Doğan Satmış

Devleti Olmayan En Büyük Ulus: Kürtler

21 Mart 2015 Cumartesi

Siz bakmayın Erdoğan’ın “Kürt sorunu yoktur” diye efelenmesine. “Kart kurt” dönemi çok geride kaldı. Kendi iktidarının onayıyla oluşacak “İzleme Heyeti”ne bugün karşı çıkması da, sandıktaki milliyetçi seçmene yönelik bir taktik sadece.
Amerikalı gazeteci Aliza Marcus, PKK’yi tarafsız gözle anlattığı kitabına “Kürtler, dünyada devleti olmayan en kalabalık nüfusa sahip ulustur” diye başlar.
Bu çarpıcı bilgi, insanın algısını değiştirir ve “Eee o zaman bağımsız bir devlet kurmak onların hakkı” dedirtir. Çoğu birkaç milyonu geçmeyen dünyadaki irili ufaklı onlarca bağımsız devlete bakınca, Kürtlere hak vermemek de mümkün değil.
Ancak, ortada şöyle bir gerçek daha var.
Dünyayı, bölünmüş güçler değil, bölünmemiş, bütün kalabilmiş refah içindeki devletler yönetiyor. En çarpıcı örnek ABD. Sonra Avrupa Birliği, Çin ve Rusya.
Öncelikle, bu konuda uzlaşmamız lazım: Türkiye’yi bölmek ne Türklere, ne Kürtlere ne de başka halklara yarar. Bölünerek, ülkeyi büyütemezsiniz.
İki yıldır bir “Çözüm Süreci” yürütülüyor ve analar ağlamıyor. (Bu başlı başına bir başarı.) 10 maddelik listeler filan açıklanıyor, bu listelerde görünen kelimelerin arkasına bazı şeyler gizleniyor. Bu listelere bakıp, net bir şey göremeyenler de “ne olacak bu işin sonu” deyip merak ediyor.
Bu olay, sadece Türkiye’nin meselesi değil; başka ülkelerde de benzer sorunlar yaşandı, çözümler bulundu. Burada, iki önemli önkoşul var.
Birincisi, birlikte yaşama kararlılığı. Gördüğümüz kadarıyla böyle bir konsensüs var. Hem Türkler, hem İmralı, hem Kandil böyle düşünüyor.
İkinci olarak da, çözüm için varılacak formül, etnik bir temele değil, coğrafik bir temele dayanmalı. Eğer belli bölgelerde özerklik uygulanacaksa, bu “Türklerin yaşadığı” veya “Kürtlerin yaşadığı” vilayetler diye değil, coğrafik bölgelere göre uygulanmalı.
Neden mi? Çok basit. Kimse ilerde çıkıp, “Bu sınırlar içinde bizden olmayanlar var, onlar gitsin” diyemesin diye...
Bu iki konuda anlaştıktan sonra gerisi basit.
10 maddelik listelere yapılacakları gizlemeyi bırakın, şu adımları peş peşe atın. Sorun kendiliğinden çözülür.
Önce PKK’lileri toplumun içine çekmek için, uygun ortamı hazırlayacaksınız. Böylece silah bırakma sorunu da olmayacak. (Yani af)
Sonra Kürtler üzerinde en etkili kişi olan liderlerini sistemin içine çekeceksiniz. (Yani Öcalan çıkacak.)
Sonra Kürtçeyi anadil olarak kabul edeceksiniz. (Yani Kürtçe eğitim.)
Sonra yerel yönetimleri güçlendireceksiniz. (Yani bölgesel meclisler.)
Yerel yönetimlerin kendi yapısını kurmasına izin vereceksiniz. (Yani bölgesel memurlar.)
Sonra yerel yönetimlerin mali özerkliğini kabul edeceksiniz. (Yani bölgesel vergi toplanması, kaynaklardan pay alma vs.)
Finlandiya’nın en güneyinde, bizim Laponya dediğimiz Lapland diye bir bölge var. Bu bölgede Finlandiya bayraklarının yanında, Laponya bayrakları da asıyorlar ve enteresandır, renkleri de Kürtlerin kullandığı sarı- kırmızı-yeşil gibi, ayrıca bir de mavisi var. Kısaca, bir bayrak meselesi de önümüze çıkacak.
Ayrıca bu haklar, sadece Kürtler için değil, tüm bölgeler için geçerli olacak. Yani Karadenizli de kendi HES’ine karar verme hakkına sahip olacak, Egeli de kendi sahiline sahip olabilecek.
Ankara tüm bunları koordine edecek.
Şimdi, tüm bunlara karşı çıkıp “Bu kadar da olmaz” diyen çıkabilir.
Ama bu artık gerçekçi değil. Bugün Diyarbakır’da on binlerce kişinin yakacağı Nevruz ateşine bakınca, neden gerçekçi olmayacağı kolayca anlaşılır.
Herkesin Nevruz’u kutlu olsun.

Önseçime Alkış
CHP önseçim yapıyor. Daha önemlisi, genel başkan bile önseçime giriyor.
Erdal İnönü’den bu yana önseçime girmiş lider yok. Oysa demokrasinin ilk basamağı sandık, seçim, önseçim.
Kılıçdaroğlu’nun önseçim kararı, tüm politikacılara örnek olsun.
Diyoruz ya, bizde koltuğa oturan sittin sene kalkmaz diye. İşte, önseçim bunu yıkabilir. Böylece politikada da yeni isimler öne çıkabilir. Darısı tüm politikacılara.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Volkan nasıl patladı? 21 Haziran 2016

Günün Köşe Yazıları