Özür, Tamam da Kim Dileyecek? (1)

22 Kasım 2014 Cumartesi

İktidar uzunca bir süredir CHP ile Dersim’e ilişkin bir polemik sürdürüyor. CHP, 1937-1938 olayları nedeniyle Dersimlilerden özür dilemeli diyor. CHP ise oralı değil, Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun bir televizyon tartışmasındaki özür çıkışı ise bir anlam ifade etmiyor.
Gerçekten de söz konusu yıllarda Dersim halkına karşı bir özrü borçlu kılan bir suç ya da suçlar işlenmiş midir?
Bu sorunun yanıtı hiç duraklamaksızın “evet”tir!
Olayları anımsayalım: 25 Aralık 1935 tarihinde, 2884 sayılı Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında kanun çıkarılmış, 4 Ocak 1936 tarihinde Dersim vilayetinin adı Tunceli vilayeti olarak değiştirilmiştir. 1920’li yılların ikinci yarısından sonra Dersim bölgesini tanımaya yönelik pek çok rapor hazırlandığı biliniyor.Örneğin, Hamdi Bey’in 2 Şubat 1926 tarihli raporuna bir göz atalım. “Dersim gittikçe Kürtleşiyor, mefkureleşiyor, tehlike büyüyor. Dersim, Cumhuriyet hükümeti için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kati bir ameliye ihtimalatı elimeyi önlemek, selameti memleket namına farzı ayindir.” Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ise “Dersimlileri askere almayın, silah kullanmayı ve savaş taktiklerini öğrenirlerse bize saldırırlar” diyecektir. Ona göre “Dersimliler okşanmakla kazanılamayacak, silahlı kuvvetlerin müdahalesi Dersimliye daha çok etki edecektir.” (NTV Tarih Dergisi, Sayı 11)
Kendisini daha sonra Adalet Partisi Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı olarak tanıyacağımız, o dönemde Malatya Emniyet Müdürü olan İhsan Sabri Çağlayangil’e göre, 1937 yılında Atatürk, Singeç Köprüsü’nün açılışını yapmak üzere Dersim’e gelecekti. Bu köprünün bir ucunda güvenliği sağlamak amacıyla bir askeri karakol bulunuyordu. İsmail Hakkı adlı bir teğmenin komutasındaki karakola isyancılar tarafından saldırı düzenlenir, karakol yakılır ve 33 askerin tümü öldürülür. 27 Mart 1937 tarihinde Tunceli-Erzincan yolundaki bir köprü Haydaran ve Demanan aşiretleri tarafından yakılır. Diğer Türk birlikleri ile bağlantı kurulmasın diye Dersimli gruplar tarafından bölgenin telefon hatları kesilir. Jandarma birliklerine pusu kurulur. Paks bucağı karakoluna baskın düzenlenir. İsyancıların lideri Seyit Rıza bizzat Sin Karakolu’nun da basılması için asi milislere emir verir. Bölgedeki 9. Seyyar Jandarma Taburu’na da baskın düzenlenir. Kendi vatandaşlarından kurulu düzensiz gerilla kuvvetlerine karşı savaşmak üzere eğitilmemiş ve bu yönde bir hazırlığı olmayan askeri kuvvetler kendilerini korumakta zafiyet içine düşerler. Birçok askeri birlik basılarak askerler öldürülür ve yaralanır. Asiler Mazgirt Köprüsü’nü tahrip ederler.
Bu ayaklanmanın bastırılması, uygulanan şiddete karşı devlet güçlerinin de şiddete başvurması olağan, anlaşılabilir bir durumdur.
Ne var ki Dördüncü Umumi Müfettişliğin Komutanı Korgeneral Abdullah Alpdoğan’ın düzenlediği ilk harekât başarısızlıkla sonuçlanır. Aşiretler ise bunun verdiği moralle tamamen silahlanırlar. İsyanı bastırmak iyice zorlaşır. Korgeneral Alpdoğan yanına aldığı 50.000 asker ile bölgeye gider fakat dağları bir türlü aşamaz. Bunun sonucunda bir hava saldırısı gerektiğine karar verilir. Gerekli onay alınınca pilot Sabiha Gökçen davet edilir. Sabiha Gökçen daveti kabul edip gelince Hava Kuvvetleri’nden üç uçak filosu ile havadan saldırı gerçekleştirilir. İsyancıların saklandıkları en büyük yer olan Laş mevkii bombalanır.
Yapılan harekât her şeye rağmen yine de başarılı olmayınca, askerler bölgeye girmeyi başaramazlar. 13 Eylül 1937’de anlaşmaya çağrılan Seyit Rıza tutuklanır. Askeri harekâttan sonra yapılan yargılama 15 Kasım 1937’de sona erer. Seyit Rıza ile birlikte 11 kişi idama mahkûm olur, fakat yaşlarının geçkin olmalarından dolayı içlerinden dördü hakkındaki idam cezası 30 sene ağır hapse çevrilir. İdam edilenlerden biri de Seyit Rıza’nın 16 yaşındaki oğlu Resik Hüseyin’dir.
17 Kasım 1937 günü Mustafa Kemal, Diyarbakır’dan Elâzığ’a gelir ve Tunceli’nin Pertek kazasına geçerek Murat Nehri üzerindeki Singeç Köprüsü’nün açılış törenine katılır.
Olaylar durmaz. 1938’de Kureyşan aşireti intikam için diğer aşiretleri silahlanmaya davet eder. Başbakan Celal Bayar Dersimli isyancılara karşı İkinci Tunceli Harekâtı’nı (2 Ocak - 7 Ağustos 1938) başlatır. 10-17 Ağustos1938 tarihinde Üçüncü Tunceli Harekâtı düzenlenir. 6 Eylül’de başlayan temizleme operasyonları 17 gün boyunca devam eder. Direniş amacıyla kırsal alanda kalanların direnişi ise 1948 yılına kadar sürmüştür.
Tarihçilere göre Dersim İsyanı Abasan Aşireti reisi Seyit Rıza önderliğinde, askere gitmek ve vergi vermek istemeyen diğer aşiretlerce de desteklenmesi üzerine başlamıştır.
Gelecek yazımızda bir özrü gerekli kıldığına inandığımız uygulamalar üzerinde duracağız.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları