Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kırmızı taraftan
Geçen haftaki yazımda Şampiyonlar Ligi’nde Manchester City-Bayern Münih maçı izlenimlerimi aktarmıştım. Manchester’in Mavilerinden sonra sıra şimdi Kırmızılarında; Manchester United’da. Avrupa Ligi’nde Sevilla ile yaptığı ve şu 84. dakikaya kadar 2-0 önde götürdüğü ve sonra kendi kalesine attığı 2 golle 2-2 bitirdiği maçta. O eski şaşaalı yıllardan sonra nereden nereye. Alex Ferguson’lu o görkemli yıllardan ardından Şampiyonlar Ligi’nin gediklisi Man U’yu artık Avrupa Ligi’nde izlemek bile şaşırtıcı. Dahası hiçbir büyük takım 84. dakikaya kadar 2-0 önde götürdüğü maçı hem de kendi kalesine attığı gollerle 2-2’ye getirmez. Aslında Man U yeniden yapılanma içinde ve iyi yolda. Ama henüz oturmuş, olgunlaşmış bir takım değil. Hep söylediğim şey; gol yememek için savunmaya çekilen takımlar ancak tesadüfi olarak istediğini elde edebilir. İlla ki top ona çarpar buna çarpar kaleye girer. Rakibi kendi kale önünden uzaklaştıracak bir oyun kurmak savunmanın ilk şartı. Bunu da ayağı iyi top yapan oyuncularla, uyumlu ve hızlı bir savunmayla yapmak mümkün. Yani öyle tekniği zayıf savunmacıları sahaya doldurarak değil.
EŞSİZ UNITED
Old Trafford’dan izlenimlere gelince. Bir kere United çok köklü bir kulüp. Bunu hemen anlıyorsunuz. Her şey son derece organize. Taraftarlar City’ye göre çok daha aktif. Ve tribünde yeni dostlar edindik, ben de yeni okurlar kazandım. Daha da önemlisi Man U’nun lige ambargo koyduğu, hakemlerin bile onlardan çekindiği “Man U ve diğerleri” pozisyonundan sonra bana çok daha sempatik geldiler. Man U kiminle oynarsa o takımı tuttuğum o yılların gerginliğini atmak da bana çok iyi geldi doğrusu.
BİZİM GERÇEKLERİMİZ
Ama en önemlisi futbolun özgürce oynandığı, kurumların işlediği bir ortamda bulunmak. Taraftarların futbolun ve kulüplerin yönetimlerine karşı denetim ve denge mekanizmalarını özgürce örgütlü işletebildiğini hissetmek. Ve tabi maça gitmenin, statta futbol izlemenin eğlenceli olduğunu görmek, bunu yaşamak ilginç geldi bana. İyi geldi diyemiyorum çünkü bizim ancak çok köklü değişikliklerle çözülebilecek o kadar derin sıkıntılarımız var ki. Hele depremin ve geçim sıkıntılarının ağır yükü altındaki bir ülkedenseniz. Nereye giderseniz gidin o ağır yük hep sırtınızda. “İyi” olmak ne mümkün.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması