"Sokak ve kadın bu ülkenin içine bir türlü sindiremediği denklemdir. Çünkü evinin önünde 20 yaşındaki kalbine biri bıçak sokuyorsa başka birileri ‘Onun da sokakta ne işi var’ diye kadın düşmanlığını pat diye ortaya koyar." 

Ordu’da üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Ceren Özdemir’i firari bir mahkum evinin tam önünde kalbine bıçak saplayarak öldürdü. 

Ceren’in onu takip eden psikopata attığı kameralara yansıyan son tedirgin bakışı bu ülkenin kadınlarının korku belleğinin derinliğini su yüzüne çıkardı. 

Çünkü biz o bakışı çok iyi tanıyoruz. 

Akşam çökünce sokakta yürürken kimin çok yakından geçtiğini, kimin karşıdan geldiğini iyi izlemek, çevremizdeki tehlikeleri tartmak gibi çocukken geliştirmek zorunda kaldığımız bir savunma mekanizmamız var. 

Birkaç sarhoş herif üstümüze gelir diye karşı kaldırıma geçtiğimiz, arkadaki ayak seslerinden korktuğumuz için bir bakkala girip gereksiz uzunlukta kola şişelerine baktığımız da olur. 

Ya da lisedeyken sözlü veya fiziksel tacize uğramamak için yağmursuz havalarda bile elimizde şemsiye ile dolaşmamız da olasıdır. 

Çoğu yere ikili, ya da üçlü gruplar halinde gitmeye çalışmak, bunu başaramazsak mutlaka eve varınca birbirimizi aramak ya da mesaj atmak gibi güvenlik önlemlerimiz de bulunur. 

Gecenin bir vakti bindiğimiz taksinin plaka numarasını alıp, telefonda var olmayan bir koca ya da babaya “Tamam şimdi bindim, yoldayım” rolü yapma gereği duyduğumuz da. 

Küçücükken sokakta kıçına değip kaçan bir sapığı yakalaması için gözümüzde yaşlarla kıraathanenin önündeki amcalara şikayet ettiğimiz de görülmüştür. 

İlkokuldan çıkıp eve dönerken küçük adımlarımızı takip eden sinsi bir herifin pis nefesini ensemizde duyduğumuzda korkudan yanımızdan geçen yabancı bir kadına ‘anneciğim’ diye sarılmak da başımıza gelmiştir. 

Çünkü bize bu topraklarda ilk öğretilen kadın olarak güvende olmadığındır. 

Seni ne anan, ne baban, ne ağabeyin, ne arkadaşların, ne mahallen, ne de devlet korur. Eğer sokağa çıkıyorsan o riski göze alacaksın demektir. 

Sokak ve kadın bu ülkenin içine bir türlü sindiremediği denklemdir. 

Çünkü evinin önünde 20 yaşındaki kalbine biri bıçak sokuyorsa başka birileri ‘Onun da sokakta ne işi var’ diye kadın düşmanlığını pat diye ortaya koyar. 

Güzelsen sokakta aranıyorsundur, gençsen enayisindir, açık giyinmişsen hak etmişsindir, akşam saldırıya uğradıysan aranmışsındır. 

Sokaklar kadına yasaktır. Kadın sokağa uymaz. 

Bu ülkenin genel kafası budur. 

Ve bu kafaya göre sokaklar sadece çarşı iznine çıkan ve kadınları avlayan katillerindir!