1 Mayıs’a doğru

1 Mayıs’a doğru

29.04.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

“kıpkızıl, kan kırmızı bayraklarımızın/ alevinden/ sarı kursak bir balon gibi soldu güneş/ ciğerlerimizde şişen türküler ateş!” diyordu büyük şair Nâzım Hikmet, “İstanbul’da Bir Mayıs” şiirinde. Bundan tam iki yıl önce DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun arzusuyla, az bilinen bu şiir, Ozan Çoban ve Güneş Demir tarafından bestelendi. Böylece İşçi ve Emekçi Bayramı’nda söylenecek bir marş daha belleğimize eklendi. Her 1 Mayıs’ta söylediğimiz, Sarper Özsan’ın o muhteşem bestesi, “Günlerin getirdiği baskı, zulum ve kandır” dizeleriyle başlayan marş ise Ankara Sanat Tiyatrosu’nun Kızılay’daki o sıcacık sahnesinden taşarak alanlara indi. Gorki’nin Ana romanından Brecht’in oyunlaştırdığı eserden günümüze kuşaktan kuşağa aktarılan efsanevi oyunculuklar kaldı. AST’ın 1974/75 sezonunda Ana’yı Rutkay Aziz yönetmiş, Meral Niron, Savaş Yurttaş, Erkan Yücel, Salih Kalyon, Rana Cabbar ve Erol Demiröz her sahneye çıktığında salon seyircilerin alkışlarıyla inlemişti.     

***

Gorki’nin “Ana”sı yoksulluğun kıskacında kıvranan, çaresizlik ve umutsuzluk içinde yaşamını sürdüren, olanla yetinen, dahası susan, dini inancın baskısıyla çaresizlik içinde yaşamını sürdüren binlerce kadından biriydi. Aynı bizim coğrafyamızda yaşayan kadınlar gibi. Çocuk yaşta evlendirilen, mal gibi alınıp satılanlar gibi... Dinbaz düzenin pençesinde yaşam hakları elinden alınanlar gibi... Erkek egemen anlayışın çelme taktığı, dövülen, sömürülen, öldürülenler gibi... Çocuğunu saç kurutma makinesiyle ısıtmaya çalışıp yaşam onurunun ayaklar altına alınması karşısında intihar edenler gibi... Ana’nın geçirdiği dönüşüm bütün toplumun geçirdiği dönüşümle doğru orantılıydı. Bizler ise zorunlu kölelik düzenini değiştirmeye çalışanların direnci sayesinde ayakta duruyoruz. 1 Mayıs biraz da onları hatırlama günümüz değil mi? 

***

Tarih: 22 Temmuz 1980. İki gün önce Başbakan Nihat Erim öldürülmüş. Cenaze töreni nedeniyle İstanbul’u yoğun bir gün bekliyor. Kahvaltı masasında, eşi Sebahat, “Hiç değilse bugün işe gitmemesini” rica ediyor. Ama o durur mu? Karısına sarılıyor, ceketini giyinip evden dışarı çıkıyor. Belki son defa camdan ona el sallayan karısına bakıyor. Koruma polisi ile arabasına biniyor. Bu sırada turuncu Renault marka bir araba yanaşıyor ve çapraz ateş açıyor. Küçük kızı Nilgün, merdivenlerden koşarak inip babasının katiliyle burun buruna geliyor. Çığlık çığlığalar. Hastaneye götürülürken Kemal Türkler’in son sözü duyuluyor: “Benden işçilere selam söyleyin!” Şair Sennur Sezer, yeniden onun dizelerini yorumluyor bir şiirinde: “Kitapları öldüremezler/ Alanlarda bizi vuranlar/ Tarihi geriye döndüremezler/ Hoşça kalın/ Sürdürün savaşı arkadaşlar”     

***

DİSK’in kurucu başkanı Kemal Türkler, defalarca önü kesilse de işçilerin her zaman yanında olan, ülkemizdeki sendikal hareketin öncü ismiydi. 15-16 Haziran direnişinde de en önde o vardı. DİSK’in kapatılmasına karşı çıkan işçilerin örgütlenmesinde de... 1976 yılında 1 Mayıs, ilk defa büyük bir kitleselliğe ulaştı. Beş yüz bine yakın göstericiye konuşan Türkler, “1 Mayıs her şeyden önce, her ülkede ve tüm dünyada, sermaye egemenliğine ve zulme karşı birlik ve mücadele bayrağıdır” diyordu. Ertesi yıl yine onun önderliğinde, Taksim’e yüz binlerce insan sığmadı. Alana yaylım ateşi açıldı, panzerler sürüldü. Böylece otuz altı insanımız yaşamını yitirdi. Ruhi Su’nun sesinden “Bu meydan kanlı meydan” türküsü kalbimize kazındı. Türkler’in davasını torunu sürdürdü ve bir siyasi cinayet daha zamanaşımına uğradı. 

***

İşçilerin sevdalısı yazar Orhan Kemal, “Baba Evi” romanında, “Ey açlık! Seni midemde, iliklerimde, kanımın yuvarlarında duydum. Ve sen, benim iyi, benim koruyan ve merhametli olan soyum, insan soyu, sen sonsuz tokluğu fethedeceksin!” diyordu. Günün birinde Orhan Kemal’in düşlerinin gerçekleşmesi mümkün olacak mı dersiniz?                     

Bu 1 Mayıs’ta da binlerce emekçi sonsuz tokluğa ulaşmayı bekliyor. Yitirdiği onca emekçi ve emekçi sevdalısını anarak...

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025