Teröre Teslim Olmamak İçin

16 Mart 2016 Çarşamba

Terörü siyasetin yöntemi olarak seçenler, bildiğim kadarıyla istisnasız, savaştıklarını söyledikleri güçlere hizmet etmişlerdir. Yalnız bu kadar değil; kendi ideallerini, ülkülerini de teröre kurban verirler. Söyledikleri her söz değersizleşir, ortaya attıkları her iddia reddedilir, aldıkları her can sözcüklerini öldürür. Bu söylediklerim aynı zamanda terör yöntemlerini, faili bilinen ya da bilinmeyen cinayetleri yeğleyen, onlara meşruiyet kazandırmak isteyen devletler için de geçerlidir.

***

İşte kısa bir aradan sonra terör yine işbaşında. Ankara’da barış isteyenlerin mitingine saldıran teröristler, arkasından Merasim Sokak’ta can aldılar. Sonra Ankara’nın en önemli güzergâhını, insanların işe gidip gelirken, pazar gününün yorgunluğunu attıktan sonra eve ulaşmak, gencecik insanların neşeli bir günün sonunda kısıtlı bütçeleriyle belki bir buluşmaya gider ya da dönerken kullandıkları durakları, yoğun kalabalığı seçti kendini bir “şey” sanan terörist.

***

Hiçbir şey değildi aslında. Hiçbir şey değildi; çünkü ölümü seçen hiçbir şeydir. Onun herhangi bir davası olamaz. Savunulacak davalar, insanları yok etmeyi değil yaşatmayı seçer. Savunulacak davalar intikam duygusuyla beslenmezler; tam tersine kini, intikamı reddederek kendilerini büyütürler. Mazlum ve mağdurdurlar, mağrur değil. Zalimlerwle savaştığı iddiası teröristin hiçbir zaman sığınacağı bir liman olamaz; çünkü terör zulmün, terörist zalimin ta kendisidir.

***

Solcular terörle tarihin hiçbir devrinde barışık olmadılar. Kimi zaman öfkelerinin kurbanı olan, zalimlerden öç almak için ortaya çıkanlara karşı çıkmakta da tereddüt etmediler. Zalimin zulmüne, değirmenine su taşımanın zararının hem teorisini hem pratiğini yaptılar. Peki, ne oldu da şimdi siyasetin başlıca aracı olarak tüm dünyada baştacı ediliyor? Ne oldu da Doğu’da Batı’da kutsanıyor; neden insanlar kendi kutsal dünyalarının sözleriyle hemcinslerini katlediyor?

***

Tüm dünyada tıkanan sistem delirdi. Bir kere daha dünya savaşları çağlarının çılgınları siyaset meydanına çıktı; füzeleriyle, roketleriyle, atom bombası depolarıyla
yine sahnedeler. Sistemleri tıkandı; kaynaklar kuruyor, verimli topraklar çöllere dönüştü, devridaim makinesi çalışmakta zorlanıyor, saadet zincirleri koptu. Sömürünün daha fazlası, daha fazlası için “siyasetin her türü haktır, meşrudur” diye bağırıyor kravatlı despotlar, din adamları, rahipler, papazlar, şeyhülislamlar, her köşede bir başkası ortaya çıkan halifeler.

***

Terörün yeniden hortlamasının, savaşların terör yöntemleriyle, patlayan otomobillerle, kafa kesen canilerle yapılıyor olmasının nedeni budur. Tarihe karışmış Hitler’lerin, Mussolini özentilerinin ortaya çıkması, ABD’nin iki partili güdük demokrasisinde bile boy göstermelerinin nedeni budur.

***

Ve bütün mesele teslim olup olmayacağımızdır. Terör bizi teslim alacak mı? Bizi yıldıracak, amacına ulaşacak, baskıya, zulme, sömürüye karşı savaştan vazgeçirecek mi? Akbabaların, teröristlerin her zaman inkâr ettikleri ve hep edecekleri “de facto” işbirliği bir kere daha nefes almamızı engellemeyi, akciğerlerimizi iflas ettirmeyi başaracak mı?
Terör bizim güzel hikâyemize kötü bir son yazmak istiyor. Unutmayın yalnızca teslim olmayanlar ölmez, yalnızca onlar yenebilir terörü...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları