‘Ur-Faşizm’

28 Temmuz 2016 Perşembe

Umberto Eco, The New York Review of Books’da 21 yıl önce “Ur-Fascism” başlıklı bir deneme yayımlamış. Eco, çeşitli otoriter rejimler arasında önemli farklar olmasına karşın bunların bazılarını faşist olarak tanımlamamıza olanak veren bir “Ur- Faşizm” (faşizmin temel özelliklerini) düşünebileceğimizi yazıyor. Eco’ya göre kimi zaman birbiriyle çelişebilen bu özellikler bize “faşist hareketi”, rejimi tanıma olanağı veriyor.
Sosyalist hareketin, Dimitrov, Troçki, Gramsci, Reich gibi yazarlarıyla, çok zengin, karmaşık bir “faşizm” teorileri tarihi var. Eco’nun denemesi, teorik olmaktan daha çok, ilginç ve dikkatle yapılmış gözlemlere dayanıyor. Ben ancak bu hafta okuma fırsatı bulabildiğim yazıdaki Ur-Faşizmin özelliklerini özetleyerek aktarmaya çalışacağım.
1) Gelenek kültü. Geçmiş bir zamandaki yaşam pratiklerine, kullanılan dile özel ilgi. Tüm bilginin aslında geçmişte gizli olduğuna inanç. Yeni bir şey öğrenmenin yolu ancak eski bilginin kodlarını çözmekten geçiyor.
2) Aydınlanmayı, Akıl Çağı’nı dejenerasyonun başlangıcı olarak görmek. Akla değil duygulara öncelik vermek
3) Kültüre, entelektüellere karşı bir düşmanlık. Muhalif entelektüellere ve sanatçılara yönelik “dejenere entelektüeller”, “kadınsı züppeler”, “kalın kafalılar”, “üniversiteler komünist yuvası” vb., gibi tanımlamalarla, simgesel şiddet uygulamak.
4 ) Liderden farklı düşünmeyi ihanet olarak görmek.
5) Etnik, dini, cinsel pratikleri açısından farklı olandan korkmak.
6) Düş kırıklığı yaşayan geniş kitlelerden oluşan bir toplumsal taban. Dün orta sınıf, şimdilerde işçi sınıfının bir kısmı, lümpenler.
7) Belirgin bir toplumsal kimlikten yoksun bırakılanlara sunulan, aynı ülkede doğmuş olmak, (aynı dinden, mezhepten olmak-E.Y.) gibi bir ortaklıktan kaynaklanan soyut bir kimlik.
8) Düşmanlarının refahından, siyasi gücünden korkmak. Diğer bir deyişle “öteki”ni hazları yaşayabildiğini düşünerek kıskanmak (E.Y). Ur-Faşizmin düşmanları hem çok kuvvetlidir, her zaman bir komplo içindedir, hem de kolaylıkla tanımlanabilecek kadar şeffaf, kolaylıkla alt edilebilecek kadar zayıf.
9) Hayat sürekli bir savaştır. Bu nihai savaş fikrine açılır.
10) Halkçı bir seçkincilik. Bir taraftan her vatandaş, (grup üyesi- E.Y.) dünyanın en iyi kümesine aittir. Partiye katılanlar ise en iyileridir. Herkes partiye katılabilir. Diğer taraftan, halk o kadar zayıftır ki güçlü bir liderin varlığına gereksinim duyar.
11 ) Ur-Faşizmde kahramanlık kültü, ölüm kültüne açılır. Faşist toplumda kahraman ölümü arzular, ölmek için sabırsızlanır bu sabırsızlıkla birçok insanı ölüme gönderir. Ölüm şerefli bir şeydir.
12) Sürekli savaş ve sürekli kahramanlık, oynanması zor bir oyundur. Bu nedenle Ur-Faşizm irade gücünü cinsel konulara transfer eder. Kadınlara değer vermemek, standart olmayan cinsel pratiklere (LGBTİ- E.Y.) düşmanlık, maçoluk buradan kaynaklanır. Seks bile oynanması kolay olmayan bir oyun olduğundan Ur-Faşist, silahlarla oynar. Bu oyun ona, savaş ve seksin yerine ikame edilen bir fallusa erişme fantezisi sağlar.
13 ) Ur-Faşizm, seçici bir popülizme dayanır. Bireylerin birey olarak hakları yoktur, bir halk olarak homojen bir bütünlük oluştururlar. Bu bütünlük ortak iradenin ürünüdür. Ancak insan kalabalıkları ortak bir irade sergileyemediği için lider onların iradesine tercüman olur. Bu nedenle Ur-Faşizm parlamenter pratiklerden nefret eder. Böylece gücünü kaybeden bireyler aktif bir rol oynayamaz ancak gerektiğinde göreve çağrılırlar.
14) Ur-Faşizm, bir “yeni dil” konuşur. Sözcük hazinesi yoksullaştırılmış, basitleştirilmiş dil, karmaşık, eleştirel akıl yürütmeye olanak veren araçlara ulaşımı engeller.
Sanırım bu kadarı da faşistleri ve faşizmi tanımaya yeter.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AKP’de travma... 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları