Yücel Erten’in 60. sanat yılı

22 Ekim 2022 Cumartesi

Melih Cevdet Anday, toplumsal olaylara, doğaya, varsıl yoksul çelişkisine, yöneten azınlığın yönetilen çoğunluk karşısındaki davranışlarına bakarken duyarlılıklarını besleyen ana kaynaktan, düşün kaynağından almıştı gücünü. “Yanyana” kitabından ötürü hakkında 7.5 yıl hapis istemiyle dava açıldığında, Jean Paul Sartre’ın bir sözünü anımsamıştı: “Önemimizi Alman işgalinde anladık.” Ne yazık ki ülkemizde örgütlenmiş cehaletle işbirliği içinde olan iktidarlar, zaman zaman sanatın olmazsa olmazı özgür düşünceye set çekti. Edebiyat ve sanat insanlarımız da bu bariyerleri aşmak için sürekli teyakkuz halinde eşikleri atlama çabası içine girdi. Ne acı ki yalnızca sanatlarını düşünme hakkı ellerinden alındı. Süreçte kendilerini bambaşka bir atmosferde buldular. 

***

Ülkemizde tiyatro sanatının usta ismi, yönetmen, oyuncu, yazar, çevirmen ve eğitmen Yücel Erten de önüne koyulan bariyerleri atlama konusunda maharetli olmak zorunda kaldı hayatı boyunca. Metin Altıok’un, “yeniden doğdum kendi külümden/ Ben ankaydım konuşuldum” dizeleri gibi her defasında yeniden güçlenerek çıktı cendereden. Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun olduktan sonra Almanya’ya gitti. Folkwang Hoshshule’nin tiyatro bölümünde o yıl reji sınıfının tek öğrencisi oldu. Ancak Mahir Canova’dan gelen düş kırıcı mesaj sonunda, konservatuvarın burs kapısı kapandı. Bu onun yaşama sanatında gördüğü ilk büyük darbeydi. Kendisine son anda tanınan Alman hükümetinin bursuyla öğrenimine devam etti. Mezuniyetinde ise Kadınlar Devleti rejisiyle Folkwang Ödülü’nün sahibi oldu. 1974 yılında yurda döndü. Konservatuvarda kadro değişmiş müdürlük görevine Muammer Sun getirilmişti. Tiyatro bölümüne atandı. Bir süre sonra yeniden yönetim değişince naklini Devlet Tiyatrosu’na aldırdı. Ne yazık ki işler yolunda gitmedi. Recep Bilginer’in Parkta Bir Sonbahar Günüydü oyunu eline verildi. Yücel Erten, reji anlamındaki büyük zekâsını oyuna gösterdi. Almanya’dayken alelacele rejisör olarak görevlendirildi. Böylece ikinci kere kapıya konulmuş oldu. 1978 yılında iktidar değişmiş, Bülent Ecevit başa geçmişti. Bu ılımlı hava Devlet Tiyatrosu’nda da değişimi başlatmış. Uzun yıllar görev yapan Cüneyt Gökçer alınmış, yerine Ergin Orbey genel müdür olmuştu. Bu defa rejisör kadrosuyla Devlet Tiyatroları’na girdi. Ancak Cüneyt Gökçer yeniden genel müdür olunca 1980 yılında disiplin kurulu kararıyla tiyatrodan uzaklaştırıldı. Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararıyla tekrar dönse de sanatını yapamaz hale geldi. Ancak kurucusu olduğu sanatevinde Aristofanes’ten uyarlayıp yönettiği Barış’la o yılın neredeyse bütün tiyatro ödüllerini topladı. Onunkisi gerçek bir direnme öyküsüydü. 

***

Yücel Erten denilince sadece yönettiği doksana yakın oyun üstünden bile çok fazla akademik ana başlık çıkabilir: Yücel Erten oyunlarında yerel motifler, Shakespeare yorumları, antik Yunan uyarlaması gibi. Ayrıca Yücel Erten’in çevirilerinde tercih ettiği oyunlar, zihin açıcı eğitmenliği, kamu tiyatrolarında sorunlara çözüm süreci de ihmal edilmemesi gereken başlıklar arasında yerini alır. 

***

Geçtiğimiz çarşamba gecesi Devlet Tiyatroları ve Kocaeli Şehir Tiyatroları’nın eski genel sanat yönetmeni, İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın kurucu genel sanat yönetmeni Yücel Erten’in doğum günü ve 60. sanat yılı Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde büyük bir coşkuyla kutlandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in sanat alanındaki büyük yol açıcılığını böyle bir gecenin düzenlemesi adına gösterdiği incelikte yeniden tanık olduk. Yücel Erten’in dostları, Ahmet Mümtaz Taylan, Hüseyin Avni Danyal, Hatice Aslan, Sündüz Haşar, Güvenç Dağüstün, Burçin Büke, Beyazıt Gülercan, Tomris Çetinel, Turgay ve Selva Erdener, Özge ve Selçuk Borak, Çiğdem Erken, Zafer Algöz, Orhan Alkaya, Hakan Meriçliler, Müge Kızılbağlı ve Hatice Altan, Zeynep Altıok ona sahneden seslendi. Bize de iyi ki doğdun Yücel Erten demek düşüyor. 

***

Sait Faik, “Dünyada tek namuslu insan varsa, onu aramaya, bulmaya mecburuz, mahkûmuz...” demişti. Tiyatro sanatı da insanın zaaflarını ortaya koyarken gündüz elinde fenerle insan arayan Diyojen gibidir. Yücel Erten iyi ki o feneri yıllardır tutuyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları