Yeter ki...

13 Nisan 2013 Cumartesi

Yağma Sorgusu

Recep Tayyip Erdoğan, BM Ormancılık Forumu’nda konuştu:
“Eğer üzerimize giydiğimiz palto bir hayvan türünün yok olmasına sebep olduysa, evimizdeki mobilya yağmur ormanlarını yağmaladıysa bu döngüden, böyle bir küreselleşmeden, böyle bir ticaretten rahatsız olmak, bunu derinlemesine sorgulamak ve buna çareler üretmek zorundayız.”
Gazetelerde okuduk. Daha geçen hafta Çevre Bakanlığı ÇED Yönetmeliği’ni değiştirdi. Santral için, otoyol için, köprü için ne orman dinleyecekler, ne çevre...
CHP Manisa Milletvekili
Hasan Ören de, Çal Dağı’ndaki katliamı anımsattı:
“Birileri 6 milyar dolar kazanacak diye Çal Dağı’nda 200 bin ağacın katledilmesine onay veren AKP hükümetinin Bakanı Veysel Eroğlu’dur. Ormanları korumakla görevli bir bakanın orman katliamının altına imza atması tam bir çelişkidir. Ülkemizin en önemli tarım bölgesi olan Gediz ovasında sülfürik asitle nikel madeni çıkarılması için kesilen ağaçlar ne yazık ki Turgutlu’nun geleceğini karartacaktır.”
Erdoğan’ı niye eleştiriyorlar anlayamıyoruz gerçekten. O, Türkiye’deki ormanlardan söz etmiyor ki, “Yağmur ormanlarını yağmalamayın” diyor...

\n

“Vur gerilla vur, Kürdistan’ı kur” sloganı ile yola çıkan PKK’liler “T.C’yi yıkmaya” yeminlilerdi. 1923’te kurulmuş Cumhuriyet’i dönüştürme hedefi ile yanıp tutuşan AKP ile yolları kesişti.

\n

“Barış süreci” yutturmacası ile yürütülen pazarlık, işte T.C. ile sorunu olan bu ikili arasında sürüyor.
Kandil’deki
“önder” Murat Karayılan “Türk devlet sistemini Kürdistan’da felç etmeyi planladık” diyerek anayasal isteklerini dile getirirken Ankara’dakiler Sağlık Bakanlığı’nın, Ziraat Bankası’nın başındaki “T.C”yi kaldırmakla meşguldüler.
Ortak sırt sıvazlayıcı
Sam Amca da boş durmadı. Dışişleri Bakanı John Kerry aracılığıyla “Türk halkı” yerine “Türkiye vatandaşları” ifadesi ile oyunu kendisinin yönlendirdiğini vurgulamış oldu.
Şimdi de halife sultan, mayıs ayında çok özlediği
Obama’sına kavuşacak ve diyecek ki:
“AKP-PKK kol kola T.C’yi sonunda çökerttik. Al tepe tepe kullan. Yeter ki, bizi süpürme...”

\n

Değer Verme Anketi

\n

Türk İdareciler Derneği’nin geçen şubat ve mart ayları içinde mülki idare amirleri arasında bir anket çalışması yaptı. 21 vali, 64 mülkiye müfettişi, 47 merkezde görevli mülki idare amiri, 127 vali yardımcısı, 412 kaymakam, 70 kaymakam adayı olmak üzere toplam 741 kişinin katıldığı anket sonucuna göre; valilerin birlikte çalıştıkları mülki idare amirlerine değer verdiğini düşünen katılımcıların oranı yüzde 18 gibi çok düşük bir düzeyde kaldı. Bu konuda kararsızların yüzde 28 oranında olduğu ankete katılanların yarısından fazlası (yüzde 54’ü) valilerin birlikte çalıştıkları mülki idare amirine değer vermediğini ifade etti.

\n

Sultanlık sevdası, devletin bütün birimlerine yansımış gözüküyor.

\n

Ruhları Hortladı

\n

Siirt Belediye Meclisi, Güres Caddesi’nde yeni kurulacak Halk Kütüphanesi’ne Celadet Ali Bedirhan adının verilmesini kabul etti. Siirt Valiliği de kararı onadı.

\n

Celadet Ali Bedirhan kimdir?
Celadet Ali Bedirhan,
Atatürk ve arkadaşları, emperyalist saldırganlara karşı yurdu savunmak amacıyla Sivas Kongresi’ni toplama çabası içindeyken yurtseverleri arkadan vurmaya çalışan aşiret beyidir. Kuvayı Milliyecileri “yurtsuz serseriler” olarak ilan eden işbirlikçi, hilafetçi Kürt Teali Cemiyeti kurucularındandır.
Celadet Ali Bedirhan, kardeşi
Kamuran Bedirhan ile birlikte; İngiliz himayesinde bir Kürdistan kurulması amacıyla görevlendirilen İngiliz ajanı Binbaşı Noel ile işbirliği yaparak Sivas Kongresi’nin hemen öncesinde Kürt aşiretlerinden adam toplayarak Malatya’ya gelirler. Amaç, işbirlikçi İstanbul hükümetinin de desteği ile Sivas’a vali olarak atanan Ali Galip ile birlikte 4 Eylül 1919’da yapılacak Sivas Kongresi’ni basmak, Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliyecileri bozguna uğratmaktır.
Amaçlarına ulaşamazlar, Kuvayı Milliyecilerin uyanık davranması üzerine dağılıp kaçarlar.
İşte o Celadet Ali Bedirhan bugün, tıpkı Cumhuriyet’e karşı ayaklanmış
Şeyh Sait gibi, Seyit Rıza gibi “kahraman” ilan edilmektedir.
Neden?
Kürt Teali Cemiyeti, Teali İslam Cemiyeti, İngiliz Muhipleri Cemiyeti ve Wilson Prensipleri Cemiyeti’nin ruhları hortlatılmıştır da, ondan...

\n

Değişmezlik

\n

AKP’nin akıldanelerinden Prof. Dr. Ergun Özbudun, anayasadaki “değişmezlik” kuralının “hukuki bağlayıcılığı” olmadığını ileri sürüyor:
“Hiçbir mantık, ‘bir kuşağın, kendisinden sonra gelecek kuşakları ebediyen bağlama hakkı olduğunu’ söyleyemez.”
Bu mantığa göre de 1969’da İstanbul limanına demirleyen Amerikan 6. filosuna karşı bağımsızlık mitingi yapan gençlere saldıran Milli Türk Talebe Birliği ve Komünizmle Mücadele Derneği’nden yetişmiş “kininin davacısı” bir kuşak, istediği anda “laik, demokratik, sosyal hukuk devleti” kavramını, “soy sopçu teokratik diktatörlük” olarak değiştirebilir.
Bütün çaba da bu zaten.

\n

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları