Erdal Batmaz

Feda

07 Temmuz 2012 Cumartesi
\n

Her şeyin hızla kirlendiği, satıldığı veya pazarlandığı, küresel yaklaşımlar masalıyla ulusal olan her şeyin tekellerin emrine verilmeye başlandığı 2000’li yılların başında, elbette ki Seba Beşiktaşı ve felsefesi, adının sonradan endüstriolacağı futbol piyasasına uygun düşmüyordu. Çünkü ulusaldı, ticari değildi ve henüz ruhunu satmamıştı. Beşiktaşta var olan, takdir edilen yaklaşım, Şeref Beyden beri topluma, kendisine ve rakiplerine aynı tevazu ve saygı ile devam ediyorken bir anda eski ve romantikbulunarak atıldı.

\n

Kurucuların ve unutulmaz Başkan Sebanın, bu kulübe ait olma duygusunu bir kimlik gibi taşıyan taraftarlarının, yani o felsefenin sahiplerinin bunun reklamını yapmadığı ortamda, kazanmak için emek verilmemiş paraları saçmayı marifet bilenlerin kulübü getirdikleri iflas masasında birden adı Beşiktaşlılık duruşuolan bir yalan uyduruldu! Oysa kimsenin bundan farklı bir duruşu yoktu ki Beşiktaşta. Niyeti de.

\n

Elbette sonradan gelen mirasyedi ve küresel sermaye pazarlamacıları dışında! Kulübün mali yapılanmasını bir uyuşturucu tutkunu haline getirip sürekli birilerinin kendi kof reklamı için para vermesi düzenine getirilmesi sırasında ses çıkaramayanlar, bir gece yarısı elleri titremeden, kulüp senetlerine imzalarını korkmadan atarak, 8 yılda sokağa atılan yüz milyonları iki yılda Beşiktaşa ödettirmeyi marifet sandılar. Bu acı süreçte büyük olmanın çok parası olmak ve milyonları harcamak anlamına gelmediğini çok iyi anladı Beşiktaş. Anladı ama korkarım ki eski saraylı misali evdeki gümüşleri satma pahasına. Büyük bedeller ödeyerek ve bir süre de ödemeye devam etmek zorunluluğunda olarak. Şimdi bekle ki duruşun sahibi olduğunu söyleyenler bu parayı bağışlasın. Çıldırt bizi başkannidalarıyla dalgalanan tribünler, şimdi bu enkazı kaldıracak olanları kısa sürede sorgulamaya başladı. Ne acı...

\n

Şimdi Beşiktaşta yeni bir düzen kuruluyor. Bu yeni düzenin sahiplerinin asıl amacı öz kimliğe dönmek. Çok da istekli olarak yönetime geldiği söylenemez bu yöneticilerin. Bir anlamda cami avlusunda bulunan çocuğun zorunlu olarak kucağa alınması gibi bir şey bu. Ama yine de temel yaklaşımları öze dönmek, özkaynak düzenini ayağa kaldırmak. Böyle diyorlar, sözün sahipleri. Görmek lazım. Beşiktaşın yeni başkan ve yöneticileri, sorunların çözümünde şüphesiz ki en ağır yükün altında. Başarılı olmaları sadece Beşiktaş camiasının değil aynı zamanda, futbol dünyasının samimi diğer kesimlerinin de arzusu.

\n

Ancak karşılaştıkları sorunu çözmek, sanki bütün problem kulübün ipotek altına alınan mali yapılanmasındaymış gibi düşünmekle olmaz. Artık bıktırıcı bir hale gelen bu ağlama hali, paramız yok feryatları ile de olmaz. Büyük kulüp olmanın yazılı olmayan kuralları vardır. Her şeyi gidenler yaptı deyip sorumluluktan da kaçılamaz, büyük kulüplerde. Şimdi yeni dönem yeni bir sloganla başladı: Feda.Feda edilenin yine malum değerler olmaması gerek! Taraftarın ya da kulübün sahiplerinin kaynaklarına yeni bir el uzatma taktiği de olmaması gerek. Ve yine başta takımın teknik sorumlusu olmak üzere boş sözleşmeyeimza attım, bakın görün neleri fedaettim kandırmacası da olmaz! Burası yöneticiler ayrık herkesin profesyonel emeğini sattığı bir yer. Bu yere en son çalışılan yerin katbekat üstünde ücretler ile gelenlerin sorumlulukları ucuz hamasetle de gözden kaçmaz. Umalım ki fedaderken feda edilen Beşiktaş olmaz!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları