Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Faydalı Makale

04 Nisan 2015 Cumartesi

Şu laikçiler yok mu, hani şu otoriter laikler...
Onlara inat, Türkiye’nin Malezya’ya benzemeyeceğine dair kesin kanaatim vardır benim. Hem, Türkiye’de ayyuka çıkan “dinci” korkusu ile bunca yıl mücadele etmiş olan da benim.
Kendini laikliğin tek savunucusu sayanların estirdiği korku rüzgârına karşıyımdır. Neden? Kemalistlerin bizi zorladığı niyet okumasını reddediyorum da, ondan.
Ben, değil eşi türbanlı, kendi türbanlı olan bir kadının cumhurbaşkanı olabilmesinden yanayım. O yüzden, Kemalistler gibi darbeciliğe, otoriterliğe savrulmayı reddettim.
Gün geldi, ben, İslamcılarla Kemalistler kapışırken, demokrasi mücadelesi verdiğimi sanarken düpedüz “faydalı salak” durumuna düştüm. İyi kandırıldım vallahi, helal olsun bana.
Cumhuriyet zor bir proje idi, Cumhuriyeti demokratikleştirmek daha da iddialı bir işti. Altından kalkabilmek için ciddi bir çaba göstermek gerekirdi, zira altında kalmak işten bile değildi.
Bakın bana, ben altında kaldım mesela!
Demokratikleştik, demokratikleşiyoruz, ha bugün, ha yarın derken uyanamadık erken...
Dipnot: Bu makale her ne kadar kurgu gibi görünse de gerçekten alınmıştır.

Ayrışmanın Yarattığı Siyasal Düzen
Kulak asmayın siz yeni dünya düzeninin cafcafına. Yeni bir ortaçağdayız. Feodalizm; kavimleri, klanları, aşiretleri, soyu, sopu, özetle tüm kalıntıları ile iliklerimize dek işliyor.
Bindik küreselleşme denen gericileşme makinesine... İnsanlığın uygarlaşma, özgürleşme çabaları ile geçen en az 200 yıllık süreci geriye döndürdük.
Batı, kanlı sömürgecilik maskesini çoktan duvarından indirip suratına taktı. Ortadoğu mezhep bataklığında debeleniyor.
AKP sayesinde, laik ulus devlet yapısından giderek sıyrılan Türkiye de bu girdaptan payını alıyor:
1970’lerden başlayarak MC’lerle, kanlı boğuşmalar ve 12 Eylül karabasanı ile çıkılan “Türk-İslam sentezi”nin yolu, tepkisellikle Kürtçülüğe ve devlet desteğiyle de dinciliğe varmıştı.
Türk partisi vardı. Artık bir de Kürt partisi var. Sünni partisi deseniz, iktidarda.
AKP’nin yobazlığı karşısında ezilen Aleviler de, bir savunma güdüsüyle, kendilerini geçmişten bu yana en üst düzeyde temsil edebildikleri CHP’ye, üyelikten adaylığa, oradan yöneticiliğe değin tüm kademelerde örgütlü bir biçimde egemen oluyorlar. Son yapılan önseçimler bunun bir göstergesi oldu. Örneğin, Ankara’da iki ayrı bölgede yapılan önseçimde, milletvekili seçilebilecek sıraların hemen hemen hepsini Alevi kökenli adaylar kazandı.
Yani, kitle partisi olan CHP’de de, Alevi partisine dönüşme eğilimi başgösteriyor.
Böylece, bizim gibi ülkelerde eşitliği, yurttaşlığı, uluslaşmayı parçalamayı amaç edinen küreselleşmenin istediği büyük ölçüde yaşama geçmiş oluyor. Kimlik özgürlüğü filan derken, sosyal ve siyasal ayrışma giderek büyüyor.

Savcı Neden Öldürüldü?
Yargıç Ömer Faruk Eminağaoğlu, şehit edilen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın, Berkin Elvan soruşturmasında mesafe aldığı bir süreçte öldürülmesine özellikle dikkat çekiyor.
Açıklığa kavuşturulması gereken asıl nokta, savcı Kiraz’ın neden ve nasıl kim vurduya gittiğidir.
Savcı Kiraz, Berkin Elvan’ın öldürülmesi ile ilgili kanıtlara ulaşıyor, soruşturmayı epeyce ilerletiyor, Berkin Elvan’a nişan alan polisin kayıtlarını TÜBİTAK’a gönderiyor...
İşte tam o sırada, taşeron terör örgütü devreye sokuluyor... Yüce değerler uğruna savaştığına inandırılan iki gözden çıkarılmış çocuk bulunuyor, sinsi oyunda kullanılmak üzere. Savcılığa gönderiliyor.
Sonuç?
Berkin Elvan cinayetinin failini kesinleştirmek üzere olan savcı öldürülüyor.
Öldürülünce ne oldu?
•Savcının öldürülmesi ile biten kirli tezgâhta kullanılan çocukların “Biz Berkin’in mahalleden arkadaşıyız” yönündeki sözleriyle Recep Tayyip Erdoğan’ın “Berkin Elvan ekmek almaya gitmiyordu, teröristti” tezi güçlendirildi.
Yeni diktatörlük paketi ile getirilen yasaklar bu olayla denendi ve meşrulaştırıldı.
AKP’ye karşı en güçlü muhalefetin dile getirildiği Gezi eylemlerinin simgesi olan Berkan Elvan’ın toplumda gerginliğe yol açan cinayetini çözmek üzere olan bir yürekli savcı ortadan kaldırıldı.
Özetle, ölüler üzerinden en iğrenç siyasi çıkarlar inşa edilebildi.

Tam Oradayız
Böp böp böbürleniyorlardı. Yaptıkları hızlı tren raydan çıktı Pamukova’da. Yolcular öldü.
Unutuldu.
Kös kös köstekleniyorlardı. Ocakları özelleştirdiler. İşçiler kavruldu.
Unutuldu.
Cak cak konuşuyor, “Artık yok yok” diyorlardı. Türkiye her anlamda karanlığa sürüklendi.
Göreceksiniz, o da unutulacak.
Ünlü İtalyan gazeteci Curzio Malaparte’nin bir sözü vardır:
“Umutsuz bilinç erdemi.”
Bilincimizi koruyacağız. Yarınlarda umutlu olabilmek için.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları