Milli İrade Fetişizmi (19.04.2014)
Deniz Kavukçuoğlu
Son Köşe Yazıları

Milli İrade Fetişizmi (19.04.2014)

19.04.2014 02:22
Güncellenme:
Takip Et:

Başbakan, yerel seçimlerden sonra “milli irade” sözcüklerini eskisinden daha güçlü bir biçimde diline doladı. Var mı, yok mu milli irade!
Başbakan’a ve ona biat eden Nagehan Alçı, Abdülkadir Selvi, Şamil Tayyar, Mehmet Metiner gibi cehalette birbiriyle yarışan “muhiplerden” oluşan borazancı takımına kalsa “milli irade” temsili demokrasilerde çoğunluk iradesi anlamını taşımaktadır. Bu, çağdaş demokrasileri tanımayan insanların cehaletlerinden kaynaklanan yanlış bir yaklaşımdır.
Çünkü çağdaş temsili demokrasiler genellikle “çoğunlukçu” demokrasi özelliklerine sahip olduklarından, burada halkın ya da ulusun iradesi değil, çoğunluğun iradesi geçerlidir. Çoğunluk iradesini “milli irade” olarak değerlendirip siyasal iktidarı güç ve yetki kullanma yönünden tümüyle meşru olarak görmek doğru olabilir mi?

***

Dönüp tarihe bakalım. Alman Weimar Cumhuriyeti’nde 1933 yılında yapılan seçimlerde aldığı oy oranına göre yapılan sıralamada Hitler’in partisi Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi’nin yeri aldığı yüzde 43.9 oy oranıyla birinci partidir. Onu yüzde 18.3 ile Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD), onu da yüzde 12.3 ile Almanya Komünist Partisi (KPD) izlemiştir.
1933 Almanya’sı seçimlerinin 1945 Mayıs ayının 5’i itibarıyla dünya ölçeğindeki sonucu, 25 milyonu Sovyetler Birliği yurttaşı, 6 milyonu Yahudi ırkından olan toplam 50 milyon insanın ölümü, yüzlerce Avrupa kentinin yerle bir oluşu, onlarca ülke ekonomisinin çöküşü, milyonlarca insanın açlık ve yoksulluğa mahkûmiyeti olmuştur.
Buna 1933 seçimlerinde Alman toplumunun “milli iradesinin tecellisi” denilebilir mi?

***

Ya da bu mantıkla AKP iktidarının tepemizdeki varlığını “milli iradesinin tecellisi” olarak değerlendirip Gezi olaylarındaki ölümleri, devletin asker ve sivil bürokrasisinin hallaç pamuğu gibi atılmasını, iletişim özgürlüğüne getirilen kısıtlamaları, gizlilik ihlallerini meşru görebilir miyiz?
Temsili demokraside “çoğunlukçu” yaklaşımların demokratikleşme yoluna döşenmiş tuzaklar olduğunun bilincinde olmamız gerekir. Unutmayalım, ancak, oybirliğiyle ya da oybirliğine yakın bir çoğunlukla/kaliteli çoğunlukla seçilmiş bir iktidar, milli iradenin temsilcisi olduğunu söyleyebilir. Yoksa basit çoğunlukla iktidarı kazanan bir parti ya da oylarını birleştirerek çoğunluk oluşturan partiler/ koalisyonlar hiçbir zaman milli iradenin temsilcisi olarak kabul edilemezler.
Çağdaş temsili demokrasi açısından bakıldığında AKP’nin aldığı yaklaşık yüzde 45 oranındaki oyla “milli iradeyi” temsil ettiğini söylemek zoraki bir yakıştırmadır.
Bunda ısrar ise özellikle ilkel toplumlarda görüldüğü üzere doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan söylem ve nesnelere tapınmak olarak tanımlanan fetişizmdir, bir başka deyişle tedavisi kolay olmayan bir hastalıktır.  

Yazarın Son Yazıları

Veda (28.09.2018)

Veda

Devamını Oku
28.09.2018
Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (2)

Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (2)

Devamını Oku
13.07.2018
Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (1)

Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (1)

Devamını Oku
11.07.2018
Ağlamak

Ağlamak

Devamını Oku
04.07.2018
Mutlu sona doğru

Mutlu sona doğru

Devamını Oku
22.06.2018
Yorgunluk

Yorgunluk

Devamını Oku
20.06.2018
Tatarböreğini sever misiniz?

Tatarböreğini sever misiniz?

Devamını Oku
15.06.2018
Dertleşme (13.06.2018)

Dertleşme

Devamını Oku
13.06.2018
Elinizi tutan mı vardı?

Elinizi tutan mı vardı?

Devamını Oku
09.05.2018
Abdullah Gül: Nereden nereye?

Abdullah Gül: Nereden nereye?

Devamını Oku
27.04.2018
Baskın

Baskın

Devamını Oku
20.04.2018
İzmir bir başka…

İzmir bir başka…

Devamını Oku
18.04.2018
Cumhurbaşkanı’nın sözleri

Cumhurbaşkanı’nın sözleri

Devamını Oku
11.04.2018
SAPTAMALAR 2

SAPTAMALAR 2

Devamını Oku
06.04.2018
Saptamalar

Saptamalar

Devamını Oku
04.04.2018
Hayatın içinden: Türkiye - ABD ilişkileri (10)

Hayatın içinden: Türkiye - ABD ilişkileri (10)

Devamını Oku
21.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (9)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (9)

Devamını Oku
16.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (8)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (8)

Devamını Oku
14.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (7)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (7)

Devamını Oku
09.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (6)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (6)

Devamını Oku
07.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (5)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (5)

Devamını Oku
02.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (4)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (4)

Devamını Oku
28.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (3)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (3)

Devamını Oku
23.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (2)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (2)

Devamını Oku
21.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (1)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (1)

Devamını Oku
16.02.2018
Hayalet gemiler

Hayalet gemiler

Devamını Oku
09.02.2018
Gecede İstanbul

Gecede İstanbul Deniz Kavukçuoğlu yazdı...

Devamını Oku
07.02.2018
Gerçeklerimiz

Gerçeklerimiz

Devamını Oku
02.02.2018
Ne yazacağını bilememek

Ne yazacağını bilememek

Devamını Oku
31.01.2018
Akıntıya karşı durmak

Akıntıya karşı durmak

Devamını Oku
24.01.2018
Dünden bugüne (19.01.2018)

Dünden bugüne

Devamını Oku
19.01.2018
Şiddet ve eğitim

Şiddet ve eğitim

Devamını Oku
05.01.2018
Bunlara mecbur muyuz?

Bunlara mecbur muyuz?

Devamını Oku
03.01.2018
Hayatın içinden

Hayatın içinden

Devamını Oku
29.12.2017
‘Bir telefonu bile yok!’

‘Bir telefonu bile yok!’

Devamını Oku
22.12.2017
Umut (20.12.2017)

Umut

Devamını Oku
20.12.2017
Diren Gökçeada!

Diren Gökçeada!

Devamını Oku
08.12.2017
Çürüyen çöp, çürüyen insan

Çürüyen çöp, çürüyen insan

Devamını Oku
01.12.2017
Polisiye filmi izler gibi

Polisiye filmi izler gibi

Devamını Oku
29.11.2017
Singapur’dan Türkiye’ye

Singapur’dan Türkiye’ye

Devamını Oku
17.11.2017