Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Beka sorunu olarak ekonomi
Seçim olsun, referandum olsun alışmıştık; hep bizi tehdit eden bir “dış düşman, dış güçler” vardı; seçimi onlara karşı veriyorduk. Meydanlar inliyordu: “Eyy Amerika”, “Eyy Hollanda”, “Eyy Almanya”, yerine göre de “Eyy Rusya”. Bu seçimde yok, “beka” vurgusunun bu kadar açıktan ve neredeyse tek başına gündem yapıldığı bir seçimde “dış tehdit” bitmiş olsa gerek ki bu kez muhalefete, içeriye yöneldi oklar.
Niye? Çünkü ekonomi çok kırılgan durumda. Diyebilirsiniz, “ne ilgisi var?” Çok ilgisi var; anlatayım.
Rahip Brunson krizi çıktı ABD ile. Kur yükseldi; dövize bağımlı, borçlu iç piyasanın kırılganlığı açıkça sergilendi ABD tarafından da. Sonuç mu? “Asla vermeyiz” dedik, baktık ki bir akşam uçakta, ABD yolunda Brunson. Neyi gördü ABD? Ekonomik kırılganlığa oynayarak Türkiye’deki iktidara istediğini yaptırabileceğini.
Ocakta bunun üstüne attı o tweet’i Trump, ne dedi özetle? “Bizden izinsiz Suriye’de yeni operasyon yaparsanız ekonominizi mahvederiz.” Normal şartlarda seçim döneminde meydan meydan Erdoğan’ın bunu anlatması, tehdidin ABD’den geldiğini söyleyerek kampanya kurması beklenir, öyle değil mi? Evet, ama öyle olmadı. Daha yeni Saray’da Trump’ın damadı ağırlandı. Çünkü ekonomi bağımlı ve kırılgan.
S-400 ve F-35 konusu bu hafta gündeme geldi. Türkiye’nin askeri ittifaklarını çeşitlendirme kararını hedefe koydu ABD. En zayıf yer neresi? Ekonomi. Hemen tehditler başladı yine, “yaptırım uygularız” diye. Yanıt var mı?
Sadece ABD mi? Daha geçen gün Çin’den geldi bir “uyarı”. Çin’in Ankara elçisi Deng, Türkiye’nin Sincan-Uygur eleştirilerinin sürmesinin ticari ve ekonomik ilişkileri olumsuz etkileyebileceğini açıkladı. Var mı o günden beri bir açıklama? Yok. Çünkü en hassas yer ekonomi.
Rus uçağını düşürdü iktidar. Rusya ekonomik yaptırımlara başladı hemen. Tarımı, turizmi vurdu yaptırımlar. Doğalgazda bağımlı olduğumuz da hatırlatıldı. “Gerekirse tezek yakarız”, “Rusya ateşle oynuyor” diyorduk, kendimizi Rusya ve İran masasında buluverdik. Ekonomik bağımlılık, “büyük güç” olmayı yine sözde bıraktı.
Hollanda’yla ilişkileri kesmiştik. Ne demekti bakanlarımızı konuşturmamak? Gerekirse protesto eder, portakal bıçaklardık. Sonuç mu? Türkiye’ye en fazla yatırım yapan ülke Hollanda’ydı, sürdürmek imkânsızdı. Kriz bitirildi, gündemden düşürüldü; iktidar bugün Tunç Soyer’in babasıyla uğraşırken, 15 Temmuz sanığı Mehmet Dişli’nin kardeşi Şaban Dişli’yi Hollanda’ya elçi atayıverdi. Esip gürlediğimizle kaldık.
Baktık Avrupa’da yalnızlaşıyoruz, “Fransa’ya yaklaşalım” dedik o arada. Ama o kadar kolay değil artık. İktidar yalnızlaştıkça, yanında görünmek için “bedel” istiyor ülkeler. Farkındalar çünkü sıkışmanın. Macron’a gidildi mesela, güzel mesajlar veriliyor. Öğrendik ki 5 bin 700 ton sığır eti alımı için anlaşma yapmışız. Macron, “Bu, ülkemiz sığır yetiştiricileri için güzel bir fırsat” demiş. Haksız mı? Ya bizim yetiştiricilerimizin hali? Kim kazandı? Sahi, et fiyatları niye düşmüyor?
Geçen yıl Tarım Bakanı Fakıbaba bir açıklama yaptı, dedi ki: “Halkın sandığı gibi Türkiye’nin çok büyük et ihtiyacından değil, genelde siyasi amaçlı olarak ihracat yaptığınız ülkelerden ithalat da yapmak zorunda olduğunuzdan dolayı bazı kalemlerde böyle şeyler gündeme gelebiliyor.” Anlamı mı? İkili ilişkileri geliştirmek için, siyasi amaçlarla et alıyoruz; ihtiyaçtan değil yani. Rusya’yla da böyle, Sırbistan’la da. Demek ki tarımı, hayvancılığı dışa bağımlı hale getirmek sadece bir ekonomi programının sonucu değil, iktidarın her seferinde faturasını halkın ödediği fevri dış politika hatalarını aşmak için kullandığı bir “diplomasi” aracı aynı zamanda. Sahi, Fakıbaba nerede şimdi?
Sözün kısası: ABD’den Çin’e bütün güçlü devletler, “ekonomi” üstünden siyaset sınırı çiziyor ya da ekonomi üstünden yakınlaşma faturası çıkarıyor iktidara. Niye? Çünkü hepsi biliyor ki en zayıf yer ekonomi. Bir ülkenin bağımsızlığının iktisadi bağımsızlıkla taçlanması gerektiğini Atatürk boşuna mı vurgulamıştı?
Ekonominin iktidar ve destekçileri tarafından getirildiği yer, Türkiye’nin bağımsızlık ve “beka” sorununun merkezinde özetle. Ekonomi ile beka gündemini karşı karşıya getirerek kampanya yapanlara duyurulur.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu