Gezi/Kavala Davası ve İstanbul belediye seçimleri

23 Şubat 2020 Pazar

Sevgili okurlarım, zaman zaman sokaktaki vatandaş da, iktidar da, ülkemizde olup biten olaylar arasındaki bağlantıları tam net olarak göremiyor, sebep sonuç ilişkilerini tam anlayamıyor sanıyorum:

Örneğin iktidarın hâlâ İstanbul ve Ankara’yla birlikte pek çok kent belediyesini nasıl ve neden kaybettiğini çok iyi analiz ettiğini ve anlayabildiğini sanmıyorum:

Bu yazının amacı adaletteki yozlaşma ile iktidarın yerel seçimlerdeki yenilgisi arasındaki ilişkiyi, GEZİ/KAVALA Davası ve İSTANBUL SEÇİMLERİ bağlamında vurgulamaktır!

***

GEZİ/KAVALA Davası, kamuoyunda, iktidarın adaleti yozlaştırmasının son örneği olarak algılandı.

Dolayısıyla ben de onu, “iktidarın genel siyasal stratejisinin bir simgesi olarak” ele alıyorum.

İSTANBUL SEÇİMLERİ, iktidarın sert, ayrıştırıcı, baskıcı, dışlayıcı stratejisine karşı, İmamoğlu’nun herkesi kucaklayıcı, sevecen, demokratik, barışçı stratejisi ile kazanıldı.

Dolayısıyla ben de onu “iktidarın genel stratejisinin anti tezinin bir simgesi olarak” ele alıyorum.

***

Önce, iktidarın “genel stratejisinin bir simgesi olarak” GEZİ/KAVALA Davasına bakalım:

Çok belirgin haksızlık ve hukuksuzluklarla sakat olan bu dava, hem iç hem de dış kamuoyunda, iktidarın FETÖ/PDY ile birlikte Silivri’de başlattığı adalet yozlaşmasının bir devamı olarak görüldü. Böylece “iktidarın genel siyasal stratejisinin” bir uzantısı olarak algılandı.

Bakınız, Osman Kavala, beraat ettirildiği Gezi Davası’nın 18 S¸ubat 2020 tarihli son duruşmadaki beyanını nasıl bitiriyor:

...Her ne kadar c¸ok gec¸ oldugˆunu biliyorsam da mahkemenizi olaylara ve olgulara siyasi so¨ylemlerin empoze ettigˆi bic¸imde degˆil, tarafsız bir go¨zlemci gibi bakmaya davet ediyorum.

***

Şimdi bir de beraat ettikten sonra, tahliye edilmeden, hemen tekrar tutuklanma kararının ardından söylediklerinin bir bölümüne bakalım:

...Ben, Gezi Davası’ndaki temelsiz kurgunun, hukuksuzlukların, tutuklama uygulamasının, yargıdaki sorunların anlaşılmasına katkıda bulunacağını ve böylelikle onarıcı bir etki sağlayacağını ümit ediyordum...

...Maruz kaldığım bu yeni hukuksuzluğun uzun sürmeyeceğini, yargıya verdiği zararın kalıcı olmayacağını ümit ediyorum.

***

Değerli okurlarım, Gezi/Kavala Davası, bu arada devam eden başka dava ve uygulamalarla birlikte, kamuoyunda Demokrasi ve Hukuk Devleti bağlamında, iktidar baskısı ve adalet yozlaşması konularında son derece olumsuz izlenimler yaratmıştır.

Kamuoyu, iktidarın FETÖ/PDY ile birlikte, Silivri’deki Ergenekon, Balyoz ve OdaTV davalarıyla tahrip ettiği adaletteki yozlaşmanın devam ettiğini düşünmektedir.

İktidarın taban kaybetmesine, bu izlenim yol açıyor:

İktidarın, İstanbul başta olmak kaydıyla yitirdiği belediye başkanlıklarının önemli bir nedeni, o kentlerin yönetimlerindeki usulsüzlükler ve yanlışlar olduğu kadar ülke çapındaki bu “genel siyasal stratejisinin” yansıması olan “adaletteki yozlaşma” sorunudur...

Toparlanmak istiyorsa:

Ekrem İmamoğlu’nun önünü keserek İstanbul halkını cezalandırmaktan ve böylece seçmeni daha çok kızdırarak kendisine daha da fazla oy kaybettirecek süreçlerden vazgeçmeli...

Bir an önce ülkede adaleti de tesis ederek, seçmeni, en azından hukuk bakımından, güvenceye kavuşturmalıdır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları