Vatansever, yüksek karakterli, çalışkan...

Vatansever, yüksek karakterli, çalışkan...

29.10.2023 12:15
Güncellenme:
Takip Et:

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında akıl ve bilime dayalı laik eğitim sistemiyle çağdaş dünyaya uyumlu bir kuşak yetiştirmek amaçlandı. Öğretim Birliği Devrimi ve Harf Devrimi yapıldı. İkinci yüzyıla girerken dinci cemaat ve tarikatlarla yapılan protokoller, “zorunlu” seçmeli din dersleri, zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri ile eğitim dinselleştirildi, bilimden, laiklikten uzaklaşıldı.

Cumhuriyetimizin kurulduğu 1923 yılında Türk eğitim sistemi tam anlamıyla karanlığın içinde. Eğitim çağındaki çocukların ancak dörtte biri okula gidebiliyor. Tüm ülkede 4 bin 894 ilkokul, 72 ortaokul, 23 lise, 64 meslek okulu bulunuyor. Ortaokullarda 5 bin 905, liselerde 1241 öğrenci okuyor. Henüz üniversite olamayan bir Darülfünun ve sekiz yüksekokul var. Bu kurumlardaki öğrenci sayısı sadece 2 bin 837 iken ülke genelinde 479 medreseye 8 bin öğrenci gidiyor. 12 milyon nüfusun sadece bir milyonu okuma yazma biliyor.

Eğitimde devrim

Atatürk ve dönemin aydınları, devraldıkları sorunların çözümünde önceliği eğitime veriyor. 3 Mart 1924’te gerçekleştirilen Öğretim Birliği Devrimi ile eğitim laik ve bilimsel eksene oturtuluyor, 1 Kasım 1928’deki Harf Devrimi ile okuryazarlığın önü açılıyor.

O yıllardaki eğitimin durumunu anlatan Prof. Dr. İsa Eşme, “1930’lu yılların başlarında 14 milyon civarındaki nüfusun 3 milyonu şehir ve kasabalarda, 11 milyonu köylerde yaşıyordu. Bunun için yeni bir eğitim devrimi, yeni bir atılım gerekiyordu. Bu atılım, bizzat Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisiyle 1936’da ‘Eğitmen Kursları’ denemesiyle başlatılacak olan ‘Köy Enstitüleri’ projesiyle sağlanacaktı. Enstitüler kısa sürede büyük başarı gösterdi, yüzyıllardır okul ve öğretmen görmeyen binlerce köy; okula ve öğretmene kavuştu ancak Hasan Âli Yücel’in 1946’da görevden uzaklaştırılmasıyla başlayan yeni dönemin ilk kurbanı Köy Enstitüleri oldu” diyor.

Prof. Eşme, 1950’den bugüne eğitim alanında yapılanlarla ilgili olarak şunları söylüyor:

“Cumhuriyet, akıl ve bilime dayanan laik eğitim sistemiyle çağdaş dünya ile uyumlu bir kuşak yetiştirmek istiyordu. Benimsenen eğitim sistemiyle aklın ve bilimin rehberliğini özümsemiş, Cumhuriyet değerleri ve ülke sorunlarına duyarlı, boyun eğmeyen, hakkını arayan, ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ yurttaş yetiştirilmesi hedeflenmişti. Cumhuriyetin ilk 70-80 yılında, verilen bazı ödünlere rağmen bu büyük ölçüde başarılarak ülkemiz bulunduğu coğrafyada örnek bir ülke oldu. Peki, son 20 yılda uygulanmak istenen eğitim sistemi ile nasıl bir yurttaş yetiştirilmek isteniyor? ‘Dindar, muhafazakâr, ait olduğu grubun değerlerine duyarlı, itaatkâr, biat kültürünü benimseyen, eleştirel düşünceye kapalı, ait olduğu grubun emirlerine bağlı’ yurttaş. ‘Eğitimde 100 yılda nereden nereye geldik’ sorusunun cevabı, Cumhuriyetin başındaki yurttaş yetiştirme hedefleriyle son dönem benimsenen bu hedefler arasındaki farkta saklıdır.”

