Özel-Erdoğan algı operasyonu

Özel-Erdoğan algı operasyonu

13.06.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Salı günü gerçekleştirilen Özel-Erdoğan görüşmesinde, konuşulanlardan çok topluma hangi mesajların verildiği tartışması ön plana çıktı.

Seçimlerde ikinci parti durumuna düşmüş olmasını telafi etmeye çalışan iktidar, kibrinden herhangi bir ödün vermiş gibi görünmeme çabasındaydı.

Ama öte yandan, başarısızlığının halkı bıktırdığını da fark etmiş olmasından dolayı, “Ödün vermiyorum ama yumuşuyorum” gibi, birbirine ters iki tutumu aynı anda içeren çelişkili bir mesaj vermeye çalışıyordu.

Nitekim, bu çelişki, Ömer Çelik’in okuduğu, görüşmeden önce hazırlandığı belli olan ve mevcut Türkiye’yi asla yansıtmayan sözde “görüşme metnine” de yansımıştı.

Metinde öne çıkan önemli mesajlar şunlardı:

1) Yeni bir Anayasa gereklidir.

2) Yumuşama-normalleşme gereklidir.

3) Ekonomik durum çok başarılıdır.

4) Siyasette popülizm değil, realizm uygulanmalıdır.

5) Avrupa Faşizmine karşı ortak hareket edilmelidir.

6) PKK’nin Suriye uzantısına karşı ortak hareket gereklidir.

7) Önemli bir konu da son zamanlarda çeşitli bölgelerde bazı belediye başkanlarının nefret suçu anlamına gelebilecek, ırkçılık anlamına gelebilecek birtakım uygulamalara imza atmaları ve yine maalesef eski Türkiye’deki manzaraları hatırlatan birtakım yaşam tarzlarına dönük, olumsuz uygulamalar diyebileceğimiz birtakım uygulamaların ortaya çıkmasıdır.

(Dikkat: CHP bu konuda bir konuşma yapıldığını yalanladı.)

8) Yargı bağımsızdır, mahkemelere karışılmamalıdır.

9) Hayat tarzları konusunda şimdiye kadar elde edilen kazanımlar korunacaktır.

Görüldüğü gibi toplantıdan önce hazırlandığı, görüşmeden hemen sonra açıklanmasından ve görüşmede konuşulmayan bir konuyu da içermesinden belli olan bu metin, iktidarın birbiriyle çelişkili olan iki hedefini aynı anda gerçekleştirmeye yönelikti ve yaşanan siyasal, hukuksal ve ekonomik gerçeklerden bütünüyle kopuk bir Türkiye imajı çiziyordu.

***

CHP’nin yeni yönetiminin görüşmeden amacı ise bugüne kadar yapılamayan bir “liderler arası diyaloğu” gerçekleştirerek eski yönetime karşı konumunu güçlendirmek ve Kılıçdaroğlu Dönemi’nde başlamış olan, “herkesle kucaklaşmayı” ve “helalleşmeyi” devam ettirmekti.

Bu anlamda kendisinden laik çizgide politikalar bekleyen çekirdek seçmenini tatmin etmekten uzak kalan ama gelir dağılımı adaletsizliği ve ekonomik sorunlar üzerinde yoğunlaşan, haksızlık ve hukuksuzlukları vurgulayan bir yaklaşım sergilemeyi amaçlamıştı.

Ayrıca, kamuoyunda açıkça ifade edilen bir tuzağa, “Sivil Anayasa” adı altında sunulan “Şahsım Devleti Anayasası” yapma tuzağına düşmemekte de kararlı görünüyordu.

Deniz Yücel tarafından açıklanan görüşme içeriğinin önemli konuları şöyle özetlenebilir:

1) Bu süreç, “Yumuşama” değil, “Normalleşmedir” ve biz başlattık.

2) Ülkemizin ekonomisi bir tıkanmışlık içerisindedir. Ekonomide, Ömer Çelik’in ifade ettiği gibi bir kazanım yoktur.

3) Çözülen hükümlü generaller meselesini biz iletmiştik, şimdi de Gezi Davası’nı izliyoruz.

4) Temmuz ayında asgari ücrete mutlaka ara zam yapılmalıdır. En düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.

5) Kayyum uygulaması hem Anayasa’ya hem Demokrasi’ye hem de hukuka aykırıdır.

6) Sayın Ömer Çelik açıklamasında bazı belediyelerle ilgili nefret söylemlerinden ve yaşam tarzlarına müdahaleden bahsetti. Ancak Genel Başkanımız ve Sayın Cumhurbaşkanının görüşmesinde böyle bir konunun konuşulduğunu teyit edemiyoruz. Sayın Ömer Çelik bu hususu dilerse görüşmede hazır bulunan Sayın Elitaş’tan teyit edebilir.

7) Yeni Anayasa çalışması için, mevcut haksızlık ve hukuksuzlukların giderilmesi, gelir adaletsizliğinin ortadan kaldırılması, rektör atamaları gibi konuların karşılıklı anlayışla çözülmesi, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulması gerekmektedir.

8) Belediyelerin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

***

Bu görüşme, bence, iktidarın “Şahsım Devletini” “Demokratik Rejim” diye yutturma çabasıdır.

Yarın niçin “Havanda su mu dövüldü” diye sorulduğunu anlatmaya çalışacağım!

Yazarın Son Yazıları

Tarihi geri götürmek olanaklı değildir!

Orta Doğu’da İsrail’in güvenliği için bir Kürt Devleti kurmak isteyen ve bu nedenle Suriye’de, Terörist Radikal İslam’la uzlaşan ABD, Çağdaş bir Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de, İktidarla el ele, Suriye gibi Orta Çağ’a, dinler, mezhepler ve aşiretler bazında örgütlenmiş olan Merkezi Feodal bir yapıya geri götürmek istiyor!

Devamını Oku
14.12.2025
Devlet çökertildi ama yenisi kurulamadı (7)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı yapmasından sonra, geçen hafta başında yazmaya başladığım yazıların yedincisi.

Devamını Oku
12.12.2025
Stockholm sendromunun kaynağı (6)

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, HDP’li ve onun devamı olan DEM Partili politikacılar ve belediye başkanları görevlerinden alınır ve bazıları hapse atılırken, DEM Parti’nin “Süreç” bağlamında iktidara destek vermesindeki çelişkiyi vurgulamak için zekice dile getirdiği “Stockholm Sendromu”, Türkçemizin bütün çarpıcı güzelliğiyle, “Celladına âşık olmak” biçiminde ifade edilen bir durumdur.

Devamını Oku
11.12.2025
Açılım, Stockholm sendromu ve toplumsal şok (5)

İktidar, kamuoyundaki yaygın izlenime göre, “Açılım Süreci”ni, ilan ettiği gibi “Barış” “Demokrasi” ve “Terörsüz Türkiye” için değil, başarısızlıklarından dolayı siyaseten biten ömrünü uzatmak için içeride DEM Parti’den, dışarıda Emperyalizmden destek aradığı için yapıyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Açılım: Stockholm Sendromu ve şok doktrini (4)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı üzerine, geçen hafta Salı günü başladığım yazıların dördüncüsü.

Devamını Oku
07.12.2025
Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025