Erinç Yeldan

Bölgesel Kalkınma İçin Teşvik Sistemi Yeterli mi?

27 Kasım 2013 Çarşamba

Neredeyse son bir aydır yazılarımız (QE diye anılan) Amerikan Fed kaynaklı parasal genişleme operasyonuna ayrıldı. Küresel finans piyasalarının coşkulu iniş çıkışları arasında reel ekonomide neler olup bittiği ikinci plana itildi gibi. Oysa geçen hafta ulusal ekonominin uzun dönemli geleceği açısından son derece önemli bir veri seti yayımlandı: Yatırım teşvik sisteminin yıl başından bu yana kazanımları Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından tanıtıldı. Bakan Çağlayan, yeni teşvik sisteminin (yoksul) 6. bölgeyi şahlandıracağını belirterek söz konusu bölgede ocak-ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre öngörülen sabit yatırım tutarında yüzde 216, istihdam bazında ise yüzde 60 artış yaşandığını açıkladı.

***

Bildiğimiz gibi mevcut yatırım teşvik sistemi 15 Haziran 2012 tarih ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe girmiştir. Yeni teşvik sistemi, “kalkınma planları ve yıllık programlarda öngörülen hedefler doğrultusunda tasarrufların katma değeri yüksek yatırımlara yönlendirilmesi, üretim ve istihdamın artırılması, ... bölgesel gelişmişlik farklılıklarının azaltılması, kümelenme ve çevre korumaya yönelik yatırımlar ile araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi” amaçlarıyla yürürlüğe konulmuştu.
Yeni teşvik sistemi kapsamında ulusal ekonomi altı bölgeye ayrılmış ve dört farklı uygulama ile “küresel düzlemde rekabet gücünün artırılması hedeflenmiş” idi. Bu çerçevede, “Genel Teşvik Uygulamaları”, “Bölgesel Teşvik Uygulamaları”, “Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki” ve “Stratejik Yatırımların Teşviki” gibi farklı destek araçlarla ekonomik gelişmeye ivme katılması amaçlanmıştı. “Bölgesel Teşvik Uygulamaları” ile her ilde desteklenecek sektörler, illerin gelişme eğilimi olan alanları ve ekonomik ölçek büyüklükleri dikkate alınarak tespit edilmiş ve bölgelerin gelişmişlik seviyelerine göre yardım yoğunlukları farklılaştırılmış idi.
Ekonomi Bakanı Sayın Çağlayan’ın sunumundan yararlanarak, 2013 yılı uygulama sonuçlarını inceleyelim. Aşağıdaki tabloda Ocak-Ağustos 2013 arasında yatırım teşvik sistemi altında bölgeler düzeyinde yatırım harcamaları ve istihdam kazanımları sergilenmekte
Söz konusu dönemde toplam 3 bin 370 adet yatırım belgesi teşviklendirilmiş. Desteklenen sabit yatırım harcaması tutarı 50 milyar TL, yaratılması planlanan istihdam ise 121 bin 235 kişi olarak öngörülmekte. Tabloda “yüksek gelirli” ilk iki bölge, “yoksul” konumdaki 5. ve 6. bölgeler ile karşılaştırılıyor.

Yatırım Teşvik Sistemi Uygulama
Sonuçları: (Ocak - Ağustos 2013) Sabit Yatırım İstihdam

Belge          Adedi          (Milyar TL)        (bin kişi)
1. Bölge       1,233              19,8                  47,240
2. Bölge       562                  9.5                   18,569
5. Bölge       339                  3.3                   11,516
6. Bölge       575                  5.7                   18,068
TOPLAM       3,370               50.6                 121,235

Veriler, tüm yönlendirmelere karşın, “yüksek gelirli” bölgelerin toplam teşvik sistemi içerisindeki ağırlığının devam etmekte olduğunu belgeliyor. 1795 belge ile bu iki bölge toplam belge başvurusunun yarısını almış. 1. ve 2. Bölgede teşviklendirilmiş yatırım harcamaları 30 milyara ulaşarak toplamın neredeyse üçte ikisine ulaşmakta. Yoksul 5. ve 6. bölgelerde ise toplam yatırım harcaması sadece 9 milyar TL düzeyinde ve toplamın sadece beşte biri. Bir önceki yılın aynı dönemine görece 6. Bölgede teşviklendirilmiş yatırım harcamalarının 2.6 milyar TL’den 5.7 milyar TL’ye yüzde 216 artırılmış olduğu sözleri aslında son derece cılız olan baz etkisinden kaynaklanmakta ve bu haliyle bölgesel eşitsizliklerin sürmesi gerçeğini değiştirmiyor.
Salt piyasa sinyalleriyle yönlendirilmiş teşvik sistemi aracılığıyla, ulusal ekonomide hüküm süren ikili yapının (dualite) aşılmasının mümkün olamayacağı çok net anlaşılıyor. Bir yanda 1. Bölgeye akan 20 milyar TL yatırım ile 47 bin kişilik yeni istihdam; diğer yanda sadece 5.7 milyarlık yatırım harcaması ve 18 bin kişilik istihdam öngörüsü, bölgesel farklılıklara dayalı eşitsizliklerin önlenmesinde yeterli olunamadığının belgesi niteliğinde.
“Yüksek gelirli Türkiye”, “yoksul Türkiye’yi” sürekli yeniden üretiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları