Erinç Yeldan

Dörtnala Geldik Uzak Asya'dan...

05 Aralık 2012 Çarşamba

İktisadi büyüme ve büyüme kuramları, ekonomi biliminin en canlı konularından birisi. İktisat yazınında ilginç bir veri seti var: Agnus Maddisonun 2006 tarihli The World Economy: The Millennial Perspective ve 2007 tarihli Contours of the World Economy çalışmaları. Maddison çok renkli ve bir o kadar da yetkin bir tarihçi. Bizlere bu çalışmalarında MS 1. yıldan itibaren, günümüze değin sürede yüzyıllar bazında Avrupa ve yakın coğrafyamızdaki gelir düzeylerini araştırıyor.

\n

Maddisonun çalışmalarında Türk kavimlerinin dalgalar halinde Anadolu topraklarına geldiği günlerden başlayarak ekonomik faaliyetlerini izleyebileceğimiz bir özet tablo ilgimi çekti. Siz okurlarımla paylaşmanın ilgi çekici olacağını düşündüm. Maddisonun bulgularını aşağıdaki tabloda özetliyorum:

\n

Maddisonun verilerine göre Türkiye ilk bininci yıl sonunda yerkürenin kişi başına en fazla geliri olan coğrafyasını barındırmaktaydı. Bölgenin performansına en yakın ülkeler ise Mısır ve İtalya idi.

\n

Görsel medyada Muhteşem Yüzyıl diye anılan 1500lere gelindiğinde ise artık Türkiye coğrafyası küresel ekonomideki göreceli üstün konumunu yitirmekteydi. Maddisonun verilerine göre, Türkiye (1990 sabit fiyatlarıyla) 600 dolarlık kişi başına gelir düzeyinde çakılı kalarak, uluslararası işbölümü içerisinde giderek geriye düşmüş, İtalya, İspanya ve Avusturya gibi Avrupanın yeni ticaret ve üretim merkezlerinin ardında kalmış idi. Feodal Avrupanın dinamiği, İtalyan şehir devletlerinde ve Orta Avrupada yükselen kapitalizmin çekirdeğine dönüşmekte; yeni palazlanan burjuva sınıfı ise elde edilen iktisadi artığın yeniden sermaye birikimine dönüştürülmesini sağlayarak kapitalist birikimin kaynaklarını oluşturmaktaydı.

\n

1820’lerde sanayi devrimi sırasında ise Türkiye çok daha şiddetli ve kalıcı olarak geri bıraktırılmış yarı sömürge bir imparatorluk mirasçısı durumuna indirgenecek ve kapitalizmin çevre ekonomisinin sömürü mantığına tabi olacaktır.

\n

Anadolu topraklarında 900 küsur yıl hüküm sürmüş; imparatorluklar kurmuş; ve bu süreçte dünyanın en ileri uygarlıklarına öncülük etmiş olan Türk kavimlerinin, 1500lerle birlikte kapitalist sermaye birikiminin gerektirdiği düşüngüsel devrimin ve aydınlanmanın gerisinde kalarak, geri bıraktırılmış bir çevre ekonomisine dönüşmesi süreci, kuşkusuz sadece sultanların özel hayatlarıyla veya at sürmedeki maharetleriyle açıklanabilecek olgular değildir.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları