Elçin Poyrazlar

Erkeğin beyanı…

25 Ekim 2021 Pazartesi

Türkiye’de bir kadın ‘erkeklere hakaret’ ettiği gerekçesiyle 5 ay hapis cezasına mahkum edildi. 

Tekrar ediyorum:

Türkiye'de bir kadın sosyal medya üzerinden erkeklerle ilgili yaptığı genel bir paylaşım nedeniyle hapis cezası aldı. 

Bunun ülkenin hukuk tarihinde bir ilk olduğunu düşünüyorum. 

‘Pucca’ takma isimli sosyal medya fenomeni Pınar Yıldırım, geçen yıl Twitter hesabı üstünden ‘O kadar eşcinselli dizi izledim, film üstüne film bitirdim yok yok yok! Hala erkek denen aşağılık, karaktersiz cinsiyetten hoşlanıyorum’ yorumunu paylaşmıştı. 

Bundan gururu kırılan biri Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne koşarak ihbarda bulunarak şikayetçi oldu. 

Şikayet üstüne açılan soruşturma kapsamında Yıldırım hakkında ‘halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama’ suçundan dava açıldı. 

Dava sonunda Yıldırım, 5 ay 18 gün hapis cezasına mahkum edildi ve 5 yıl süresince hakkında denetim kararı verildi. 

Özetle Pucca lakaplı Pınar Yıldırım ‘erkekliği’ aşağılamaktan hapis cezası alarak hukuk tarihine geçmiş olabilir. 

Bu dava, adalet mekanizmasının kırılgan ama gaddar erkekliğin adını, varlığını ve gururunu korumak için tek taraflı bir aklama makinasına dönüşmesine emsal oluşturuyor. 

Kadın gazetecilere, oyunculara, ünlülere, ya da fikrini ve kendisini sakınmayan herhangi bir kadına hakaret, taciz ve tecavüz tehdidinin kovuşturmaya gerek görülmediği bu mekanizmada tek bir ilke işliyor.

O da ‘erkeğin beyanı üstündür’ iddiası.

Bir erkek bir kadını ya da kadınları cinsiyetleri üstünden aşağılarsa, bu ‘fikir özgürlüğüdür’. 

Bir erkek bir kadını yazılı, sözlü, fiziksel olarak taciz ederse, ‘bu flört, sevgililik ya da tutkulu aşka’ girer.

Bir erkek bir kadını öldürürse ya ‘namusunu temizler ya da kıskançlık krizi’ yaşar.

Mahkemeden iyi hal indirimi alması için kravat takması yeterlidir. 

Bir erkek genç bir kadını intihara sürüklerse kadının ‘psikolojik sorunları’ vardır. 

Bir erkek genç bir kadını yakarak öldürüp, varile beton dökerek gömerse, ‘kadın eskorttur’. 

Bir erkek hem kadını, hem de çocuklarını öldürürse ‘zavallı cinnet geçirmiştir’.

Bir erkek bir kadını öldürme planı yaparken alacağı cezayı önceden neden  internetten araştırır biliyor musunuz?

Çünkü birkaç yılla sıyıran erkekleri görür. 

Yasaların, savcıların, yargıçların, tüm siyaset ve hukuk sisteminin onun için çalıştığını çok iyi bilir. 

Manevra için bırakılan boşluklar, mağduru suçlamalar, geçici delilik iddiası, kravat ve takım elbise erkeklerin hukuku için yaratılmıştır. 

Bu mekanizmada tek ve daimi mağdur erkekliktir… 

Bir kadın erkekleri sevmediğini söyleyemez, mesela. 

Ya da bir erkeği reddetme cüretini gösteremez. 

Bir erkeğin ona cinsel yaklaşımını saldırı ya da taciz olarak tanımlamak erkeğe karşı kasıtlı linç hareketidir. 

Sevgililik ya da evlilik içinde tecavüz suçu olamaz, haşa!

Sokakta tecavüze uğruyorsa, kadına ne giydiği ve o saatte dışarıda ne aradığı sorulur önce. 

Bir kadın bir erkek tarafından öldürülürse kabahat da ona aittir.

Neden şiddet eğilimli bir erkekle olmayı seçmiştir ki? 

Demek ki ‘aranıyordur’… 

Mevcut hukuki yapıda imtiyaz, erk ve söylem önceliği erkeklere ait. 

‘Mağdurun beyanı esastır’ ilkesi tam da bu nedenle sistem içinde büyük tepki görür ve yerine erkeklerin mağduriyeti sürülür.  

Hep kırılgan, hep mağrur, hep krizdeki erkeklik beyan üstünlüğünü başkasına kaptırmak istemez.

‘Erkeklere hakareti’ cezalandıran Pucca davası sembolik anlamda bu yüzden önemli. 

Mevcut rejim, erkekliğe ve erkeklerin imtiyazlarına varoluşu nedeniyle sıkı sıkıya bağlıdır. 

Ve kadın düşmanı politikalar ve yasaları sayesinde ayakta kalır. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları