Tesettür Tamam Sırada Ne Var?

03 Kasım 2013 Pazar
Bundan sonra milletvekilleri türban
taksın mı takmasın mı tartışması eskimiştir.
Dörtten beşe çıkar, beşten 40’a, 50’ye
uzanır. Önemini yitirmiştir. Peki karşılığında
pantolon dengesi de kurulursa Meclis’te
çoğunluk bildiğini okumayacak mı? Bundan
böyle Muharrem İnce’nin dediği gibi öteki
meseleleri mi konuşmaya başlayacak
sayın milletvekilleri? İşsizlik, alıp başını
giden yolsuzluklar mı gündeme gelecek?
Deniz Feneri’ne mi döneceğiz? Hapisteki
gazetecileri, gençleri mi ele alacağız? Gezi
Parkı Direnişi’ne katıldıkları için yurtlarından
atılan öğrenciler mi Meclis kürsüsünde
dile getirilecek? Ne olacak bundan sonraki
gündem maddemiz?
***
Sırada çok kullanımda olmayan, daha
doğrusu tarikat ehlinin, İslam ulemasının
her zaman gündeminde olsa da toplumun
gündeminde yer almayan, kullanılmayan
kavramlar var. Siz tesettürle işin bittiğini
zannedebilirsiniz ama yanılıyorsunuz.
Size bir iki örnek vereyim de ona göre
kendinizi yeni tartışmalara hazırlayın, yeni
kavramlar karşısında ne yapacağınızı
düşünün. O kavramların karşısına
pantolonla çıkamazsınız. O kavramların
karşısında ancak aşkın bir aydınlanmanın,
zamanın ruhuna köklü bir itirazın gücüyle
durabilirsiniz.
***
İşte bunlardan birisi “şirk”tir.
Size önce üstü kapalı, öteki dinlere
inananlarla birlikte yaşamanın kurallarını
hatırlatarak belki de nazikçe “İslamda
şirk ve müşriklere tolerans sıfırdır”
denilecektir. Hemen arkasından “şirk”in
zaman ve zemin içindeki kapsamı da
yine şiddet ve celâl ile açıklanacak, şöyle
denilecektir: “Ayrıca belirtmek gerekir ki
şirk, miladi 610-632 yılları arasında Mekke
veya Arap yarımadasında gözlenen
tarihsel bir kategori değil; kıyamete kadar
ve dünyanın her bölgesinde görülebilecek
evrensel bir bakış açısı, Allah karşısında
bir tutum alıştır.”
“Hayır ne münasebet, benim inancım
seninkinden farklı, ben dindar değilim”
türünden itirazlar için üst perdeden tolerans
kapılarını açarken sizin durumunuzu sizin
yerinize “tayin” ve “takdir” edeceklerinden
de kuşku duymamalısınız. “Ateiste dahi
hoşgörülü olacaklarını büyük bir kibirle
söyleyenler, inancı farklı tarif edenlere,
kendileri gibi anlamayanlara hoşgörüyle
yaklaşabilirler mi?” diye sormayın, zaten
nasıl yaklaşacaklarını âlimleri aracılığı ile
ilan ettiler bile. Şöyle dediler: “Putpereste
gösterilecek yegâne ihtiram (saygı) hayat
hakkı, can güvenliğidir, yoksa putu,
inancı veya inancının gereği pratikleri
değildir.” Ben mi yanlış anlıyorum; “hayatta
kalabilirsin, ama inancının gereklerine
saygıyı hayal bile etme” demiyor mu âlim
Ali Bulaç kardeşimiz.
***
Tesettür tamamdır, bundan böyle
kadının ortalarda görünmesinin zamanı
geçmiştir. Hele hamileyse zinhar ortalıkta
dolaşmayacaktır. Zaten pek az yer aldığı
çalışma hayatında boy göstermesine
de artık lüzum kalmamıştır, kocaların
görevi eşlerine bakmak değil mi? Şimdi
artık bu tartışmayı bir kenara bırakıyoruz.
Meclis’te sorun çözüldüğüne göre artık üç
beş ateistin, solcunun konuyu kadınların
özgürlüğüne bağlamakta inat etmesini
kimse ciddiye almayacaktır.
Peki, şimdi Muharrem İnce ve
arkadaşlarının da “Tamam bu konuyu
hallettik artık memleket meselelerini
konuşabiliriz” demelerindeki mizahı da
anlamak, “ey İnce memleket meselelerini
dile getirmek, birinci planda tartışmak
için senin önündeki engel türban mıydı,
hay Allah iyiliğini versin” demek gerekmez
mi? O daha bilmiyor, şimdi gündemde yeni
kavramlar var, tesettür tamam ama “şirk”
koşanların kimlerden oluştuğunu, hangi
pratiklerin “mubah”, hangilerinin “günah”
olduğunu öğreneceğiz daha.
Şimdi “tebliğ” zamanıdır ve iktidarın
gücüyle yapılacak tebliğin gücünü bilir
misiniz siz?


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları