Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Anayasa Mahkemesi demokrasiyi korumazken...

08 Kasım 2016 Salı

Anayasa mahkemeleri, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Faşizm felaketini yaşamış olan Avrupa’da, halk desteğiyle diktatörlük kurulmasını engellemek için yaygınlaştırılmışlardı! Seçim ve halk desteği, demokrasinin önkoşuludur ama asla yeterli değildir... Bir rejimin “Demokrasi” olabilmesi için: 1) Mutlaka temel hak ve özgürlükleri koruması... 2) Başta ifade ve muhalefet özgürlükleri olmak üzere, bütün temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan anayasalara sahip olması... 3) Seçilmiş iktidarın yaptığı bütün işleri, anayasa mahkemeleri başta olmak üzere, yargı ile denetlemeye tabi tutması... 4) Yani bir “Hukuk Devleti” düzenine sahip olması gerekmektedir. Türkiye’de de Anayasa Mahkemesi 1961 Anayasası ile, seçilmiş iktidarların demokrasiyi tahrip etmelerini önlemek için kurulmuştu. Ama ne yazık ki, “Demokrasi”nin ve “Demokrasi”nin temel taşlarından biri olan “Hukuk Devleti”nin genleri ile oynayan AKP/Erdoğan iktidarı, Türkiye’nin ikinci 12 Eylül felaketi olan 2010 referandumu ile Anayasa Mahkemesi’nin yapısını da yozlaştırdı.

***

Türkiye, AKP/Erdoğan iktidarının “Allah’ın Lütfu” diye nitelediği 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü ile yepyeni bir döneme girdi; iktidarın Olağanüstü Hal, OHAL ilan etmesi ile ülke, kanun hükmünde kararnamelerle, KHK’larla yönetilmeye başlandı! Mantıken de evrensel hukuk kurallarına göre de KHK’ların:

1) OHAL ilanına yol açan kriz konularının dışına çıkmaması...

2) OHAL dönemini aşmaması...

3) Ve elbette temel hak ve özgürlüklerin özüne aykırı olmaması gerekiyor. Nitekim Anayasa Mahkemesi AYM, bu gerekçelerle 1991 yılında bir içtihat kararı almış ve KHK’ları denetlemişti. 15 Temmuz sonrasında, KHK’larla, sivil ve askeri bürokraside, yargıda, ekonomide temizlik yapıldı; yüz bini aşkın kişi görevlerinden alındı, kimisi hapsedildi, milyarlarca liralık sermaye el değiştirdi. Bu arada OHAL’in ilan edilmesine yol açan olaylarla ilgisi olmayan, üniversitelerin rektör seçimleri de, bir KHK ile değiştirildi; böylece iktidar açıkça KHK yetkisini istismar etti. Ayrıca savunma hakkı ile ilgili yargı süreçlerinde, OHAL dönemini de aşan, kalıcı değişiklikler yapıldı. Bu açık hukuk ihlallerine karşı CHP, Anayasa Mahkemesi, AYM’ye başvurdu. Bu başvuru üzerine, 12 Eylül 2010 referandumu ve onu izleyen son değişikliklerden sonra yapısı iyice bozulmuş olan AYM, eski içtihat kararını reddederek, OHAL dolayısıyla çıkarılan KHK’ların Anayasa’ya uygunluk denetimini yapamayacağına karar verdi! Böylece, zaten zedelenmiş olan ve kör topal yürütülmeye çalışılan Hukuk Devleti’nin artık son bulmuş olduğunu onayladı. Zaten daha önce de, Yüksek Seçim Kurulu, YSK, Erdoğan’ın, Başbakanlıktan istifa etmeden Cumhurbaşkanlığı seçimlerine girmesini adil bulmuştu! Tarih, Türkiye’de Demokrasinin, bir kez daha, politikacıların önderliğinde, yüksek yargının desteğiyle tahrip edildiğini yazacak!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları