Kılıçdaroğlu ne dedi? - 3

29 Mayıs 2022 Pazar

İki gün üst üste yayımladığım “Benim Cumhurbaşkanı Adayım” başlıklı yazılarda, bir liderden beklenen en basit özellikleri anlatmış ve asgari ahlak kurallarını vurgulamıştım:

Nazik, terbiyeli, kültürlü, meslek sahibi olsun, Türkçeyi düzgün kullansın...

Hırsızlık yapmasın, rüşvet almasın, kamu mallarını, doğayı yağmalamasın...

Yalan söylemesin, gerçekleri ve tarihi saptırmasın, sözünde dursun, güvenilir olsun...

İnsanları birbirlerine düşman etmesin, kimsenin ırkına, mezhebine karışmasın, sürekli nefret kusmasın...

Herkesin giyimine, kuşamına, yediğine, içtiğine, yaşam biçimine, ilişkilerine karışmasın...

Yargıyı kendi duygu ve düşüncelerine köle etmesin, beğenmediği insanları hapse attırmasın, vatandaşların mallarına mülklerine el koydurmasın...

Sürekli zamlarla milletin ekmeğiyle oynamasın, herkesin cebindeki parayı almasın, insanların yaşam sevincini, umutlarını yok etmesin.

Özetle toplumun en temel değerlerini vurgulamış, biraz da basit yönetim ilkelerine gönderme yapmıştım.

Bu basit ve temel beklentilerim bile okurlarımdan büyük bir destek gördü:

“Yahu Hoca, sen Kılıçdaroğlu’nu tarif etmişsin” dediler.

Sosyal medyada, beni etiketleyerek Kılıçdaroğlu’nu öven şiirini yollayan bile oldu. (Bkz: “insanlik budur!!@muharrem169”)

Tam kendi kendime, “Acaba Kılıçdaroğlu bu yazıları okudu mu, okuduysa ne düşünmüştür?” derken, telefonum çaldı; karşımda Kılıçdaroğlu.

***

KILIÇDAROĞLU’NUN ADAYI

“Ben sade bir vatandaş olarak bütün önerilerinize yürekten katılıyorum...

Bu özelliklere sahip bir Cumhurbaşkanı Türkiye’yi kısa zamanda düze çıkarır” dedi.

“Her sağduyulu vatandaş bu beklentilere katılır, katılmalıdır” diyerek devam etti:

“Çalmayacak, yolsuzluk yapmayacak...

Yalan söylemeyecek...

İnsanlara hakaret etmeyecek...

Ayrımcılık yapmayacak...

En önemlisi de adil olacak” dedi.

Bu girişten sonra devam eden sohbetimizde ilk olarak üç nokta üzerinde durdu:

1) “Adalet en önemli sorun. Cumhurbaşkanı mutlaka adil olmalı” dedi.

2) “Meslek, uzmanlık önemli. Cumhurbaşkanı devleti tanımalı, iktisat bilmeli” dedi.

3) “Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı tanımı da sizinkilerle uyuşuyor” dedi.

***

EGOSUNU YENMİŞ CUMHURBAŞKANI

Konuşma sırasında en çok vurguladığı husus bir kişilik özelliğine ilişkin olduğu için beni biraz şaşırttı.

“Cumhurbaşkanı, egosunu yenmiş olmalı” dedi.

Bu söylemiyle, sadece kibirli ve kendini beğenmiş olmamayı değil, aynı zamanda egoist (bencil) olmamayı ve ceberut cumhurbaşkanlığı yetkilerinden vazgeçmeyi de kastediyordu:

“Yetkilerini devretmeye hazır olmalı” dedi.

***

ABD’DEKİ VAKIFLAR VE SADAT

Kılıçdaroğlu’nu hazır karşımda bulmuşken, ABD’deki vakıflar konusundaki son açıklamaları hakkında açık ve net olarak şunu sordum:

“İktidar tetikçileri

medyada sürekli olarak, ‘Seçimi kaybetmezler, kaybetseler de gitmezler’ diyerek, seçimden önce seçmende umutsuzluk yaratıyor, muhalefete oy verecek olan demokrat seçmenlerin sandığa gitmesini önlemek istiyorlar. Sizin bu ‘Vakıflar aracılığıyla Türkiye’den gitme hazırlığı yapıyorlar’ iddianız, iktidarın bu propagandasını önlemeye mi yönelikti?”

“Evet. Kaybedeceklerini anladılar, hazırlık içindeler; onu açıkladım” dedi...

Ve devam etti:

“SADAT’a da sandık güvenliği için gittim” dedi.

SADAT’ı ve vakıfları aynı cümlede, aynı eylem ve açıklama içinde anması bana ilginç geldi.

Anlaşılan Kılıçdaroğlu/CHP ve Altılı Masa, seçime, sanıldığından çok daha dikkatli bir stratejiyle, bütün olasılıkları hesaplayarak hazırlanıyor:

Bir yandan sandık güvenliğini sağlamaya çalışırken öte yandan iktidarın sadece antidemokratik propagandalarına değil, muhtemel antidemokratik baskılarına karşı da önleyici tedbirler alıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları