktadır. Güçlü bir devlet sınırlarını koruma yeteneğine sahiptir, dolayısıyla sınırlarının ötesindeki gelişmelerden ötürü paranoyaya da korkuya da kapılmaz.
Davutoğlu, 2014 sonunda Güneydoğu’daki seçmen potansiyelini düşünerek şimdi “terörist” dediği YPG’lilere selam yollamış, “Bana Serok Ahmet deyin!” demişti. Bu, “dön baba dönelim” siyasetinin bir yansımasıdır.
“Stratejik Derinlik” adlı ütopya kitabının yazarı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun öngörüleri başta Suriye olmak üzere tüm Ortadoğu’da fos çıkmıştır. Dört buçuk yıl önce kendisine iktidarda altı ay ömür biçtiği Esad hâlâ işbaşındadır.

***

Dünkü AKP grup toplantısında Davutoğlu hâlâ bölge liderliğinden, küresel-yol gösterici güç olmaktan söz etmektedir. PYD’yi yine diline dolamış, bu “terör örgütünün” Cenevre’de kurulacak Suriye masasında yer almasına izin verilmeyeceğini söylemiştir. Oysa ABD de, Rusya da PYD’yi terör örgütü olarak görmemektedir. Özellikle de ABD, çünkü PYD, IŞİD’e karşı mücadeleyi Ortadoğu’daki başat işlevi olarak ilan etmiş olan ABD’nin bu mücadelede yanında yer alan tek kara gücüdür. ABD, Türkiye’nin bu konudaki müdahalesini büyük olasılıkla dikkate almayacaktır.
Ne acıdır ki Türkiye, AKP iktidarının basiretsiz dış politikasıyla bölgede de dünyada da esamisi okunmayan bir ülke durumuna düşmüştür.
Dış politikada “dön baba dönelim” siyasetinin varacağı yer burasıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları