Hikmet Çetinkaya

Tecavüzcünle evlen!...

15 Aralık 2015 Salı

Karanlık, bir ülkenin damarlarına sızmaya başlayınca, “laik, demokratik, hukuk devleti”nin yapısı sarsılır.
Demokrasi ve özgürlüklerin laiklik temelinde yükseldiğini görmezden gelenler bugün yaşananların sorumlusudur
o yüzden.
AKP iktidarı toplumu, hukuku ve siyasal alanı dinselleştirmeyi tüm gücüyle sürdürüyor...
Meclis Başkanı milletvekillerine yeni yıl armağanı olarak “besmeleli takvim” dağıtırken devletin okullarında uygulamalı din dersleri, camilerde ve mezarlıklarda yapılıyor.
Besmeleli takvim, uygulamalı din dersleri laik devlet yapısına ters düşmüyor mu?
Meclis Başkanı’nın dağıttığı takvimin yapraklarında “Sizin en hayırlınız Kuranıkerim’i öğrenen ve öğretendir” ve “Kuran oku ve yücel” gibi ifadeler yer almasını önemsiyor insan.
Dindarlıkla dinciliği birbirine karıştıranlar uygar bir toplum olmamızın önünde en büyük engel.
Siyasetin çarkları böyle dönüyor; din, siyasetçilerin kullandığı bir araç haline dönüşüyor.
Laiklik kavramı, din düşmanlığı olarak topluma yutturulmak isteniyor...
Türkiye bu bakımdan bir cennet!
IŞİD gibi köktendinci terör örgütlerinin Türkiye’yi yol geçen hanına çevirmesi, bu topraklarda yaşama olanağı bulabilmesi, bir başka deyişle barınması, militan toplaması bu yüzden.
Emperyalizm, küresel güçler bu tür terör örgütlerinden hep yararlandılar, kendi topraklarında onları beslediler ama Fransa’daki iki katliamı önleyemediler...

***

Başımızda hem PKK hem de IŞİD belası var...
İki terör örgütü Türkiye’yi kan gölüne çevirdi...
Ortadoğu’da halkların birbirini boğazlamasından, akan kandan yarar sağlayanlar çokuluslu tekeller, küresel ve emperyalist güçler.
Ortadoğu’da ve Anadolu’da çıkan her çatışmada kârlı çıkan hep onlar oldu...
Çatışmalar onların bilançolarına kâr olarak yazıldı.
Bir zamanlar “laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti” yapısıyla dalga geçip “laiklik dinsizliktir” diyenler 13 yıldır iktidarda olan AKP’ye destek verirken ne diyorlardı:
“Laiklik ne ki, uydurma bir kavram!”
Oysa laikliğin Türkçesi “halksal” anlamına geliyordu. Bu kavram eski Yunan’dan günümüze dek gelmiş, 1789 Devrimi’nde Fransa’da aydınlanmanın ateşi olmuştu:
“Devleti kilisenin egemenliğinden kurtarıp halkın kendi kendini yönetmesi...”
Bizde bunun karşılığı ise şuydu:
“Ulusal egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”
Bugün Türkiye’de ulusal egemenlik kimin elinde? Demokrasimiz hâlâ niçin topal ördek konumunda?
Can Dündar, Erdem Gül ve öteki gazeteciler zindanda...
Çok sayıda gazeteci ağır hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
Demokrasi ve özgürlüklerin gelişmemesinin nedeni çok açık...
Örnek mi?
Besmeleli takvim dağıtılması...
Toplumun hükümdarlığa boyun eğdirilme çabası...
İktidarın siyasal alanı, hukuku ve toplumu dinselleştirip laikliği önemsememesi...

***

Daha düne dek “Yeni Türkiye” diyorlardı, şimdi “Yeni Osmanlı” diyorlar...
Milletvekillerine dağıtılan 2016 takvimine Osmanlı padişahlarından Abdülmecit’in fotoğrafını koyuyorlar, BirGün’den Sebahat Karakoyun’un haberine göre...
Takvimin sayfalarında Arapça yazılmış besmeleler var.
Kuran’ı isteyen okur, besmeleyi isteyen çeker!
Tanrı’yla insanın arasına kul girer mi?
İsteyen namaz kılar, istemeyen kılmaz, sana ne?
Bu arada AYM, “çocuklara cinsel istismarda” bulunanların en az 16 yıl hapisle cezalandırılmasını öngören TCK maddesini iptal etmiş...
Bu ne demek biliyor musunuz?
“Tecavüzcünle evlen!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları