Ebru Kılıçoğlu

Prestij vs. Şampiyonluk

14 Nisan 2016 Perşembe

Hiç nefes almadan geçiyor ilk 45 dakika… Bir tarafta Galatasaray. Tamı tamına ‘kaybedecek hiçbir şeyin yoksa ne yaparsın?’ sorusunun cevabını veriyor. Yetersizler, organize değiller, büyük hatalar da yapıyorlar ama canhıraş ve sezon başından beri belki de ilk kez gönülllerini sahaya koyarak, tamamen prestij adına oynuyorlar. Tabii bu sezon ilk kez dolan statta seyircinin tam desteğiyle oynamanın bu motivasyondaki etkisi büyük! Diğer taraftaysa Fenerbahçe… Ezeli rekabetten çok ‘şampiyonluk yarışından kopmamak lazım!’ mottosuyla sahadalar. İlk yarıdaki netlerin hepsini kah van Persie’yle kah Volkan Şen’le üstelik de ilk dakikadan itibaren kendi hanelerine yazıyorlar. Daha iyi top oynuyorlar. Hatta 25’te van Persie’nin sağdan çevirdiği topu Volkan Şen kale önünden dışarı atmasa golü de aynı haneye ekleyecekler.

Cömertçe harcananlar
İkinci yarıda da tablo değişmiyor. Van Persie - Volkan Şen ikilisinin yarattığı, cömertçe harcanan net pozisyonlara karşılık ev sahibinin pozisyon bulamadığı ama en azından seyirciye mahcup olmama adına içten bir çabayla ‘yetmeye’ çalıştığı dakikalar... 75’ten itibaren bu karşılıklı ısrar iki tarafı da bıktırıyor, oyun vites düşürüyor. İki taraf adına da kimi mecburiyet kimi de taze kan olması gereken değişiklikler kâr etmiyor, tempo değişmiyor. F.Bahçe’nin cömertçe harcanan net pozisyonlarının damga vurduğu maç, son derece yetersiz bir yönetim gösteren Mete Kalkavan’ın son düdüğüyle tamamlanırken G.Saray için prestij adına bu futbola ‘öp de başına koy’ dedirten 1 puan, F.Bahçe için şampiyonluk yolunda önemli bir 2 puan kaybı olarak hanelere yazılıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sayılarla... 13 Aralık 2024
Üç ve altı 9 Aralık 2024
Denklem 2 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları