Cumhurun Neyse Başkanın O(mu?)dur…

07 Temmuz 2014 Pazartesi

Doğrusu, “Cumhurun neyse başkanın odur” olmalıydı.
“Her toplum layık olduğu biçimde yönetilir” sözü ünlü Disrael’e mal edilir. Tarih pek çok dönemde, pek çok coğrafyada bu sözün doğru olduğunu göstermiştir. Ama her zaman öyle olmaz. Kimi zaman olagandışı bir lider çıkar, toplumunun hak ettiğinden çok daha iyi bir yönetimi gerçekleştirir. Mustafa Kemal’in liderliği böyle bir örnektir. Ama o koşullar da, mucizevi bir Kurtuluş Savaşı, yoktan var olma denecek bir ayağa kalkış, sonrasında geleceğin yeni bir ufuk olarak çizilmesidir.
Atatürk, ülkenin geleceğini gençlere emanet ederek eski alışkanlıkların, yaptığı devrimleri duraksatmasını, engellemesini aşmayı amaçlamıştır.
Türkiye, o gençlerin gençlerini, onların da gençlerini yaşayan bir dönemindedir. 1930’un çocukları yaşlandı. 1950’nin çocukları emekli oldu. 1970’in çocukları 44 yaşına girdi. 1990 doğumlular 24 yaşına girdi.
Daha gençler, 17-18 yaşındalar. Bu yıl LYS’ye (Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı) girdiler. 1 milyon 423 bin 127 aday bu sınava girdi. Ne sonuç aldılar? Şimdi bu sonuçları görelim:
725 bin aday, seçtikleri geometri sınavında 30 sorudan 5.47’sine doğru yanıt verebildi.
Fizikte 30 sorudan 5.28 doğru yanıt,
Tarihte 44 sorudan 12.78 doğru yanıt,
İngilizce 80 sorudan 21.48 doğru yanıt.
Bu sonuçlar, bir önceki sınavda seçilmiş öğrencilerin durumunu gösteriyor. Liseyi bitirmiş öğrencilerimizin durumu hiç de iyi değil.
Matematiksel düşünme, matematik kurallarının ezberlenmesi değildir. Bu “rasyonel düşünce” demektir ki, akılla düşünmek, neden-sonuç ilişkisi kurabilmek, safsatalara kapılmamak, “özgür akıl, özgür irade” ile yaşamını biçimlendirmek demektir.
Bunu yapabilmek de matematiksel düşünme, fen bilgisiyle akıl yürütme, tarih bilinci ile dünyayı kavrama, coğrafya ile de olan biteni anlama yetisi gerektirir.
Böyle yetişenler kendilerine söylenenleri ölçebilir, kimlerin söylediğini kavrayabilir, duygularını yönetebilir, kendi geleceklerini de biçimlendirirler.
Böyle yetişenler erişkin oldukları zaman da gerek kişisel, gerekse genel seçimlerini “özgür akıl, özgür irade” ile yapabilirler.
Böyle olmadığı zaman, ülkenin çocukları kolay yolları seçer, hep sırtlarını dayayacakları destekler arar, genç olduklarında çaba harcamak yerine önüne çıkanlarla yetinir, seçimlerini de güvenmek istedikleri kişilerin yönlendirmelerine bırakırlar.
Böylece “emanete verilmiş akıllar ile ipotek altındaki iradeler” topluma egemen olur, kararları da onlar verdiği için,
“her toplum layık olduğu yönetime kavuşur”.
Durum böyle olunca buna teslim olmak mı gerekir?

***

Hiç de öyle değildir.
Eğer Alman toplumu içindeki özgür akıllı, özgür iradeli kişiler daha başta gerçekleri gördükleri zaman, Münih Birahanesi toplantısında Hitler’i gördükleri zaman harekete geçselerdi III: Reich Almanya’ya egemen olamazdı. Savaş sonrasında her türlü çileye mahkûm olan Almanlar bu gerçeği utanarak kabul etmişlerdir.
Rönesans’ı başlatan ülke olarak İtalya, kendi gelişme ilkelerine sahip çıksaydı, Mussolini faşizmi bu ülkede egemen olamazdı.. O yılları İtalyanlar utanarak unutmak istemekteler.
Şimdi Türkiye seçimlerin kavşağındadır.
Önce, Cumhurbaşkanlığı seçimi.Arkadan da genel seçimler yapılacaktır.
Türkiye, ülkeyi Ortadoğu bataklığına sürükleme eğiliminde olan, o kaosa silah gönderen, mezhep ayrımcılığı yapan, kendi yanlışlarını pervasızca çıkardıkları yasaların arkasına saklayan bir kadroyu yeniden başına geçirecek midir?
Yoksa, geçmişte yaşananları doğru okuyup, artık “gene aldandık” demek yerine, aldanmamayı seçip, sağduyu sahibi olarak kendi geleceğini kendi ellerine alacak mıdır?
Önümüzdeki sınav budur.
Bu seçimlerin kararı ülkenin gelecek onyıllarını belirleyecektir.
Herkes, kendini bu seçimlerde görevli saymalıdır.
Sorumluluk, bütün geleceğin sorumluluğudur.

ÖNEMLİ NOT:
Başbakan Erdoğanı seçmek, tek adama bağlı Başkanlık sistemine “evet” demektir.
Ekmeleddin İhsanoğlu’nu seçmek, bilim tarihini bilen, uygarlığı kavramış, olgun bir kişiliğe yetki vermektir.
Kararımızı buna göre verelim…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları