Gençlerbirliği karşısındaki Galatasaray 4-1-4-1 teknik dizilişiyle başlıyor maça. Fatih Terim, son haftalarda tercih ettiği isimleri sahaya sürüyor. Ama Gençlerbirliği karşısında ilk dakikadan itibaren etkili bir oyun sergileyen bu takımın alametifarikası ne taktik diziliş ne oyuncu tercihleri. Zira bu sezondaki Galatasaray söz konusu olduğunda, oyunun iki analizi var: Canı istiyor ya da sadece canı istemiyor! Özetle, Galatasaray’ın canı bugün futbol oynamak istiyor, bu kadar. Belki de üzerindeki ‘puan kaybedersem?’ stresi kalktığından, stressiz, özgüvenli bir futbol sergiliyorlar. Tabii bunda rakibin etkisi de var. Zira düşme hattındaki Gençlerbirliği’nde ‘ilişki durumu karışık’. Ne kapanıyor ne açılıyor ne kontratak yapıyor ne de defans. Bu da Galatasaray’ın gösterişsiz de olsa oyununu istediği gibi yoğurup, pişirip, servis etmesine olanak tanıyor. 

HALİL’İN ÇALIŞMASI

Önceleri pek gol atacak gibi gözükmeyen Sarı-Kırmızılı takımda, perdeyi dört Gençlerbirliği futbolcusunu adeta ‘bodyguard’ gibi etrafına dizen Halil’in ‘bakın gol böyle atılıyor’ başlıklı çalışması açıyor. 44. dakikada gelen bu gol, Galatasaray’a motivasyon oluyor. Sonrasında daha baskılı bir futbol sergileyen Sarı-Kırmızılılar, 53’te Babel’in ceza sahasında içeri çevirdiği topu ustaca bir vuruşla tamamlayan Emre Akbaba ile ikinci golünü buluyor. Golleri atan iki oyuncu var ama maçın önemli isimlerinden biri de uzun ve milimetrik toplarla ileriyi besleyen Donk, bir de Fernandes. Bu ikincisi, programını verdikten sonra gidilmedik köşe bırakmayıp sessizce işini yapan yeni nesil elektrik robotları gibi sahanın her yerini ‘süpürüyor’. Böylece Galatasaray, Beşiktaş maçına üç puanlık moralle gidiyor.