Eğitimde birlik sağlanamadı

Prof. Dr. Mustafa Özcan, “Cumhuriyetin 100. yılında eğitimde birliğin tam olarak sağlandığını söylememiz mümkün değil. Buna bir örnek olarak Kuran kurslarını verebiliriz.Kuran kurslarına giden öğrenci sayısındaki artış bu hızla giderse 10 yıl sonra yaklaşık 2 milyon çocuk, pedagojik formasyonu olmayan, imam hatip lisesi mezunu öğreticilerden aldıkları eğitimden sonra ilkokula başlayacak. Bu durum Atatürk dönemi yasalarıyla çelişiyor” diyor.

Eğitimde eşitliğin ve sosyal adaletin sağlanamadığını da belirten Prof. Özcan, şöyle devam ediyor: “İsmail Hakkı Tonguç’u ve Köy Enstitülerini anlayamadık. Köy Enstitüleri ve diğer yatılı okullar kapatılmamalıydı. Atatürk, becerili, üretken ve etkili öğrenciler yetiştirilmesini istiyordu. Öğrendiğini uygulayabilen, üretken ve etkili bir gençlik yetiştiremiyoruz. Okullar sınava hazırlama merkezine dönüştü. Kaderimiz eğitimle yazılıyor. Her aile çocuğunu en iyi okula göndermek istiyor. Bu ülkede okullar eşit değil.”

‘İrfan hayatımızda bir inkılap’

İstanbul Darülfünu’nun çağdaş bir bilim ve öğretim kurumuna dönüştürülmesine 1931 yılında karar veriliyor. İstanbul Üniversitesi’nin açılması, gazetemizin 1 Ağustos 1933 tarihli sayısında “İrfan hayatımızda bir inkılap: İstanbul Üniversitesi açıldı” manşetiyle duyuruluyor.

İstanbul Üniversitesi’nin kadrosuna Nazi rejiminden kaçmak isteyen çok sayıda Alman akademisyen davet ediliyor.

Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1933 tarihinde TBMM açılışında yaptığı konuşmada, “Arkadaşlar! Üniversite tesisine verdiğimiz önemi beyan etmek isterim. Yarım tedbirlerin kısır olduğuna şüphe yoktur. Bütün işlerimizde olduğu gibi maarifte ve kurulan üniversitede de radikal tedbirlerle yürütmek kati kararımızdır” diyor.

Sistem büyüyor, kalite düşüyor

Cumhuriyetin 100. yılına geldiğimizde üniversite sayısı 208’e, öğrenci sayısı 7 milyona ulaştı ancak kalitenin giderek düşmesi engellenemedi, akademik özgürlükler ve liyakat giderek büyüyen sorunlar olarak karşımıza çıktı. 

1982 yılında tasarlanan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu (YÖK) merkezi ve dayatmacı tutumuyla özerkliğe büyük yara verdi, yükseköğretim sisteminin tıkanmasına neden oldu.

Prof. Dr. Üstün Ergüder, bu konuda şunları söylüyor:

“Yaklaşık 40 senedir yürürlükte olan 2547 sayılı kanunun hiyerarşik ve bürokratik bir yapı olarak düzenlediği, bir üniversitenin olmazsa olmazı olan akademik özgürlük ve kurumsal özerklik giderek aşınmış, yükseköğretim sistemi birçok açıdan tıkanmaya başlamış ve zaten bütün sistemin merkeziliğine prim veren tasarımı zamanla ve pratikte daha da merkezi ve buyurgan bir yönetim tarzını teşvik eden bir evrimden geçmiştir. 1982’de tasarlanan YÖK elbisesi, o günden beri yapılan bir sürü yamaya rağmen her bakımdan çeşitlenen yükseköğretim sistemimize dar gelmeye başlamıştır.

Günümüzde ise bilim ve teknoloji çağına ayak uydurmak ve atılımlar yapmak, orta gelir tuzağından kurtulmak istiyorsak üniversitelerin kurumsal özerkliğine, akademik özgürlüğe ve kurumsal özerklik üzerine inşa edilmiş, kurumlar arası rekabeti özendiren sistem çeşitliliğine önem vermek hayati öneme sahiptir.” 

50 YILDA NELER OLDU?

Laik eğitim sürekli örselendi 1950’DEN 2000’li yıllara uzayan 50 yıllık sürede, Cumhuriyet eğitiminin ana direkleri olan öğretim birliği ve laik eğitim sürekli örselendi. Bunun en çarpıcı göstergelerinden ilki 1973’te çıkarılan Milli Eğitim Temel Kanunu’na eklenen bir madde ile imam hatip okullarının, Öğretim Birliği Yasası çiğnenerek liselere alternatif okullar haline getirilmesi oldu.

İkincisi, 12 Eylül askeri yönetimince 1983’te din derslerinin zorunlu dersler grubuna alınmasıydı. Son 20 yılda yapılanlar Cumhuriyetin eğitim ilkelerinin örselenmesinin ötesinde bir “dönüşüm” niteliğini aldı. Bu dönüşümün en radikal olanı 2012’de yürürlüğe giren ve kamuoyunda 4+4+4 olarak adlandırılan yapılanma.

‘Dürüst, çalışkan ve üretken’

ATATürK ve dönemin aydınları Türk gençlerinin şu özelliklere sahip olmasını istiyordu:

1-Vatansever, idealist ve fedakâr.
2- Becerili, aktif ve üretken.
3- Karakterli, dürüst ve erdemli.
4- İnkılapları yaşatan.
5- Çok çalışkan.

Sayılarla Türk eğitimi

  • Yükseköğretimde 7 milyon öğrenci
  • 2022-2023 verilerine göre toplam 208 öğretim kurumunda 6 milyon 950 bin 142 öğrenci, 184 bin 566 öğretim elemanı bulunuyor.
  • Öğrencilerin 6 milyon 204 bin 78’i devlet üniversitelerinde, 735 bin 433’ü vakıf üniversitelerinde, 10 bin 631’i vakıf yüksekokullarında öğrenim görüyor. 
  • Okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerdeki öğrenci sayısı ise yaklaşık 19 milyon. 

Yazarın Son Yazıları

‘Dur’ demek için buradayız!

Devamını Oku
25.03.2025
Satranç zorunlu ders olsa...

Satranç zorunlu ders olsa...

Devamını Oku
01.02.2025
MEB kitapları ile nereye kadar?

MEB kitapları ile nereye kadar?

Devamını Oku
07.01.2025
Yaratıcı işler bizim, rutinler yapay zekaya!

Yaratıcı işler bizim, rutinler yapay zekaya!

Devamını Oku
28.12.2024
'Bireysel' gitti 'toplumsal' geldi!

'Bireysel' gitti 'toplumsal' geldi!

Devamını Oku
08.11.2024
Başarı şart mı?

Başarı şart mı?

Devamını Oku
12.10.2024
Hangi okul derece yapıyor?

Hangi okul derece yapıyor?

Devamını Oku
25.09.2024
Orta sınıf çekildi, profil değişti!

Orta sınıf çekildi, profil değişti!

Devamını Oku
04.09.2024
Öncelik 'aç çocuklar' değil!

Öncelik 'aç çocuklar' değil!

Devamını Oku
24.08.2024
Ben Poyraz, tanışabilir miyiz?

Ben Poyraz, tanışabilir miyiz?

Devamını Oku
25.07.2024
Önce mutlu okul iklimi

Önce mutlu okul iklimi

Devamını Oku
11.07.2024
'Ben olamadım o olsun'!

Tezinizi ChatGPT yazarsa ne olur?

Devamını Oku
28.06.2024
Tezinizi ChatGPT yazarsa ne olur?

