Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Seküler hilafet (3)
Ülkemizde “Hilafet isteklerinin” dile getirildiği ve iktidar tarafından bir “Anayasa darbesi” yapıldığı, yani bir “Rejim bunalımı” yaşandığı sırada, yeniden gündeme getirilen Prof. Dr. Naciye Selin Şenocak’ın 2015 yılında yaptığı “Seküler Hilafet” açıklaması ve söylediklerinin eleştirilmesi üzerine yayımladığı savunma pek çok bakımdan sorunlu.
İlk açıklamasının eleştirisiyle başlayalım:
1) Hilafetin İslam Âlemi’ni birleştireceği savı tarihsel, siyasal ve dinsel olarak bütünüyle yanlıştır.
Tam tersine, Emeviler zamanında siyasal egemenliği pekiştirmek için gelenekselleştirilen Hilafet kurumu, İslam Âlemini bütünleştirici değil, bölücü bir işlev yapmış, Sünni-Şii-Harici ayrılığını üretmiştir.
Hatta bir ara Bağdat’ta, Mısır’da ve Endülüs’te üç farklı hilafet kavramı, aynı anda, üç ayrı devlette, siyasal egemenlik için kullanılmıştır.
2) “Seküler Hilafet” kavramı oksimorondur; uygulanması olanaksızdır.
Dinden bağımsız bir hilafet kavramı siyasal tarihe de dinler tarihine de inançlara da mantığa da aykırıdır:
Hilafet, İslam Devleti’ni yöneten kişinin, Hazreti Peygamber’in devlet yönetimindeki halefi, ardılı, temsilcisi, (emirül mümin) olduğu iddiası ile kurulmuş ve istismar edilmiş, siyasal/dinsel egemenlik kaynağı gerekçesi olarak da kullanılan dini bir makamdır.
Dini bir makamın “Seküler”, yani “dinden bağımsız” olması olanaklı değildir.
3) “Hilafet kurumu halen bizde mevcut. Büyük Millet Meclisi’nde mevcut” ifadesi, İslam dini açısından da İslam ülkeleri açısından da Türkiye Cumhuriyeti açısından da yanlıştır, gerçekdışıdır.
Hilafetin Meclis’te olduğu iddiası, Mustafa Kemal Paşa’ya Halife olmasını öneren Cumhuriyet karşıtı hilafetçilerin 1920’lerde kullandıkları, zorlama ve gerçeklere aykırı bir iddiadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, millet egemenliğine dayalı Cumhuriyeti temsil eden, Demokratik olarak seçilmiş bir meclistir.
Hilafet ise egemenliğin din adına zorbalıkla sürdürüldüğü bir Ortaçağ devletinde, tek bir kişi tarafından temsil edilir.
Bu her iki kavram da ne fiilen ne kurumsal ne de kuramsal olarak ne tek bir kişide ne de tek bir mecliste birleşebilir ya da birlikte var olabilir.
4) “Güvenlik Konseyi gibi, Türkiye’nin başını çekeceği beş (Müslüman) ülke” ifadesi, günümüz dünyasında Türkiye’nin konumuna uygun ve gerçekçi bir ifade değildir.
Çünkü Türkiye, İslam ülkeleri içinde lider konumunda olmadığı gibi, bu ülkeler tarafından liderliğinin kabul edilmesi de söz konusu değildir.
(Bu fikir sadece, İslam düşmanı Faşist Samuel P. Huntington tarafından, Atatürk’ü eleştirmek ve Türkiye’yi Batı’dan koparıp Ortadoğu’ya geri yollamak için icat edilmiş bir öneridir.)
Üstelik Birinci Dünya Savaşı sırasında, Halife-Sultan yani Padişah V. Mehmet Reşat, Halife olarak “Cihad-ı Ekber” (En Büyük Cihad) ilan etmiş ama bunu Müslüman Araplar bile kabul etmemiş ve Araplar, İngilizlerle bir olarak Müslüman Osmanlı ordularını arkadan vurmuşlardır.
Özetle, Şenocak’ın Hilafetin yeniden gündeme gelmesi gerektiğini vurgulayarak Türkiye’nin liderliğinde BM benzeri bir İslam Devletleri Siyasal Örgütü kurulması önerisi, bütün siyasal ve teolojik kavramlara ters olduğu gibi, günümüz dünyasındaki gerçeklere de aykırıdır.
***
Şenocak’ın, yukarıda eleştirdiğim, bozuk bir Türkçe ile yaptığı konuşmasına ilişkin eleştirilere karşı yine bozuk bir Türkçe ile yaptığı savunma ise çok daha sorunludur:
Konuşmasının gündeme getirilmesini “halkımızı kin ve nefret söylemlerine itmek” diye niteliyor ve gündeme getirenleri de “provokatörlükle” suçluyor.
Ayrıca “Hilafet”, “Sekülerizm”, “Laisizm”, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi”, “etimolojik kavram”, “Sosyolojik bir kurum”, “Seküler bir yapı”, “provokatif biçimde bir algı operasyonu aparatı” terimlerini ve ifadelerini de ya bilmiyor ya da çarpıtıyor.
Ne üslubu ne savunduğu fikirler ne de bu fikirleri savunurken kullandığı gerekçeler, evrensel akademik standartlara uygun!
***
Şenocak’ın ilk açıklamasını ve sonraki savunmasını okurken aklıma, SADAT’ın “Asrika” modeli geldi:
Hilafet özlemlerinin uluslararası arenada kullanılması gibi boş ve olanaksız bir hevesin ifadesi!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- ABD basınından Esad iddiası