Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Stevens Trajedisi:Ilımlı İslam - Radikal İslam
Libya’daki ABD Büyükelçisi J. Christopher Stevens ve üç Amerikalı diplomatın, Müslümanlar ve Hazreti Muhammed aleyhine çekilen bir filme tepki olarak, Bingazi’de 11 Eylül 2012’de yapılan saldırıda öldürülmesi büyük bir trajedidir…
\nSadece insanlık açısından değil…
\nSadece bir büyükelçinin ve üç diplomatın öldürülmesi bakımından değil…
\nSadece saldırının 11 Eylül tarihinde yapılmasının, bitmez tükenmez kin ve intikam duygularını yansıtmasından değil…
\nSadece ABD’nin “siyasal İslamla tehlikeli dansı”nın ölümcül sonuçlarından biri daha olduğu için değil…
\nSadece ABD’nin dış politikada yaptığı hataların bir sonucu olarak değil…
\nSadece İslam dininin böyle insanlık dışı katliamlara alet edilmesinin verdiği zararlardan dolayı da değil…
\nAynı zamanda din faktörünün hâlâ, ulusal çatışmalarda ve parçalanmalarda olduğu gibi, uluslararası saldırılarda da önemli bir neden olarak kullanılmasından dolayı!
\n***
\nBüyükelçi Stevens çok başarılı bir diplomattı.
\nDaha üniversiteden mezun olur olmaz, “Barış gönüllüsü” olarak Kuzey Afrika’da görev yapmış, Libya’da daha önce de çalışmıştı.
\nSon kriz patladığından beri de, muhalif güçlerle resmi temasları sağlayan, “öldürücü olmayan askeri yardımları” organize eden kişiydi.
\nÖldürülmesi karşısında Başkan Obama, “Birleşik Amerika’nın cesur ve örnek bir temsilcisi” diyerek büyük üzüntüsünü belirtiyor.
\nDışişleri Bakanı H. Clinton, “Bugün birçok Amerikalı, hatta ben bile bu, özgürlüğünü kazanmasına yardım ettiğimiz bir ülkede, yıkımdan kurtardığımız bir kentte nasıl olabildi diye soruyor. Bu soru, dünyanın ne kadar karmaşık ve bazen de ne kadar şaşırtıcı olduğunu yansıtıyor” dedi.
\nAçıkça görülüyor ki, Clinton, din faktörünün iç ve dış siyasette kullanılmasının nasıl trajik sonuçlar verdiği ve vereceği hakkında pek bir öngörü sahibi değil; İran, Afganistan, Irak, Mısır, Suudi Arabistan örneklerinden din ve demokrasi ilişkileri konusunda yeterince ders almamış, radikal İslamcı örgütlerin sızdığı yerlerde neler yaptığını unutmuş!
\nİslama dayalı bir rejimin desteklenmesini, (herhalde bir diktatörün devrilmiş olmasını gerekçe diye düşünerek) “özgürlüğü kazanmak” diye niteleyebiliyor!
\n***
\nBen demiştim 1:
\nBurada pek çok defa yazdım ve vurguladım:
\nDin, mezhep ve ırk, milliyet kimliktir, bu açıdan yok edilemez; zaten insanların kimliğini niye yok edesiniz ki!
\nHerkesin kimliği ise, kendine göre mukaddestir.
\nTam bu noktada demokrasi ve insan hakları devreye girer:
\nHerkes, kendi kimliği dışındaki kimliklerin de kendisininki kadar mukaddes olduğunu kabul ettiği, kendi kimliğine istediği saygıyı öteki kimliklere de gösterdiği zaman sorun yoktur…
\nNe zaman ki, kimlikler, kendi içlerindeki birleştiricilik işlevini, öteki kimliklere karşı düşmanlığa, kin ve nefrete çevirirler, işte o zaman işler karışır…
\nMukaddes bir değer olan kimlikler uğruna, çatışmalar, savaşlar, cinayetler, kan ve gözyaşı ortalığa egemen olur.
\nBu nedenle din, mezhep ve ırk, milliyet kimliklerinin iç ya da dış siyasette kullanılması hem ülke hem de dünya barışı için çok tehlikelidir.
\nBu yüzden içte AKP iktidarının, dışta da ABD’nin, din, mezhep ve ırk, milliyet üzerinden siyaset yapması tehlikelidir, yanlıştır!
\n***
\nBen demiştim 2:
\nBurada defalarca yazdım, son kitabım “ABD’nin Siyasal İslamla Dansı”nda da vurguladım:
\nBir siyasal düzeni, din olgusuna, dini dogmalara göre düzenlediğinizde, istediğiniz kadar buna “ılımlı”, “demokratik” ve benzeri ön sıfatlar ekleyin, o düzenin dogmatik radikalizm üretmesini ve hatta bizzat kendisinin böyle bir dogmatik radikalizme kaymasını önleyemezsiniz.
\nABD’nin hatası, “ılımlı İslam” kavramını, “radikal İslam”a karşı bir panzehir olarak sunmasıdır…
\nOysa “ılımlı İslam” “radikal İslam”ın panzehiri değil, tarlasıdır!
\nÜstelik Türkiye gibi laik ve demokratik bir ülkede, “ılımlı” ya da “demokratik” adı altında da olsa, böyle bir yaklaşım, bütün demokratik ve laik değerlerin, hukuk devletinin altını oyar, Cumhuriyetin kan ve gözyaşı ile gerçekleştirilmiş bir Kurtuluş Savaşı üzerine inşa edilen uygarlık projesinin bütün kazanımlarını siler süpürür!
\nİnsanlığı ve demokratik ülkeleri, Batı ülkelerini ve bu arada özellikle Türkiye’yi tehdit eden, “Arap Baharı” sloganını “Arap trajedisi”ne dönüştüren bu tehlikenin önlenmesi için iç ve dış bütün iktidar sahiplerinin din, mezhep ve ırk, milliyet kimliklerini siyasal manipülasyon aracı olarak kullanmaktan vazgeçmeleri gerekir.
\n***
\nTürkçede iki atasözü vardır:
\n“Bir musibet bin nasihatten iyidir.”
\n“Her felaketten bir nimet doğar.”
\nPek umudum yok ama dilerim bu son trajedi, Türkiye’deki ve ABD’deki iktidar sahiplerine, izledikleri yanlış dinci, mezhepçi ve ırkçı, milliyetçi politikalardan vazgeçmeleri için bir düşünce fırsatı sunar…
\nVe, “Türkiye’nin sorunu” açısından da önümüzü daha iyi görmemize yardımcı olur!
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!