Tezinizi ChatGPT yazarsa ne olur?

Devamını Oku
09.06.2024
Almanya'ya nasıl gidilir?

Almanya'ya nasıl gidilir?

Devamını Oku
11.05.2024
Sorunlu 'çocuk algısı'nı nasıl yıkarız?

Sorunlu 'çocuk algısı'nı nasıl yıkarız?

Devamını Oku
02.05.2024
Bu kuyruk nereye?

Bu kuyruk nereye?

Devamını Oku
23.04.2024
Aman 'üstün' olmasın!

Aman 'üstün' olmasın!

Devamını Oku
06.04.2024
'Bizim Evde Eşitlik Var'

'Bizim Evde Eşitlik Var'

Devamını Oku
28.03.2024
Kızlar ‘hata yapma özgürlüğü’ istiyor (21 Mart 2024)

Kızlar ‘hata yapma özgürlüğü’ istiyor

Devamını Oku
21.03.2024
Çocuklar niye felsefe yapmalı?

Çocuklar niye felsefe yapmalı?

Devamını Oku
12.03.2024
Bu sınıfta 'böcek oteli' var

Bu sınıfta 'böcek oteli' var

Devamını Oku
17.02.2024
Eğitimle iyileşmek...

Eğitimle iyileşmek...

Devamını Oku
07.02.2024
'Merhamet' eğitimi çocuklara iyi gelir

'Merhamet' eğitimi çocuklara iyi gelir

Devamını Oku
22.01.2024
'Güneşimin önünden çekil'

'Güneşimin önünden çekil'

Devamını Oku
10.01.2024
Özgür, özerk ve demokratik üniversiteler için imza çağrısı

Özgür, özerk ve demokratik üniversiteler için imza çağrısı

Devamını Oku
03.01.2024
OKULDA ZORBALIK NEDEN ARTIYOR?

OKULDA ZORBALIK NEDEN ARTIYOR?

Devamını Oku
31.12.2023
Öğretmen mi başarısız öğrenci mi?

Öğretmen mi başarısız öğrenci mi?

Devamını Oku
09.12.2023
7 maddede çocukları savaşın etkisinden koruma kılavuzu

Denetleyin, destekleyin...

Devamını Oku
02.12.2023
Türkiye'deki çocukların içinde bulunduğu durum: Toplumsal dışlanma ve yoksulluk!

Türkiye'deki çocukların içinde bulunduğu durum: Toplumsal dışlanma ve yoksulluk!

Devamını Oku
22.11.2023
Gençlere göre en büyük sorun: Aile içi şiddet!

Gençlere göre en büyük sorun: Aile içi şiddet!

Devamını Oku
13.11.2023
Küçük prensler ve prensesler büyüyünce mutlu olur mu?

Küçük prensler ve prensesler büyüyünce mutlu olur mu?

Devamını Oku
06.11.2023
Vatansever, yüksek karakterli, çalışkan...

Vatansever, yüksek karakterli, çalışkan...

Devamını Oku
29.10.2023
Kışkırtma, dışlama, taciz, hakaret... Siber zorbalık her yerde!

Siber zorbalık her yerde!

Devamını Oku
26.10.2023
Eğitim için koş!

Eğitim için koş!

Devamını Oku
16.10.2023
Hepimizin okul numarası 1923!

Hepimizin okul numarası 1923!

Devamını Oku
10.10.2023
Okullarda 'Anne Terörü'

Okullarda 'Anne Terörü'

Devamını Oku
25.09.2023
Ödev çatışmaları başladı!

aa

Devamını Oku
18.09.2023
Ya okula gitmek istemezse...

Ya okula gitmek istemezse...

Devamını Oku
04.09.2023
Yabancı dile kaç yaşında başlamalı?

Yabancı dile kaç yaşında başlamalı?

Devamını Oku
29.08.2023
Küçük çocuklar "Ağır Stres" altında

Küçük çocuklar "Ağır Stres" altında

Devamını Oku
18.08.2023