Deniz Yıldırım

Güçlendirilmiş parlamenter sistem

20 Ocak 2021 Çarşamba

Her iktidar koalisyonunun temelde iki hedefi vardır. İlki, vaatlerini yerine getirerek desteği genişletici bir zemin kazanmak; ikincisi ise özellikle de ilkinin başarılamaması durumunda, halkın gözünde alternatif bir seçeneğin yerleşmesini engellemektir. Yeni sistemin 2.5 yılı geride kalırken, iktidar koalisyonunun ikinci yaklaşımı sahne önüne daha fazla çekmeye başladığını söylemek mümkün. Sistemin halkın zaten kötüye giden hayatını olumlu yönde değiştirmemesi ve işlerin daha da kötüleşmesi karşısında yönetenler için öncelik, ne olursa olsun iktidara tutunmak. Bu da yeni sistemin sağladığı ilave otoriter tedbirleri kullanmak ve muhalefetin iç bağlarını zayıflatmak gibi zorunlulukları dayatıyor. Sonuçlarını ise hep birlikte görüyor, yaşıyoruz.

Böyle bir ortam, muhalefet partileri açısından avantaj kadar dezavantaj da yaratıyor.

Önce üstünlüklere bakalım. Muhalefet alanı, hemen her görüşten yurttaşın kendisinden bir şeyler bulabileceği şekilde bir partiler çeşitliliği barındırıyor. Bu, oy kaymaları açısından önemli. Diğer yandan, olağan dönemlerde belki anlaşması çok da kolay olmayan partilerin ülkenin sürüklendiği açmaz karşısında birliğini sağlayabilecek bir ortak zemin de oluşuyor. Bu ortamda “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” ifadesi, muhalefet partilerinin en temel ortak noktası haline gelirken, sürecin yönetilmesinde sağlanacak başarının, ileride kurulacak koalisyonlara dönük de seçmen nezdinde bir güven altyapısı oluşturmaya katkı verebileceği düşünülebilir. Kuşkusuz ki bu konu, partilerin devam eden çalışmaları sonucunda açıklanacak taslakla birlikte Türkiye’nin önde gelen gündemlerinden birine dönüşecek ve muhalefet partilerinin siyasal birliği, halkın hayatına olumsuz yansıyan tek adamlık sistemine karşı alternatif bir demokratik vizyon ortaya konulması ile pekiştirilebilecek. Bunlar önemli gelişmeler.

Ancak muhalefet partilerinin ortak seçim stratejilerini salt yeni sistem önerisine dayandırmalarının bazı dezavantajları da var. Açalım. İktidar için seçenekler belli. İlk seçenek, mevcut Meclis’te 360 vekil sayısına ulaşmak için muhalefetten bir partiyi yanlarına çekmek ve kısmi tavizlerle cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini ayakta tutmak. Bu ihtimal zayıfladıkça, yani sistem değişikliği seçim sonrası oluşacak Meclis’in görevi haline gelmeye başladıkça, iktidar ortaklarının ana hedefi seçim sisteminde değişiklik yapmak olacak. Muhalefet partilerinin önüne daha yüksek barajlar dikmek, ittifaklar içinde partilerin temsil gücünü kırmak, açılacak ve kapatılacak partileri belirlemek, kısacası muhalefet güçlerinin Meclis seçimlerinde elde edecekleri toplam vekil sayısını düşürmek; hedefleri böyle özetleyebiliriz. Nitekim bu yöndeki hazırlıklar bir süredir basına da yansıyor.

HEDEF YÜKSELTMEK

Dolayısıyla önümüzdeki seçimlerde muhalefetin ana sorunu sadece Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak ya da Meclis’te yasa çıkarabilecek çoğunluğu elde etmek olmayacak; anayasa değiştirebilmek için hiç değilse 360 milletvekiline sahip olmak gibi daha zor bir hedefe ulaşmak da gerekecek. Bu ise mevcut toplamın neredeyse 100 vekil üstüne çıkmak demek. Meclis seçimlerinde en az 5’te 3’lük bir çoğunluğa ulaşmak, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde elde edilecek yüzde 50+1’e göre hiç değilse en az 5 puanlık bir fazladan oy oranını zorunlu kılıyor. Elbette bir de iktidar ortaklarının vekil sayılarını korumak için yapmayı planladıkları seçim sistemi değişikliklerini de hesaba katmak gerek. Hak örgütlerine, sivil topluma, medyaya dönük baskıları; muhalif siyasetçilere ve gazetecilere dönük tehdit ve yıldırma kampanyalarını da buna eklemeliyiz.

Hal böyleyken muhalefet partilerinin Meclis seçimlerinde CB seçimlerine göre daha yüksek bir oy oranı alma hedefiyle kendilerini bağlayacakları bir kampanyanın zorlukları görülmeli. Üstüne bir de yeni kurulan ya da kurulacak “muhalif” partilerin CB seçimlerinin ilk turunda aday çıkarması ve bu sayede seçimin ikinci tura kalması olasılığı eklenmeli. Bu olursa, ilk tur seçimleriyle aynı anda gerçekleşmiş Meclis seçimlerinin sonucunda muhalefet partilerinin anayasa değiştirecek çoğunluğa erişemediklerinin görülmesi, ikinci tur kampanyanın üzerinde kurulacağı zemini de iyiden iyiye zayıflatabilir ve bu, dengesi birbirine çok yakın bir Meclis tablosu karşısında iktidarın CB adayının elini ikinci turda kolaylaştırabilir. Elbette başa baş bir tablo olasılığı için yazıyorum bunları.

O nedenle, evet, demokrasi için sistem değişikliği şart; ama bu yoldaki seçimlerde öncelikli ortak hedef iktidar değişikliği ve halkın hayatına dokunacak acil çözüm programı olmalı; bu ülkenin kötü yönetimi yönetenlerden, partilerden ve onların programlarından bağımsız değil çünkü.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları