Deniz Yıldırım

İstikrar kimler için?

23 Aralık 2020 Çarşamba

İstikrar gelecek, sorunlar çözülecek”. Ne çok duyduk bu cümleyi. AKP’nin 18 yılında en çok öne çıkan sözcüklerden birisidir istikrar.

Fakat toplum, farklı sosyal güçlerden, sınıflardan oluşur. Her kesim, ülkedeki ekonomik ve siyasal modele göre bu “istikrar”ı kendi şartları doğrultusunda yaşar, payını buna göre alır.

İktidar ve yandaşı sermaye kesimleri için istikrar, itirazların olmadığı, halkın kendisiyle ilgili kararlardan habersiz bırakıldığı, korkutmayla, susturmayla, sessizlikle sağlanan bir süreklilik düzeni anlamına gelir. Kârlar yükselsin, emek maliyetleri düşürülsün, garantili ihaleler su gibi aksın, emeğiyle geçinen kimse hakkını aramasın. Sermaye ve partisi için istikrar budur.

Bir de toplumun emeğiyle geçinen çoğunluğu var, -ki biz o çoğunluğa halk diyoruz-, halkın istikrardan anladığı nedir, ona bakmak gerekir.

Halkın çoğunluğu uzun vadeli plan yapmak, kenara köşeye birikim koyarak geleceğe bakmak olanağından mahrumdur. Çalışılan işler de kazanılan paralar da geçimliktir, gündeliktir, kırılgandır.

Bu ortamda emeğiyle geçinen halk çoğunluğu için istikrarın pozitif içeriği, işini ve aşını sürdürme, çocuklarının geleceği için endişe etmeme ve elbette hayatta kalma kaygısı ile ilişkilidir.

İşini sürdürme, iktidarın berbat bir noktaya getirdiği ekonomik ortamda, işini kaybetmeme, ertesi gün işten çıkarılma kaygısı yaşamama arayışının uzantısıdır. Ekmek parasında istikrardır, yarını bu sayede görebilmektir.

İkincisi, işini sürdürürken, güvenceli çalışma, her işe koşulmama, işinden edilme sopası nedeniyle daha fazla sömürüye maruz bırakılmama arzusudur. Çalışma düzeninde istikrardır.

Üçüncüsü, alım gücüyle ilgilidir. İşçisi, memuru, işsizi, emeklisi, dükkânı siftahsız kapatan ya da zaten pandemi döneminde destek bile almadan kapanan esnafı, sanatçısı, ezcümle halkın çoğunluğu asgari de olsa alışveriş yapmak, beslenmek ve temel gereksinimlerini karşılamak zorundadır. Bunun için de gidilecek yer bakkaldır, markettir, pazardır. Burada da “istikrar” fiyatlarla bağlantılıdır. Cebindeki paranın geçen hafta aldıklarına yetmesidir hiç değilse. Zam üstüne zam gelmemesidir.

Neredeyse her ay, hatta kimi zaman her hafta peynire, süte, ete, salçaya, sebze ve meyveye zam geliyorsa ve halkın eline geçen para artmazken fiyatlara zam üstüne zam yapılıyorsa, orada istikrar var demektir: Zamlarda istikrardır. Vardır da bu istikrar halkın yararına mıdır?

Bir ayda 294 emekçi can verdi

Her gün işçiler ölüyor; her gün, birilerinin “ekonomik istikrar”ı için iktidarın gerekli kapatma tedbirlerini almaması nedeniyle iş yükü artan sağlık emekçileri ölüyor. Diğer yandan pandemi sürecinde dijital alışveriş kapitalizmin yüzünü güldürüyor. Olansa, daha çok işe, daha fazla adrese yetişmek zorunda olan kargo çalışanına, motorlu kuryeye oluyor; kuryeler ölüyor, yaralanıyor. “İstikrarlı” bir şekilde çalışma saatleri artıyor, iş yükleri ve yorgunlukları da. Ken Loach’un daha önce bu köşeye taşıdığım filmi “Üzgünüz, Size Ulaşamadık” gerçek; yaşıyoruz işte.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin son verilerine göre, sadece kasım ayında iş cinayetine kurban verdiğimiz yurttaş sayısı 294 oldu. Bu sayı geçen kasımda 129, 2018’de ise 155’ti. Ne oldu da bu ölümler katlandı? Emeğiyle geçinenlerin payına “istikrar”dan düşen niye ölüm, yokluk, geçinememe oluyor?

Borç deseniz halkın ortak derdi. Herkes borçlu. Halkın borcundaki artış da istikrarlı, bankaların kazançlarındaki artış da.

İşte halkın, yani hakkıyla, alınteriyle kazanan çoğunluğun payına bu iktidar ve ortaklarının yarattığı “istikrar”dan bunlar düşüyor.

Ortada bir istikrar var; var da bu istikrar halkın değil, bir avuç azınlığın faydasına işliyor.

Aziz Nesin’in 105. doğum günüydü geçen pazar. Verici aydın kuşağının öncülerindendi; ne demişti zamanında, öyle bitirelim: “Onların istikrar dedikleri, sermayenin memleketi sömürmesi için gereken sessizliktir.” Evet, öyledir. Pandemi döneminde daha da netleşmiştir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları